Buradasınız
2023’e Doğru Gelir Eşitsizliği Giderek Artıyor
Cem Keskin
AKP, Cumhuriyetin yüzüncü kuruluş yıldönümü olan 2023’te, Türkiye’nin dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girmesi için büyük çaba harcadığını söylüyor. Bugünkü durumda Türkiye 18. sırada.
İcraatlarıyla övünen AKP hükümeti, asgari ücreti kendi iktidarı döneminde 184 liradan 1177 liraya çıkarmış olmakla da böbürleniyor. Bu artışa bakıldığında, ülkede yoksulluk sorununun çözülmüş olması beklenirdi. Oysa gerçeklik bunun tersi. Asgari ücretin son artıştan sonra bile açlık sınırının altında kaldığını hatırlatalım. Temel tüketim maddelerine, elektriğe, doğalgaza, suya, asgari ücrete yapılan zam oranından fazla zam yapıldığını da ekleyelim.
Peki, sermaye kaç kat büyüdü, toplumsal gelir kimin cebine aktı? AKP iktidarı boyunca, Türkiye’de yeni zenginler türerken işçi sınıfının yoksulluğu her geçen yıl daha da arttı. En zengin yüzde 1’lik kesimin toplam servetten aldığı pay 2002’de yüzde 39,4 iken, 2012’de yüzde 50’yi geçti; 2014’te ise yüzde 54,3’e yükseldi. Bu, ülkedeki servet birikiminin yarısından fazlasının yüzde 1’lik kesim tarafından kontrol edildiği anlamına geliyor. Geriye kalan yüzde 99’luk kesimin aldığı pay ise toplam servetin yarısı bile değil. İstikrardan dem vuran AKP, zenginlerle fakirler arasındaki makasın istikrarlı bir şekilde açılmasını sağlıyor.
AKP’nin bu şekildeki istikrar çabaları ve patronları daha da palazlandırmak üzere 2023 hedeflerine doğru attığı adımlar, Türkiye’yi gelir eşitsizliğinde OECD ülkeleri içinde üçüncü sıraya kadar çıkardı.
Türk sermayesinin daha da semirmesi ve diğer ülkelerin sermayesi ile daha sıkı bir rekabete tutuşabilmesi için atılan adımlar, işçi sınıfının daha da yoksullaşmasına neden oldu. Sermaye sınıfı büyümek için rekabete girerken, işgücü maliyetlerini düşürmek için de türlü ayak oyunları çeviriyor. Bunun için başvurulan tipik yollardan biri de taşeron çalışma biçimini yaygınlaştırmaktır. Belediyeler ve kamu işletmeleri, kurulan taşeron firmalar aracılığıyla taşeron işçilerle dolduruldu. Özel şirketlerde de taşeron çalışma biçimi yaygınlaştırıldı. Aynı işi yaptıkları halde taşeron işçilerle kadrolu işçilerin ücretleri arasında ciddi farklar oluştu. Birçok işyerinde taşeron işçilerin sayısı kadrolu işçilerin sayısını geçti. Patronu tazminat yükünden kurtaran bu adım, ücretlerin düşmesine de yol açtı. Zenginlerin daha da zenginleşmesinin, işçilerin ise daha da yoksullaşmasının bir nedeni de bu oldu.
İşgücü maliyetlerini daha da azaltmak için yakın zamanda yeni kanunlar da çıkarıldı. Meselâ özel sözleşmeli personel düzenlemesi ve kiralık işçi büroları, kadrolu işçiliği tümüyle ortadan kaldıracak adımlardır. Güvencesiz ve esnek çalışma biçimleri, bu yasalarla temel çalışma biçimi haline geliyor. Bununla güya istihdam arttırılacak ve kaçak çalışmanın önüne geçilecek! İşgücü maliyeti işte bu hamlelerle düşürülüyor. Tazminat yükünden kurtulan patronlar, ihtiyaç duyduklarında kiralık işçi bürolarından kısa süreliğine işçi (köle) temin edebilecek ve işi bittiğinde kolayca çıkarabilecek. Patron bu sayede kârını arttırabilecek, işçi ise daha fazla yoksullaşacak.
Ancak işgücü maliyetlerinin düşürülmesi patronları tatmin etmediği için başka yollarla da zenginliklerini arttırmaya çalışıyorlar. Kayıt dışı “offshore” bankalara açtıkları hesaplar yoluyla vergi kaçırma bu yollardan biri.
Geçtiğimiz haftalarda ifşa edilen “Panama Belgeleri” ile dünya genelinde birçok siyasetçinin ve kapitalistin kayıt dışı bankacılık hizmeti veren offshore bankalarda hesapları olduğu ortaya çıktı. Türkiye’den de aralarında büyük holdinglerin de olduğu 101 şirketin adı bu kayıtlarda geçiyor. 684 kişinin bu şirketlerle bağlantılı olarak offshore hesabı bulunuyor. Belgelerde bu yola başvuran Türk şirketlerin sayısının 2002’den sonra artmaya başladığı dikkat çekiyor.
Zorlu Enerji, Çalık Enerji, Sembol İnşaat, Rixos, Koç Holding şirketleri, Ağaoğlu, Sabancı ve Ulusoy aile üyeleri de bu listede yer alıyor. “Panama Belgeleri”nde adı geçen şirket ve kişilerin önemli bir bölümü AKP’ye yakınlıklarıyla biliniyor. Excell Enerji şirketi üzerinden açılan offshore hesabı Remzi Gür’e ait görünüyor. Tayyip Erdoğan’ın damadı ve Ekonomi Bakanı Berat Albayrak Çalık Holding’de bir dönem yöneticilik yaptı. “Tayyip Beyin adamıyım” deyip Erdoğan’a âşık olduğunu söyleyen Fettah Tamince de listede adı geçenlerden. Hatta bu kişinin Erdoğan’ın kasası olduğu söyleniyor. Fettah Tamince, Group Rixos Hotel üzerinden 4 şirketin offshore hesapları için aracılık etmiş.
Milyarlarca liranın döndüğü bu hesaplar, patronların servetlerini arttırmak için ne tür oyunlar oynadıklarını gözler önüne seriyor. Böylece AKP’lilerin zaman zaman söylemekten hoşlandıkları “yerli ve milli” lafının da gerçek karşılığının ne olduğu faş oluyor.
İşçilerin alın teri dökerek, iş kazalarına ve meslek hastalıklarına maruz kalarak, geçim sıkıntısı, yetersiz beslenme, ağır çalışma koşullarına katlanarak geçirdikleri ömür, çoğu zaman emekliliklerini dahi geçirmelerine yetecek bir para biriktirmelerine yetmiyor. Sermaye sınıfı işçilerin ürettikleri değerle zenginliğini arttırıyor. Yetmiyor, işçinin çalışma saatlerini uzatarak, iş güvencesini elinden alarak, maliyetini düşürerek kârına kâr katıyor. Patronlar işçinin alın terini sömürerek elde ettikleri kazançları offshore hesaplarda biriktirip, vergiden muaf tutulmasını sağlıyorlar. Düşük ücretlerine rağmen en yüksek vergiyi ödeyen işçilerse, ağır çalışma koşulları ve onun getirdiği yükün altında sıkıntılı bir yaşam sürüyorlar.
İktidara geldiği 2002 yılından bu yana çıkardığı yasalarla patronları ihya eden AKP hükümeti, 2023 hedeflerini gerçekleştirmek için canhıraş çalışmaya devam ediyor. 2023 hedefleri, Türkiye’nin emperyalist basamaklarda üstlere tırmanması ve kapitalistlerin daha da palazlanması demek. Bu hedeflere ulaşılır mı şimdiden kesin bir şey söylemek zor. Tahminler, en iyi ihtimalle Türkiye’nin 18. sıradan 15. sıraya yükselebileceği yönünde. Fakat listenin daha aşağı sıralarına düşmesi de ihtimaller arasında. Her iki durumda da işçilerin yaşam koşullarının kötüleşeceği açık.
İşçiye kadro sözü verip, bunun yerine sözleşmeli çalışmayı getiren, üstelik bunu da kadro diye yutturan AKP, gelir adaletsizliğinin artmasına yol açıyor. İşçi sınıfı ise örgütsüz olduğu için AKP’nin yalanlarına bugüne kadar kandı. Haklarını bir bir yitirirken AKP’nin karşısına dikilemedi. AKP’ye yakınlığıyla bilinen ve kaptığı büyük ihalelerle zenginliğini katlayan, bu arada “Panama Belgeleri”nde de adı geçen Mehmet Cengiz gibi patronların rezaletini görmedi. AKP’ye yaslanmış olmanın getirdiği güvenle “milletin a… koyacağız” diyebilen Cengiz, şantiyelerinde gerçekleşen birçok iş cinayetinden sorumludur.
Bugün patronlar sınıfı ve hükümet, işçi sınıfının haklarına pervasızca saldırıyor. Kutuplaşma, bu politikalarını yürütebilmek için işçiler arasında yaydıkları bir zehir.
İşçi sınıfı bu haksızlıklara, pervasızlıklara, hak gasplarına katlanmak zorunda değil. İşçi sınıfının ilacı kendi sınıf bilincidir. Sınıf bilincini edinen, kendi sınıf çıkarları için birleşen işçi sınıfı, adaletsizliğin ve eşitsizliğin tümüyle ortadan kalktığı bir dünyanın mücadelesini de vermeye başlar.
Kaynak: marksist.net
ATEŞ
- İş Cinayetlerine, Düşük Ücretlere, Sendikal Baskılara Karşı Eylemler
- Bursa’dan Bir Özel Okul Öğretmeniyle Söyleşi
- Sağlık Çalışanlarından Sağlıkta Şiddete Karşı Eylem
- Ücret Gasplarına, Düşük Ücretlere ve Baskılara Karşı Mücadeleler Sürüyor
- 2024: Emeklilere Zulüm Yılı
- İşçiler Hak Gasplarına Karşı Mücadele Ediyor, Kazanıyor
- Tahsin İncirci Yaşamını Yitirdi, Besteleri Yaşayacak
- Faruk Türkoğlu Sonsuzluğa Uğurlandı
- “Emekli Boş Durmasın, Çalışsın Diyenlerdir” Bu Toplumun Sırtına Yük!
- 84 Yaşında Bir İnsan Neden İş Arar?
- Sendikal Baskılar Mücadeleyle Aşılıyor
- Kocaeli’de “MESEM’e ve Çocuk İşçiliğine Son”Eylemi
- Çıkışsızlık Sarmalındaki Gençler
- İş Kazaları Kader Ya da Fıtrat Olamaz
- Türkiye Okul Yemeği Koalisyonu Kuruldu
- Sel Gider Kum Kalır
- İlet’ten İliç’e Mükellefiyetten Bugüne
- Bizim Çocuklarımız Onlar
- “Eşimle Birlikte Kahvaltı Ancak Yıllık İzinde”
- İliç Maden Faciası Kadıköy’de Protesto Edildi
Son Eklenenler
- Siyasi iktidarın ve sermaye sınıfının saldırıları arttıkça işçi ve emekçilerin çalışma ve yaşam koşulları kötüleşiyor, iş cinayetleri sürüyor. Bu koşullarda düşük ücretlere, sendikal baskılara, ağırlaşan çalışma koşullarına karşı pek çok sektörde...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşırken UİD-DER temsilciliklerinde “Sermayenin ve İktidarın Saldırılarına Karşı 1 Mayıs Ruhuyla Mücadeleye!” başlıklı etkinlikler gerçekleştirildi. 20-21 Nisanda...
- Son yıllarda mülteci, göçmen, sığınmacı ve yabancı sözlerini çok duyduk, duymaya da devam edeceğiz. Nedeni dünya üzerindeki 8 milyar insanın neredeyse 300 milyonunun, doğup büyüdükleri, yaşadıkları topraklardan kaçmak zorunda kalmalarıdır. Ve...
- Yunanistan’da en büyük işçi sendikası olan Yunanistan İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun (GSEE) çağrısıyla artan hayat pahalılığını protesto etmek amacıyla bir günlük genel grev gerçekleştirildi. 16 Nisan’da yüzbinlerce işçi ve emekçi başta Atina...
- Ben Mersin’den, sendikasız bir fabrikada çalışan metal işçisiyim. Yaşamımı devam ettirebilmek için ben de sizler gibi çalışmak zorundayım. Çalıştığım fabrikada birçok sorunla karşı karşıyayız. Bu sorunlar Türkiye’de işçilerin genelinin yaşadığı...
- Türkiye’nin her yerinde pıtrak gibi çoğalan özel okullar, bir süredir ülke gündemine pek çok sorunla birlikte yerleşmiş durumda. 22 yıldır sanayi şehri Bursa’da çalışan bir özel okul öğretmeniyle sektördeki sorunlar üzerine gerçekleştirdiğimiz...
- 7 Martta greve çıkan Lezita işçileri, 17 Martta yürüyüş ve basın açıklaması gerçekleştirdi. Grevlerini sürdüren Lezita işçileri patronun grev kırıcılığına karşı da mücadele ediyor. 18 Martta Ankara’ya yürüyüş başlatan Agrobay işçileri, 21 Martta...
- İktidarın desteğini arkasına alan patronlar işçilerin haklarına pervasızca saldırıyor, işçiler mücadele ediyor. Adıyaman Besni’de Mega Polietilen fabrikasında ücret gaspına karşı başlayan direniş sonuç verdi, işçilerin 2 aylık ücretleri yatırıldı....
- Birleşik Metal-İş Sendikası Gebze 1 No’lu Şubenin örgütlü olduğu Mersen’de işçiler, sendika ve toplu sözleşme hakları için 19 Nisanda greve çıktı. Sendikadan yapılan açıklamada şu sözlere yer verildi: “Fransa sermayeli Mersen’in merkez yöneticileri...
- İşçi Dayanışması’yla tanışmış işçi kardeşlerimiz, gazetemizin kendilerinde yarattığı değişimi çok iyi bilir. UİD-DER ile yolları kesişen her işçi kardeşimizin zihni açılır, doğru bir ifadeyle dünyaya ve her şeye sanki üç boyutlu bir gözlükle bakar...
- Bu dünyaya sadece çalışmak için gelmiş gibiyiz. İşyerinde arkadaşlarımın ağzından sürekli şu sözler dökülüyor: “Ya biz bu dünyaya çalışmak için mi geldik? Evde iş, fabrikada iş… Sürekli bir döngünün içinde dönüp duruyoruz. Neden bu kadar çok...
- Türkiye’de seçimler öncesinde çok sayıda emekli eylemi gerçekleşti. Emeklilerin yaşadığı sorunların sandığa yansıyarak yerel seçimleri etkilediği herkesin malumu… Sorunlarımız bitmedi ve seçim sonrasında da emekliler olarak taleplerimizi haykırmaya...
- Merhaba dostlar; bizler İstanbul’dan bir grup öğretmeniz. 1 Mayıs’a yaklaşırken duygularımızı siz işçi kardeşlerimizle paylaşmak istedik. Öncelikle her sene olduğu gibi bu sene de 1 Mayıs coşkusunu haftalar, aylar öncesinden hissetmeye başladık. O...