Buradasınız
Bir İşgünü
Gebze’den bir işçi
Saat 15.30 uykudan yeni uyandım. Elimi yüzümü yıkıyorum ama her zamanki gibi yine uykumu alamamışım. Annem “oğlum yemek hazır” diyerek mutfağa çağırıyor. Masaya oturuyorum ama uykumu alamadan uyandığım için hiç bir şey yiyemiyorum. Bir iki kaşık aldıktan sonra yiyemeden masadan kalkıyorum. Saat 16.00. Ben üstümü başımı giyerek evden çıkmaya hazırlanıyorum. Annemin yanağına hoşça kal öpücüğü kondurduktan sonra evden saat 16.30 gibi çıkıyorum. Servis vermedikleri için otobüs durağında otobüs bekliyorum. Çayırova’dan deri sanayi bölgesine gitmek için yola çıkıyorum. Önce E-5’e iniyorum. Sonra deri sanayi arabalarına biniyorum.
Deri sanayiye vardığımda saat 17.40’ı geçiyor. Kantine gidip hiç olmazsa bir çay içeyim diyorum. Ama kantin kapalı oluyor. Açık ise bile, çayı çoktan dökmüş, “çay yok” diyor çaycı. Neyse dışarıdaki banka oturup bir sigara yakıyorum. Saat 18.00’de işbaşı yapacağım. Saat 18.00 olduğunda herkes eve giderken ben yeni işbaşı yapıyorum. Lazer makinesinin başına geçip çalışmaya başlıyorum. Lazer makinesi lazer ışığı ile kot pantolonlara yıpratma yapmak için kullanılır. Vücudunun herhangi bir yerine geldiğinde ciddi olmayan ama feci şekilde yanan yaralara neden olur. Saatler yavaş yavaş ilerliyor. Saat 20.30 gibi usta beni çay koymak için yemekhaneye gönderiyor. Yemekhanede kimse olmadığı için çayı kendimiz koyuyoruz. Öğleden kalma yemekleri de yemek molasına yakın kendimiz ısıtıp yiyoruz. Saat 21.00’de çay molasına çıkıyoruz. Yemekhane 3 kat yukarıda. Asansör kartlı sistem olduğu için merdivenlerden yemekhaneye çıkmak iki üç dakikamızı alıyor. Çayımızı alıp aşağıya inene kadar altı dakikamız gitmiş oluyor. Aşağıda çay içerken daha sigaramız bitmeden usta “hazırlanın saat geldi” diyerek bizi uyarıyor. Tekrar üç katı çıkıp bardakları bırakacağız diye hiç oturamadan çay molası bitiyor. Saat 21.15’te işbaşı yapıyoruz. Makine başında sabit durmaktan belimiz harap oldu bile. Bir de buna uykusuzluk eklenince adeta makine başında uyukluyoruz.
Makinede işler dakikada bir çıkıyor. Verilen sayıyı çıkarabilmemiz için en fazla 10 saniye içinde makineye yeni işi koymuş olmamız gerekiyor. Bu arada akşam evde hiç bir şey yiyemediğim için karnımın açlıktan guruldadığını duyabiliyorum. Saat 22.00, daha iki buçuk saat var yemek molasına. Neyse ben işleri koyuyorum ama zaman adeta durmuş, geçmek bilmiyor. Yanımdaki arkadaş her yarım saatte bir saati soruyor. Ben işi koyup yanımdaki makinede çalışan arkadaşın yanına gideyim diyorum. Usta “makinenizin başından ayrılmayın” diyerek beni uyarıyor. Ben de “makine zaten çalışıyor. Benim başında durmama ne gerek var?” diyorum. “Olsun sen yine de bekle, makinenin başından ayrılma” diyor. Makinenin başına geçip çalışmaya devam ediyorum. Arkadaşım “tuvalete gidiyorum” demeye kalmadan usta “molada gidersin” diyerek izin vermiyor. Zar zor saat 00.00 olduğunda usta, yemeği ısıtmak için makinemi durdurarak yemekhaneye gönderiyor. Yemekhaneye çıkıp dolabı açtığımda mercimek çorbası, pirinç pilavı, sebze yemeği, yoğurt ve salata bırakmışlar. Ben yemeği ısıtıp arkadaşları çağırıyorum. Saat 00.30’da yemeğe çıkıyoruz. Yemek öğlen yapıldığı ve bir daha ısıtıldığı için bir de gecenin bir yarısı olduğu için yenmiyor. Ben ve arkadaşlarımın bir kısmı salata ile ve yoğurda ekmek doğrayıp karnımızı doyuruyoruz. Sonra ustaya “çay yapalım mı?” diye soruyoruz. Aldığımız cevap “yemek molasında çay yok” oluyor. Aşağıya inene kadar saat 1 olmuş bile. Sigaramızı içip biraz oturduktan sonra usta “hadi hazırlanın” diyor. Saate bakıyoruz. Daha 01.25. “Daha 5 dakika var iş başına” diyoruz. “Olsun bölüme gidene kadar 5 dakika geçer” diyor. Bölüme gidip tekrar çalışmaya başlıyoruz. Bu arada bizim gözler kaymış bir vaziyette çalışıyoruz.
Uykusuzluk yorgunluk derken ben makinenin durmuş olduğunu fark etmiyorum bile. Usta masasında oturduğu yerden bağırıyor “3. makine niye sustu? Uyumayın çabuk işi değiştirin.” Ben kendime geliyorum, apar topar işi değiştireyim derken elimi yakıyorum. Ustaya “elimi yaktım” diyorum. Usta “ne sakar adamlarsınız! Şurada ecza dolabında Silverdin var. Sür ve çabuk işinin başına geri dön” diyor. Çabucak yanık kremini
elime sürüp işimin başına dönüyorum. O şekilde çalışmaya devam ediyorum. Ben ve bütün arkadaşlarım adeta ayakta uyuyoruz. Hemen hepimiz en az bir kere elimizi yaktık bile. Elimiz yanıyor Silverdin sürüp çalışmaya devam ediyoruz. Bu şekilde zar zor saat 3.45 oldu ve çay molasına çıktık. Yine aynı şekilde daha çay içip oturamadan mola bitti ve biz işbaşı yaptık. Artık çalışacak derman kalmamış neredeyse. Yanımdaki arkadaş işin durumunu soruyor: “Nasıl yetiştirebilecek misin?” Ben: “Biraz zor, ya sen?” Arkadaşım “Ben de biraz zor yetiştiririm galiba” diyor. Evet, saat zar zor 06.00 oldu. Usta üretilen adetleri yazmak için makineleri dolaşıyor. Birçoğumuz verilen âdeti çıkartamadık. Çünkü verdikleri adet makine hiç boş durmayacak şekilde ayarlanmış. Ancak tuvalete gitmeyeceksin, su içmeyeceksin de o âdeti çıkartabilesin, aksi halde çok zor. Makineleri kapatıp elimizi yüzümüzü yıkamak için tuvalete gidiyoruz. Çıktıktan sonra kapıda banklara oturup bekliyoruz. Saat 07.10’da fabrikanın servisleri geldiğinde bizler binip eve gideceğiz. Bir saatten fazla da servisleri bekliyoruz. Ya servisleri bekleyeceğiz ya da otobüs ile gideceğiz. O yorgunluğun üstüne 3 dolmuş değiştirmek istemediğim için servislerin gelmesini bekliyorum. Servisler 07.20 gibi oradan hareket ediyor. Benim eve varmam saat 07.50’yi buluyor. Eve geldiğimde çok aç oluyorum ama uyku daha baskın olduğu için üstümü başımı bile değiştirmeden 08.00 gibi derin bir uykuya dalıyorum. Yine aç ve yorgun olarak döngü akşamleyin yeniden başlıyor.Ben İşçi Sınıfıyım
Patronlar Bizimle Dalga Geçiyorlar
Son Eklenenler
- 1 Mayıs’a sayılı günler kaldı ve biz emekçi kadınlar böylesine anlamlı bir güne hep birlikte hazırlanmak üzere yan yana geldik. Sınıfımızın birlik, dayanışma ve mücadele günü için UİD-DER’de birleştik. Hep birlikte coşkulandık, umutla dolduk. 1...
- Bir haykırış duyuldu derinden/ Sanırsın dağlar kalktı yerinden/ Mahalleden, fabrika köşelerinden/ Ayağa kalktı yürüyor işçi/ Yürüyor işçi, yürüyor işçi!
- Her işçinin hayalidir bir gün emekli olmak, hayatının kalan kısmında çalışmadan mutlu mesut yaşamak ve kendini güvende hissetmek… Bunun için sigortalı bir işte çalışmaya, SGK primlerimizin gerçek ücretimiz üzerinden ödenmesine dikkat ederiz. İşe ilk...
- Geçenlerde manava yolum düştü, eve bir iki parça şey alayım diye uğradım. Alışveriş bitti, tam para ödeme esnasında 17 yaşlarında bir genç gelerek kasadaki kişinin kulağına bir şeyler fısıldadı. O ise kafasını sallayarak “tamam tamam al” dedi. Genç...
- Ramazan bayramı boyunca, insanlar birbirlerine temenni mesajları attı. Sevdiklerine onların mutluluklarını içeren dilekler ilettiler. Sevdikleri kişilerin kötü günler görmemesini, her türlü beladan ve kazadan uzak olmasını, açlık ve yoksulluk...
- Merhaba arkadaşlar, işçi sınıfının uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günü 1 Mayıs yaklaşıyor. Bu sömürü düzeni kapitalizm dünya işçi sınıfının hayatını alt üst edip zindana çeviriyor. Dolayısıyla her 1 Mayıs’ın biz emekçiler için ayrı bir...
- Siyasi iktidarın ve sermaye sınıfının saldırıları arttıkça işçi ve emekçilerin çalışma ve yaşam koşulları kötüleşiyor, iş cinayetleri sürüyor. Bu koşullarda düşük ücretlere, sendikal baskılara, ağırlaşan çalışma koşullarına karşı pek çok sektörde...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşırken UİD-DER temsilciliklerinde “Sermayenin ve İktidarın Saldırılarına Karşı 1 Mayıs Ruhuyla Mücadeleye!” başlıklı etkinlikler gerçekleştirildi. 20-21 Nisanda...
- Son yıllarda mülteci, göçmen, sığınmacı ve yabancı sözlerini çok duyduk, duymaya da devam edeceğiz. Nedeni dünya üzerindeki 8 milyar insanın neredeyse 300 milyonunun, doğup büyüdükleri, yaşadıkları topraklardan kaçmak zorunda kalmalarıdır. Ve...
- Yunanistan’da en büyük işçi sendikası olan Yunanistan İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun (GSEE) çağrısıyla artan hayat pahalılığını protesto etmek amacıyla bir günlük genel grev gerçekleştirildi. 16 Nisan’da yüzbinlerce işçi ve emekçi başta Atina...
- Ben Mersin’den, sendikasız bir fabrikada çalışan metal işçisiyim. Yaşamımı devam ettirebilmek için ben de sizler gibi çalışmak zorundayım. Çalıştığım fabrikada birçok sorunla karşı karşıyayız. Bu sorunlar Türkiye’de işçilerin genelinin yaşadığı...
- Türkiye’nin her yerinde pıtrak gibi çoğalan özel okullar, bir süredir ülke gündemine pek çok sorunla birlikte yerleşmiş durumda. 22 yıldır sanayi şehri Bursa’da çalışan bir özel okul öğretmeniyle sektördeki sorunlar üzerine gerçekleştirdiğimiz...
- 7 Martta greve çıkan Lezita işçileri, 17 Martta yürüyüş ve basın açıklaması gerçekleştirdi. Grevlerini sürdüren Lezita işçileri patronun grev kırıcılığına karşı da mücadele ediyor. 18 Martta Ankara’ya yürüyüş başlatan Agrobay işçileri, 21 Martta...