Buradasınız
Bozuk Düzene Hayır!
Gebze’den işçiler
Fabrikalarda, mahallelerde, evlerimizde yani işçilerin olduğu her yerde değişim arzusu gün geçtikçe kabarıyor. Faturalarını ödeyemeyen, sağlıklı beslenemeyen, uzun saatler çalışan, temel ihtiyaçlarını karşılamak için kredi kartlarına borçlanan işçiler öfkeli. Geleceğine yatırım yapma ümidiyle on-yirmi yıllığına ev kredisi çeken ve her şeyinden kısan işçiler endişeli ve öfkeli. Her yönden patronlar sınıfının saldırısı altında olan işçiler çıkış yolu arıyor. Bizler kıt kanaat geçinip birçok haktan mahrum bırakılırken patronlar ise adeta bolluğun içindeler. Memleketin her şeyini dilediği gibi bol bol kullanan patronlar sıra biz işçilere geldiğinde kaynakların yetersiz olduğu yalanını söylemekten geri durmuyorlar. Bozuk düzende her şey olduğu gibi teraziler de bozuk, izanlar da. İşçi ne zaman bu zenginlikten pay istese karşısında devletin baskısını görüyor. Peki, insanca yaşayabilmek için ne yapmalıyız? Alın teriyle çalışmak yetmiyor mu? Maalesef. Çünkü daha terimiz kurumadan para patronların kasasına doluyor.
Sevgili arkadaşlarımız, kardeşlerimiz, abilerimiz, ablalarımız! Artık bilmemiz, anlamamız, kavramamız lazım: Bu düzen kapitalist düzen. Patronlar için dönen çarktan bize refah, mutluluk ve huzur çıkmaz. Onların medyası, onların kolluk güçleri, onların siyasi temsilcileri neredeyse tüm yaşamı kuşatmış durumda. İşçilerin seslerini duyurabileceği her alanı baskı altına alıp yok ediyorlar. Tam anlamıyla sermaye düzeninin siyasi temsilcisi olan AKP ve onun etrafına yuvalanmış işbirlikçileri, OHAL’i defalarca uzattı hayatı bizler için kâbusa dönüştürdü. Bu çarkı bozuk düzenin işçilere refah, huzur, sağlık ve mutluluk getirmeyeceğini iktidar partisi her fırsatta kanıtlıyor. Grevleri yasaklıyor, Anayasal haklarını kullanan işçilerin eylemlerini yasadışı ilan ediyor, taşeronlaştırmayı arttırıp güvencesiz çalışmayı körüklüyor, hukuku paçavraya çevirip arabuluculukla alın terimizi iç ediyorlar. Bunları yaparken de pişkin pişkin televizyonlarda konuşabiliyorlar. Ayaklar baş olmaz diyen iktidar sahipleri, işçilere muhtaç olduğunu kanıtlarcasına 24 Haziranda onu tekrar seçmemizi istiyor. Yani diyor ki beni seçin de ben her türlü işçi hakkını gerileteyim, adaletsizliği derinleştireyim ve sadece bir avuç sermaye sınıfının temsilcisi olduğumu yeniden ve yeniden bunu anlamayanlara kanıtlayayım. Buyurun ne düşünecekseniz düşünün.
Fakat bu defa olmaz, “böyle başa böyle tıraş” denemez, “işten değil dişten artar” dedirtmemeliyiz. Çünkü bu defa takke düştü kel göründü. Alınmayan iş güvenliği önlemleri, geriletilen haklar, en ufak bir muhalefete bile tahammülsüzlük, ekonomik dar boğaz, sermayenin ve iktidarın kirli yüzünü her seferinde ortaya çıkarıyor. Bu durum yeni değildir elbet. Sermayenin apaçık temsilcisi olduğunu defaatle kanıtlamış olan AKP, sıra seçim rüşvetlerine gelince kesenin ağzını açıyor, nasıl düşündüğünü, insanların küçücük olanaklara muhtaç olduğunu bildiğini bir kez daha kanıtlıyor. Bu arada işçi kitleleri ise sermaye sınıfının temsilcilerini gün geçtikçe daha iyi tanıyor. Birikiyor, birikiyor. Dipte olan biteni görmek isteyen gözler görüyor. Bu seçim nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın işçilerin mücadelesi devam edecek, gelişecektir.
Dostlar, biz bu seçimlerde kime oy vermeyeceğimizi çok iyi biliyoruz. Seçeneğimiz çok, her işçi kendi meşrebince tek adam rejimine hayır diyecek olanaklara sahip. Elbette işçileri kutuplaştıran ve birbirlerine düşman eden bu sisteme karşı işçi sınıfının örgütlü mücadelesini büyütmek bizlerin boynumuzun borcudur. Sermaye sınıfının yalanlarına bizim karnımız tok. İktidardakiler istedikleri kadar kendilerinin bu ülke için en iyisi olduklarını iddia etsinler. Faturasını ödeyemeyen, işsiz kalan, çocuğuna bir gelecek kuramayan, temel ihtiyaçlarını bile karşılayamaz hale gelen işçiler, emekçiler bu iddiaları boşa çıkarıyor. Bu nedenle hem işçi sınıfı hem de toplumun büyük çoğunluğu için en doğrusu bozuk düzene karşı hep birlikte mücadele etmektir. Bu mücadeleyi sürdürürken, seçimler de tek adam rejimine HAYIR demeliyiz!
Bu Şiir Kömür Kokar
O Bakana Söyle, Bizim Pazara da Uğrasın!
- 14 Mayıs Seçimleri: İhtiyacımız Bir Kurtarıcı Değil Örgütlülüktür!
- Emekçi Kadınlar: Yağmacı Enkaz Düzenine, Tek Adam Rejimine Hayır!/1
- Soğanı Bile Lüks Hale Getiren Bu Rejim Gitmeli!
- UİD-DER ve TİP’ten İstanbul/Avcılar’da Ortak 1 Mayıs ve Seçim Çalışması
- Türkiye İşçi Partisi Milletvekili Adaylarını Tanıttı
- Emek ve Özgürlük İttifakı Cumhurbaşkanlığı Seçimlerinde Kararını Açıkladı
Son Eklenenler
- Türkiye’de seçimler öncesinde çok sayıda emekli eylemi gerçekleşti. Emeklilerin yaşadığı sorunların sandığa yansıyarak yerel seçimleri etkilediği herkesin malumu… Sorunlarımız bitmedi ve seçim sonrasında da emekliler olarak taleplerimizi haykırmaya...
- Merhaba dostlar; bizler İstanbul’dan bir grup öğretmeniz. 1 Mayıs’a yaklaşırken duygularımızı siz işçi kardeşlerimizle paylaşmak istedik. Öncelikle her sene olduğu gibi bu sene de 1 Mayıs coşkusunu haftalar, aylar öncesinden hissetmeye başladık. O...
- Öz Gıda-İş Sendikasında örgütlü işçilerin 7 Marttan beri grevde olduğu Abalıoğlu Lezita fabrikasında 16 Nisanda jandarma işçileri ve sendikacıları darp etti ve ters kelepçeyle gözaltına aldı. Yaralanan 8 işçi hastaneye kaldırıldı. İzmir Kemalpaşa’da...
- 17 Nisan Sağlıkta Şiddete Karşı Mücadele Günü kapsamında Türkiye’nin pek çok kentinde sağlık emekçileri basın açıklamaları gerçekleştirdi. 12 yıl önce Gaziantep’te görev sırasında katledilen Dr. Ersin Arslan ve sağlıkta şiddet sonucu yaşamını...
- Bursa’da faaliyet gösteren Durak Tekstil’de 6 işçi Öz İplik-İş Sendikasına üye oldukları için işten atılmış ve fabrika önünde direnişe geçmişlerdi. 6 Şubattan itibaren direnişlerine kararlı bir şekilde devam eden Durak Tekstil işçileriyle dayanışma...
- Sermaye sınıfı ve iktidar bizi bir birey, bir insan olarak değil sadece ucuz işgücü kaynağı olarak görüyor. Çok çocuk doğurmamızı, gelecek işçi kuşaklarını yetiştirmemizi beklerken, kadın istihdamını teşvik ettiklerini söylerken, doğum ve emzirme...
- Adıyaman’ın Besni ilçesinde bulunan Mega Polietilen fabrikasında 2 aylık ücretleri gasp edilen işçiler 8 Nisanda iş bırakarak direnişe başladı. 15 Nisanda BİRTEK-SEN’in çağrısıyla fabrika önünde bir dayanışma eylemi yapıldı. 5 Nisandan bu yana...
- İşçi sınıfının 8 saatlik işgünü için mücadelesinden doğan 1 Mayıs’ın 138 yıllık bir tarihi var. Kuşaklar boyunca kadın ve erkek işçiler işgününü 8 saate indirmek için mücadele ettiler ama bu mücadele işgününün kısaltılması talebiyle sınırlı kalmadı...
- Hepimiz artan hayat pahalılığından şikâyet ediyoruz. Geçimimizi sağlamakta, ay sonunu getirmekte zorlanıyoruz. Çarşı-pazarda, marketlerde hep aynı sohbeti yapıyor, aynı dertten yakınıyoruz: Hayat çok pahalı! Çoğumuz için tatil yapmak, hafta sonu...
- İsrail’in Gazze’ye saldırıları altıncı ayını geride bırakırken altı aydır meydanları dolduran İngiltereli işçi ve emekçiler “acil ve kalıcı ateşkes” ve “İsrail’e silah satışının sonlandırılması” talepleriyle bir kez daha meydanlara çıktı. 13 Nisanda...
- Otuz yıl boyunca kesintisiz çalışmış, ücreti daha cebine girmeden SGK primleri ve vergileri kesilmiş, EYT’li emekli bir işçiyim. 2024 yılı Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından emekliler yılı ilan edildi ama emekliler sefalet içinde yaşamaya mahkûm...
- Ezilenlerin safında mücadele eden, şiirlerini ve oyunlarını işçi sınıfına adayan Bertolt Brecht, “Yarının Büyüklerine Şiirler” kitabında, beşiğinin başucunda oğluna seslenen bir ananın ninnisine yer verir. Geçmişten bugüne ninniler, çocukların...
- Sevgili işçi kardeşlerim, hepinize merhaba. Bu mektubumda sizlerle sözü eğip bükmeden konuşmak ve gerçekler üzerine hasbihal etmek istiyorum. Yani gerçekleri olduğu gibi konuşalım. Biliyorum ki kursağınıza giren her lokmayı alın teriniz, elinizin...