Buradasınız
Bitsin Artık Bu Çile!
Kocaeli’den bir işçi
Yeter artık! Nereye kadar sürecek bu zulüm? Her gün yeni umutlarla uyanmayı beklerken yeni acılar yaşamaktan bıktık usandık artık. Her sabah bir iş cinayeti ile uyanıyoruz neredeyse, gerçekten yeter artık!
Bu sefer fabrikamda yanı başımda çalışan işçi arkadaşımı buldu iş kazası. Günün 8 saatini birlikte geçirdiğim işçi arkadaşım. Birlikte yediğim, birlikte içtiğim işçi arkadaşım. Acılarımızı, sevinçlerimizi birlikte yaşayıp birlikte ağladığımız, birlikte güldüğümüz işçi arkadaşım.
Sürekli iş kazası yaşanan bir metal fabrikası düşünün. Düşünün ki iki günde bir iş kazası oluyor. İşçilerin birçoğu irili ufaklı iş kazaları geçirmiş durumda. Kiminin parmağı kopmuş, kiminin vücudunda ciddi yanıklar var. Bel, boyun fıtığı, kas ve eklem ağrılarından bahsetmiyorum bile. Bu sorunlarla boğuşmayan işçi arkadaşım yok neredeyse.
En son 2 çocuk babası bir işçi arkadaşım iş kazası geçirdi. Yerlere dökülen malzemeler temizlenmeyince arkadaşım düştü, 2 kaburgası kırıldı. Ama yer temizlenmiş olsaydı bu iş kazası olmayacak, arkadaşım bu kazaya uğramamış olacaktı. Fabrikada üretim durmasın diye hiçbir güvenlik önlemi alınmıyor. Bizler iş kazası geçirmeye devam ediyoruz.
Türkiye’de her ay iş kazası geçiren binlerce işçi gibi benim arkadaşımın da iş kazası geçirmesinin tek nedeni patronların kâr hırsı ve doymak bilmeyen açgözlülüğü. Artık yeter! İş kazalarında bir işçi arkadaşımın daha ölmesine ya da sakat kalmasına tahammülüm kalmadı. Bunun için örgütlenmekten ve iş güvenliği önlemlerini aldırmaktan başka bir seçeneğimiz olmadığını çok iyi biliyorum. Ya bulunduğumuz fabrikada örgütlenip patronları iş güvenliği önlemlerini almaya zorlarız, ya da işçi arkadaşlarımızın yanı başımızda iş kazası geçirmesine seyirci kalırız. Gözlerimizin yaşı ile işçileri bazen toplu bazen tek tek mezara gömeriz. Tıpkı Soma’da, Torunlar’da ve Türkiye’nin dört bir yanında gömdüğümüz işçi arkadaşlarımız gibi. Takdir sizin! Aynı acıları tekrar yaşamamak için, göz göre göre ölüme yürümemek için işçiler olarak bir araya gelmeli ve patronların kârı için dökecek bir damla kanımız yok demeliyiz!
İçimize Dolduruyoruz Öfkemizi
- Gençlerimiz Ölmeye Devam Ediyor
- Kocaeli’de “MESEM’e ve Çocuk İşçiliğine Son”Eylemi
- Sağlıksız ve Kötü Çalışma Koşullarına Karşı Birleşelim
- Mesleki Eğitim mi Kâr Hırsı mı?
- Hayatımızı Değiştirecek Parolayı Unutmayalım!
- Gizli Açlık Tehlikesi Büyüyor
- Biz Mücadele Edersek Her Şey Düzelir!
- Hasköy Sanayi Sitesinden Sonra Şimdi Sıra Kimde?
- Ya Beni İşten Atarlarsa?
- İSG-SEN Ankara’da Siyah Baret Eylemi Yaptı
- Patronların Prestiji Yangın Riskinden Daha Önemli
- “El Cerrahisi 7/24 Yanınızda”
- Yangından Haberimiz Bile Olmadı!
- TMO Silosundan Fabrikalara Patlamalar ve Yangınlar Ne Anlatıyor?
- Aşırı Sıcaklar İşçi Sağlığı ve Güvenliğini Tehdit Ediyor
- Teknoloji Çağındayız Ama İşçiler Çalışırken Ölüyor!
- Örgütsüzlüğümüzün Bedeli: Artan İş Cinayetleri
- Baret Bile Olmadığı İçin!
- 28 Nisan Dünya İş Sağlığı ve Güvenliği Gününden 1 Mayıs’a
- Çıraklık Okulları ve Örgütlenme İhtiyacı
Son Eklenenler
- Ramazan bayramı boyunca, insanlar birbirlerine temenni mesajları attı. Sevdiklerine onların mutluluklarını içeren dilekler ilettiler. Sevdikleri kişilerin kötü günler görmemesini, her türlü beladan ve kazadan uzak olmasını, açlık ve yoksulluk...
- Merhaba arkadaşlar, işçi sınıfının uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günü 1 Mayıs yaklaşıyor. Bu sömürü düzeni kapitalizm dünya işçi sınıfının hayatını alt üst edip zindana çeviriyor. Dolayısıyla her 1 Mayıs’ın biz emekçiler için ayrı bir...
- Siyasi iktidarın ve sermaye sınıfının saldırıları arttıkça işçi ve emekçilerin çalışma ve yaşam koşulları kötüleşiyor, iş cinayetleri sürüyor. Bu koşullarda düşük ücretlere, sendikal baskılara, ağırlaşan çalışma koşullarına karşı pek çok sektörde...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşırken UİD-DER temsilciliklerinde “Sermayenin ve İktidarın Saldırılarına Karşı 1 Mayıs Ruhuyla Mücadeleye!” başlıklı etkinlikler gerçekleştirildi. 20-21 Nisanda...
- Son yıllarda mülteci, göçmen, sığınmacı ve yabancı sözlerini çok duyduk, duymaya da devam edeceğiz. Nedeni dünya üzerindeki 8 milyar insanın neredeyse 300 milyonunun, doğup büyüdükleri, yaşadıkları topraklardan kaçmak zorunda kalmalarıdır. Ve...
- Yunanistan’da en büyük işçi sendikası olan Yunanistan İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun (GSEE) çağrısıyla artan hayat pahalılığını protesto etmek amacıyla bir günlük genel grev gerçekleştirildi. 16 Nisan’da yüzbinlerce işçi ve emekçi başta Atina...
- Ben Mersin’den, sendikasız bir fabrikada çalışan metal işçisiyim. Yaşamımı devam ettirebilmek için ben de sizler gibi çalışmak zorundayım. Çalıştığım fabrikada birçok sorunla karşı karşıyayız. Bu sorunlar Türkiye’de işçilerin genelinin yaşadığı...
- Türkiye’nin her yerinde pıtrak gibi çoğalan özel okullar, bir süredir ülke gündemine pek çok sorunla birlikte yerleşmiş durumda. 22 yıldır sanayi şehri Bursa’da çalışan bir özel okul öğretmeniyle sektördeki sorunlar üzerine gerçekleştirdiğimiz...
- 7 Martta greve çıkan Lezita işçileri, 17 Martta yürüyüş ve basın açıklaması gerçekleştirdi. Grevlerini sürdüren Lezita işçileri patronun grev kırıcılığına karşı da mücadele ediyor. 18 Martta Ankara’ya yürüyüş başlatan Agrobay işçileri, 21 Martta...
- İktidarın desteğini arkasına alan patronlar işçilerin haklarına pervasızca saldırıyor, işçiler mücadele ediyor. Adıyaman Besni’de Mega Polietilen fabrikasında ücret gaspına karşı başlayan direniş sonuç verdi, işçilerin 2 aylık ücretleri yatırıldı....
- Birleşik Metal-İş Sendikası Gebze 1 No’lu Şubenin örgütlü olduğu Mersen’de işçiler, sendika ve toplu sözleşme hakları için 19 Nisanda greve çıktı. Sendikadan yapılan açıklamada şu sözlere yer verildi: “Fransa sermayeli Mersen’in merkez yöneticileri...
- İşçi Dayanışması’yla tanışmış işçi kardeşlerimiz, gazetemizin kendilerinde yarattığı değişimi çok iyi bilir. UİD-DER ile yolları kesişen her işçi kardeşimizin zihni açılır, doğru bir ifadeyle dünyaya ve her şeye sanki üç boyutlu bir gözlükle bakar...
- Bu dünyaya sadece çalışmak için gelmiş gibiyiz. İşyerinde arkadaşlarımın ağzından sürekli şu sözler dökülüyor: “Ya biz bu dünyaya çalışmak için mi geldik? Evde iş, fabrikada iş… Sürekli bir döngünün içinde dönüp duruyoruz. Neden bu kadar çok...