Buradasınız
1989 Bahar Eylemleri
12 Eylül 1980 askeri faşist darbesi işçi sınıfı hareketinin üzerine karabasan gibi çökmüştü. Sendikalar yasaklanmış, işçi örgütleri dağıtılmış, öncü-mücadeleci işçiler işkencelerle, hapishanelerle, idamlarla yıldırılmaya çalışılmıştı. İşçilerin 60’lı ve 70’li yıllar boyunca mücadelelerle elde ettikleri ekonomik ve sosyal haklar patronlar sınıfı ve onun hizmetindeki generaller tarafından yok edilmişti. 1982’de yapılan cunta anayasası sendikal örgütlenmenin önüne bariyerler koymuş ve grev yapmayı da zorlaştırmıştı.
Ancak geçmişin mücadele deneyimlerine sahip bilinçli işçiler, umutsuzluğun yaygınlaştığı karanlık dönemlerin son bulacağını ve işçilerin yeniden mücadeleye atılacağını biliyorlardı. Nitekim 1986 yılında 3150 Netaş işçisinin 93 gün süren grevi kazanımla sonuçlandı. Netaş işçileri suyun yolunu açmışlardı. Darbeyle bastırılan işçi sınıfı yine “ellerini toprağa basıp doğrulmaya başlıyordu”.
İşçiler yeniden örgütlenmeye girişti. 1987’de 30 bin işçi grevdeydi. Bu işçiler arasında demiryolu işçileri, deri işçileri, Derby, Dizel Motor, Migros gibi büyük işletmelerin işçileri vardı. Ambarlarda çalışan kargo işçilerinin 9 ay süren grevi, işçilerin %214 zam aldıkları, 1 Mayıs’ın izin sayıldığı bir toplu sözleşmeyle sonuçlandı. Grevlerin yanı sıra işçiler yürüyüşler, iş yavaşlatma ve toplu vizite eylemleri düzenlediler. 1989’a gelindiğinde bu eylemler daha da yaygınlaşacaktı.
1989’da 600 bin kamu işçisinin toplu sözleşme görüşmeleri tıkanmıştı. Mart ayında başlayan eylemler, 3 ay sürecek “işçi baharı”nın başlangıcıydı. İşçiler bu eylem sürecinde polis saldırılarına da cesaretle göğüs gerdiler. 20 bin demir-çelik işçisinin grevi 137 gün sürdü. Haliç’teki tersane işçileri yemek boykotu ve miting düzenliyor, “Yaşasın İşçilerin Birliği” sloganını haykırıyorlardı. Tekel’e bağlı fabrikalardan 15 bin işçi aynı saatlerde viziteye çıkıyordu. “Haklarımızı alamazsak, Türkiye’-yi karanlığa boğarız” diyen 86 bin elektrik işçisi yemek boykotu yaparak egemenlere korku saldı. Ustabaşlarına “komutanım” diye hitap etmek zorunda bırakılan askeri dikimevi işçileri yol kesme eylemleri düzenliyor, polis saldırılarına direnerek yanıt veriyorlardı. Cevizli Tekel fabrikasının 8 bin işçisi Kartal meydanına doğru yürürken yol kenarlarına biriken halk işçilere alkışlarla destek veriyordu.
Kamu sektöründe başlayan eylemlilik sürecine özel sektörde çalışan işçilerin destek vermesiyle eylemler iyice yayıldı. 1989 Bahar Eylemlerine yaklaşık 1,5 milyon işçi katıldı. Bahar eylemlerini bitirebilmek için hükümet ağır bir bedel ödemek zorunda kaldı. Toplu sözleşme görüşmeleri sırasında hükümet %40 ücret zammı önermişti. “İşçi Baharı” sayesinde köşeye sıkışan hükümet, işçi hareketini yatıştırabilmek için işçi ücretlerine tam %140 oranında zam yapmak zorunda kaldı. Bu oran Türk-İş’in önerisinin de üstündeydi. 1991’de Zonguldak madencilerinin büyük grevi ve Ankara yürüyüşüne değin birçok işçi mücadelesi yaşandı. 1992’de Körfez Savaşının bahane edilerek “ulusal güvenlik” gerekçesiyle grevlerin yasaklanması, 1989’da başlayan uyanış sürecinin sonlandırılmasında büyük bir rol oynayacaktı.
“İşçi baharı” sadece ekonomik kazanımlarla sonuçlanmadı. Eylem süreci içerisinde darbe yasakları da delindi. İşçiler önlerine dikilen eylem yasaklarını yaratıcı yöntemlerle deldiler. Mücadele, işçi sınıfının, faşist darbeyle uzlaşan hain sendika bürokratlarına karşı mevziler kazanmasını da sağladı. İşçiler, kurdukları komiteler sayesinde sendika yönetimlerine de baskı uygulayabildiler. Yükselen işçi mücadelesi, Türk-İş bünyesindeki sendikalarda 900 kadar yöneticinin değişmesini sağladı. Elbette konfederasyon düzeyinde bir değişim için yeterli değildi bu. Ancak işçilerin basıncı sayesinde, Türk-İş ve Hak-İş 1 Mayıs’ı sahiplenir görünmek zorunda kaldılar. “Memur” statüsünde çalıştırılan ve sendika kurmaları yasak olan kamu emekçileri, işçi baharından alınan güç ve moral ile sendikal örgütlenme süreçlerini başlattılar. Tüm bunlar işçi mücadelesinin kazanımları hanesine yazılmıştır.
Ne kadar ağır darbeler yerse yesin işçi sınıfının mücadelesinin yükselmesi önlenemez. 1989 “işçi baharı” bu gerçeği dosta düşmana bir kez daha göstermiştir. İşçi mücadelesini yükselterek yeni işçi baharları yaratmak görevi biz işçilerin önünde duruyor. Geçmişin deneyimleriyle donanan biz genç kuşak işçiler, sınıfımızın mücadele bayrağını yeniden yükseltelim!
Merhaba
Trafikte İş Kazaları ve Haklarımız
- Her İşyerine, Her Mahalleye Kreş İstiyoruz!
- Hayat Pahalı Ama Hayatımız Çok Ucuz!
- “Neyin Yoksa Ondan Sakın Vazgeçme Oğlum”
- Yarına Gidenler, Yarınlar İçin Mücadele Edenler
- Büyüyen Yoksulluk ve Sosyal Yardımlar
- Rakamların Ardına Gizlenen Gerçekler
- Sermayenin ve İktidarın Saldırılarını Püskürtmek İçin 1 Mayıs Ruhuyla Birleşelim
- İşçi Dayanışması 192. Sayı Çıktı!
- Bumerang Geri Döner!
- Engelli Koşu ve Örgütlülük
- “İş Barışı” mı Hak Arayışı mı?
- Dünden Bugüne Barış ve Adalet Özlemimiz İçin
- Yoksulluk Azaldı mı?
- Sermayenin Saldırılarına Karşı Birliğimizi Örgütleyelim!
- İşçi Dayanışması 191. Sayı Çıktı!
- Bir Ana ile Tanışmak…
- Sağlığımızı Mucizelerle Değil Birliğimizle Koruyabiliriz
- Koca Yusuf’tan Köroğlu’na, Onlardan Bize Kalan
- MESS Sözleşmesinden Çıkardığımız Bir Ders Var
- Patron Haklı mı?
Son Eklenenler
- Türkiye’de seçimler öncesinde çok sayıda emekli eylemi gerçekleşti. Emeklilerin yaşadığı sorunların sandığa yansıyarak yerel seçimleri etkilediği herkesin malumu… Sorunlarımız bitmedi ve seçim sonrasında da emekliler olarak taleplerimizi haykırmaya...
- Merhaba dostlar; bizler İstanbul’dan bir grup öğretmeniz. 1 Mayıs’a yaklaşırken duygularımızı siz işçi kardeşlerimizle paylaşmak istedik. Öncelikle her sene olduğu gibi bu sene de 1 Mayıs coşkusunu haftalar, aylar öncesinden hissetmeye başladık. O...
- Öz Gıda-İş Sendikasında örgütlü işçilerin 7 Marttan beri grevde olduğu Abalıoğlu Lezita fabrikasında 16 Nisanda jandarma işçileri ve sendikacıları darp etti ve ters kelepçeyle gözaltına aldı. Yaralanan 8 işçi hastaneye kaldırıldı. İzmir Kemalpaşa’da...
- 17 Nisan Sağlıkta Şiddete Karşı Mücadele Günü kapsamında Türkiye’nin pek çok kentinde sağlık emekçileri basın açıklamaları gerçekleştirdi. 12 yıl önce Gaziantep’te görev sırasında katledilen Dr. Ersin Arslan ve sağlıkta şiddet sonucu yaşamını...
- Bursa’da faaliyet gösteren Durak Tekstil’de 6 işçi Öz İplik-İş Sendikasına üye oldukları için işten atılmış ve fabrika önünde direnişe geçmişlerdi. 6 Şubattan itibaren direnişlerine kararlı bir şekilde devam eden Durak Tekstil işçileriyle dayanışma...
- Sermaye sınıfı ve iktidar bizi bir birey, bir insan olarak değil sadece ucuz işgücü kaynağı olarak görüyor. Çok çocuk doğurmamızı, gelecek işçi kuşaklarını yetiştirmemizi beklerken, kadın istihdamını teşvik ettiklerini söylerken, doğum ve emzirme...
- Adıyaman’ın Besni ilçesinde bulunan Mega Polietilen fabrikasında 2 aylık ücretleri gasp edilen işçiler 8 Nisanda iş bırakarak direnişe başladı. 15 Nisanda BİRTEK-SEN’in çağrısıyla fabrika önünde bir dayanışma eylemi yapıldı. 5 Nisandan bu yana...
- İşçi sınıfının 8 saatlik işgünü için mücadelesinden doğan 1 Mayıs’ın 138 yıllık bir tarihi var. Kuşaklar boyunca kadın ve erkek işçiler işgününü 8 saate indirmek için mücadele ettiler ama bu mücadele işgününün kısaltılması talebiyle sınırlı kalmadı...
- Hepimiz artan hayat pahalılığından şikâyet ediyoruz. Geçimimizi sağlamakta, ay sonunu getirmekte zorlanıyoruz. Çarşı-pazarda, marketlerde hep aynı sohbeti yapıyor, aynı dertten yakınıyoruz: Hayat çok pahalı! Çoğumuz için tatil yapmak, hafta sonu...
- İsrail’in Gazze’ye saldırıları altıncı ayını geride bırakırken altı aydır meydanları dolduran İngiltereli işçi ve emekçiler “acil ve kalıcı ateşkes” ve “İsrail’e silah satışının sonlandırılması” talepleriyle bir kez daha meydanlara çıktı. 13 Nisanda...
- Otuz yıl boyunca kesintisiz çalışmış, ücreti daha cebine girmeden SGK primleri ve vergileri kesilmiş, EYT’li emekli bir işçiyim. 2024 yılı Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından emekliler yılı ilan edildi ama emekliler sefalet içinde yaşamaya mahkûm...
- Ezilenlerin safında mücadele eden, şiirlerini ve oyunlarını işçi sınıfına adayan Bertolt Brecht, “Yarının Büyüklerine Şiirler” kitabında, beşiğinin başucunda oğluna seslenen bir ananın ninnisine yer verir. Geçmişten bugüne ninniler, çocukların...
- Sevgili işçi kardeşlerim, hepinize merhaba. Bu mektubumda sizlerle sözü eğip bükmeden konuşmak ve gerçekler üzerine hasbihal etmek istiyorum. Yani gerçekleri olduğu gibi konuşalım. Biliyorum ki kursağınıza giren her lokmayı alın teriniz, elinizin...