Buradasınız
Araç Muayene İstasyonlarında Çalışan İşçilerin Sorunları
Kocaeli’den bir işçi
Yaklaşık üç yıldır ulaşım sektöründe çalışan bir işçiyim. Hemen hemen tüm işyerlerinde olduğu gibi benim çalıştığım yerde de üretim baskısı yoğun olarak yaşanıyor. Bunun için kronometrelerle süre tutmalardan, çay molası gibi istirahat sürelerimizin kısaltılmasından tutun da uzayan iş saatlerine kadar birçok sorunumuz var.
Çalıştığım yer bir araç muayene istasyonu. Trafiğe çıkan araçların muayenelerini yapmaktayız. Yani araçların sağlıklı bir şekilde trafiğe çıkmasının onayını veren kişileriz. Şöyle bir gerçeklik de ortaya çıkıyor. Bizler araçları muayene ediyoruz yani araçların sağlığı yerinde mi diye kontrol ediyoruz, fakat araçların sağlığı yerinde olsun diye uğraşırken kendi sağlımızdan oluyoruz. Araç muayene istasyonlarında aynı anda yaklaşık 20 aracın çalıştığını düşünün. Oluşan egzoz gazına bütün gün boyunca sürekli olarak aralıksız maruz kaldığınızı düşünün. Bu solduğumuz kirli hava işin sadece bir boyutu. Bir diğer boyutu da sürekli müşterilerle muhatap oluşumuzdur. Yani müşterilerin araçlarında kusurlar tespit ettiğimizde dahi, onları ikna ederek memnun kalmalarını sağlamalıyız. Olumsuz durumlarda bile bizlerden müşterilerin hakaretlerini, tavırlarını, küfürlerini hoş görmemiz bekleniyor.
Elbette ki her işyerinde olduğu gibi bizimkinde de işçilerin sağlığı için “tedbirler” alınıyor. Göstermelik olarak takılan ama çalışamayan havalandırmalar, formalite icabı verilen iş güvenliği eğitimleri vs. Unutmadan söyleyeyim artık bir de iş güvenliği uzmanımız var. İş güvenliği uzmanımız işyerinde 10 dakika bile kalmıyor. Soluğu hemen dışarıda alıyor. Aslında kendi sağlığı açısından doğru da yapıyor. Çünkü içerde biriken egzoz gazı insan hayatını tehdit ediyor. İş güvenliği uzmanımız da tıpkı bizler gibi aynı patrondan maaşını aldığı için yaşanan sıkıntılara çözüm bulmak yerine kâğıda göstermelik bir şeyler karalayıp gidiyor. Bu da çıkartılan yeni iş güvenliği yasasının biz işçiler için ne kadar yetersiz ve eksik olduğunu gözler önüne seriyor.
Değerli patronumuz bizleri o kadar çok düşünüyor ki, şimdi de yeni bir karar almış. Bizim yani orada çalışan işçilerin “psikolojik” sorunlarını çözmek için eğitmenler tutmuş. Bizlere psikoloji eğitimi vereceklermiş. Karşındakini ikna etme, kendini kontrol etme, moral ve motivasyonunu yüksek tutma, kabullenme gibi başlıklardan oluşan uzun bir liste. İçimizden bu eğitime katılan arkadaşlarımız oldu. Biz de katılan işçi arkadaşlar olarak aramızda eğitimlerde neler anlatıldığını konuştuk: Sabırlı olmak, hemen karar vermemek, düşünüp karar almak, bazı şeyleri kabullenmek, her şeye rağmen moralimizi yüksek tutmak, özellikle işimize pür dikkat odaklanmamız gerektiği, müşteri ile doğru diyalog kurmak, küfür işitsen dahi olgun davranmak vb… Ben de bunun üzerine arkadaşlarıma bizlerin moral ve motivasyonumuzun patronların eğitimleriyle yükselmeyeceğini söyledim. Bunun için öncelikle, ağır ve uzun olan çalışma koşullarımızın düzeltilmesini, ücretlerimizin yükseltilmesini, sosyal haklarımızın iyileştirilmesini ve en önemlisi de sağlımızı tehdit eden çalışma ortamlarında gerekli iş güvenliği önlemlerinin alınmasını sağlamamız gerektiğini belirttim.
Sonuç olarak şunu söylemeliyim: Mutlu, umutlu, moralli, sağlıklı ve “motivasyonu yüksek” olmak için yukarıda sıraladığım taleplerimizin hiçbiri abartılı değildir. Hepsi en insani ihtiyaçlarımız ve olması gerekenlerdir. Patron psikoloji eğitimi ile Allah bilir nerelere ne raporlar yazıp, standartlara uygun ve duyarlı iş yapıyoruz görüntüsü vermeye çalışıyordur. Tıpkı çok şey beklediğimiz ama evrak doldurmaktan öteye geçmeyen İSİG uzmanının işini yaptığı gibi. Bu sorunları patronlar kendiliğinden çözmeyecekler. Bunların yerine gelmesi için bizim örgütlenmemiz, mücadele etmemiz gerekiyor. Patronların insafına terk edilebilecek istekler değildir bunlar. Ne zaman birlik olursak, mücadele edersek, o zaman bir şeyleri değiştirebiliriz.
Nikbinlik
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
- “Geçmiş Olsun” Yerine “Rapor Almayın”
Son Eklenenler
- Türkiye’de seçimler öncesinde çok sayıda emekli eylemi gerçekleşti. Emeklilerin yaşadığı sorunların sandığa yansıyarak yerel seçimleri etkilediği herkesin malumu… Sorunlarımız bitmedi ve seçim sonrasında da emekliler olarak taleplerimizi haykırmaya...
- Merhaba dostlar; bizler İstanbul’dan bir grup öğretmeniz. 1 Mayıs’a yaklaşırken duygularımızı siz işçi kardeşlerimizle paylaşmak istedik. Öncelikle her sene olduğu gibi bu sene de 1 Mayıs coşkusunu haftalar, aylar öncesinden hissetmeye başladık. O...
- Öz Gıda-İş Sendikasında örgütlü işçilerin 7 Marttan beri grevde olduğu Abalıoğlu Lezita fabrikasında 16 Nisanda jandarma işçileri ve sendikacıları darp etti ve ters kelepçeyle gözaltına aldı. Yaralanan 8 işçi hastaneye kaldırıldı. İzmir Kemalpaşa’da...
- 17 Nisan Sağlıkta Şiddete Karşı Mücadele Günü kapsamında Türkiye’nin pek çok kentinde sağlık emekçileri basın açıklamaları gerçekleştirdi. 12 yıl önce Gaziantep’te görev sırasında katledilen Dr. Ersin Arslan ve sağlıkta şiddet sonucu yaşamını...
- Bursa’da faaliyet gösteren Durak Tekstil’de 6 işçi Öz İplik-İş Sendikasına üye oldukları için işten atılmış ve fabrika önünde direnişe geçmişlerdi. 6 Şubattan itibaren direnişlerine kararlı bir şekilde devam eden Durak Tekstil işçileriyle dayanışma...
- Sermaye sınıfı ve iktidar bizi bir birey, bir insan olarak değil sadece ucuz işgücü kaynağı olarak görüyor. Çok çocuk doğurmamızı, gelecek işçi kuşaklarını yetiştirmemizi beklerken, kadın istihdamını teşvik ettiklerini söylerken, doğum ve emzirme...
- Adıyaman’ın Besni ilçesinde bulunan Mega Polietilen fabrikasında 2 aylık ücretleri gasp edilen işçiler 8 Nisanda iş bırakarak direnişe başladı. 15 Nisanda BİRTEK-SEN’in çağrısıyla fabrika önünde bir dayanışma eylemi yapıldı. 5 Nisandan bu yana...
- İşçi sınıfının 8 saatlik işgünü için mücadelesinden doğan 1 Mayıs’ın 138 yıllık bir tarihi var. Kuşaklar boyunca kadın ve erkek işçiler işgününü 8 saate indirmek için mücadele ettiler ama bu mücadele işgününün kısaltılması talebiyle sınırlı kalmadı...
- Hepimiz artan hayat pahalılığından şikâyet ediyoruz. Geçimimizi sağlamakta, ay sonunu getirmekte zorlanıyoruz. Çarşı-pazarda, marketlerde hep aynı sohbeti yapıyor, aynı dertten yakınıyoruz: Hayat çok pahalı! Çoğumuz için tatil yapmak, hafta sonu...
- İsrail’in Gazze’ye saldırıları altıncı ayını geride bırakırken altı aydır meydanları dolduran İngiltereli işçi ve emekçiler “acil ve kalıcı ateşkes” ve “İsrail’e silah satışının sonlandırılması” talepleriyle bir kez daha meydanlara çıktı. 13 Nisanda...
- Otuz yıl boyunca kesintisiz çalışmış, ücreti daha cebine girmeden SGK primleri ve vergileri kesilmiş, EYT’li emekli bir işçiyim. 2024 yılı Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından emekliler yılı ilan edildi ama emekliler sefalet içinde yaşamaya mahkûm...
- Ezilenlerin safında mücadele eden, şiirlerini ve oyunlarını işçi sınıfına adayan Bertolt Brecht, “Yarının Büyüklerine Şiirler” kitabında, beşiğinin başucunda oğluna seslenen bir ananın ninnisine yer verir. Geçmişten bugüne ninniler, çocukların...
- Sevgili işçi kardeşlerim, hepinize merhaba. Bu mektubumda sizlerle sözü eğip bükmeden konuşmak ve gerçekler üzerine hasbihal etmek istiyorum. Yani gerçekleri olduğu gibi konuşalım. Biliyorum ki kursağınıza giren her lokmayı alın teriniz, elinizin...