Buradasınız
Çalıştıkça Ekmeğimiz Büyüyor!
Yeşilkent’ten bir işçi
Hayat pahalılığının her geçen gün artığı, bütün tüketim kalemlerine zamların geldiği buna mukabil ücretlerin yerinde saydığı bir ortamda, son MTV zammı işçiler arasında epey gündem oldu. MTV’ye yapılan yüksek zamla işçilerin zaten yaşadığı geçim sıkıntısı ve hayat pahalılığı daha çok konuşulur hale geldi. İşyerlerinde, mahallelerde ve hayatın her alanında yapılan sohbetlerde MTV zammına bir tepki, bir itiraz vardı. Aslında sadece MTV’ye değil ulaşım, barınma, yeme-içme ve hayatımızın zorunlu ihtiyaçlarının hepsinin pahalı olmasına bir itiraz vardı.
Bu fahiş zamma itirazlar sadece dar gelirle yaşayan insanlardan gelmedi. Başta sosyal medya olmak üzere pek çok kanaldan ve farklı kesimlerden itirazlar da yükseldi. Hükümete yakın gazetecilerden de uyarı mahiyetinde “itiraz” sesleri çıktı. Bu gazetecilerden biri de Yeni Akit yazarı Ali Osman Aydın’dı. “Ak Parti Bindiği Dalı mı Kesiyor?” başlıklı yazısında, “bu zam AKP’nin geleceği için kötü olur” uyarısında bulunan yazarın niyetinden bağımsız olarak, aktardığı bazı bilgiler çok dikkatimi çekti. Yazısında alt ve orta sınıfın yoksullaşmasıyla ilgili bazı veriler paylaşan yazar, gıda tüketimi ile ilgili Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nin son açıklamalarını da ele almış. Yeni Akit yazarından aynen aktarıyorum:
“Ülkemizde kişi başına yıllık buğday tüketimi 182,9 kg’a çıkmış durumda. Avrupa’daysa bu oran 50 kg düzeyinde. Kişi başına 25 kilogramı ancak bulan süt tüketimimize karşılık İtalya, Fransa gibi ülkelerde 60-70, İngiltere’de 100, Finlandiya’da 139 litre süt tüketiliyor. Et tüketimimiz ise yıllık kişi başına 36,2 kilogramla İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya gibi 80-90 kilogram civarında et tüketen ülkelerin bir hayli gerisinde. Yani vatandaş abartılı vergiler ödüyor, et yiyemiyor, süt içemiyor ancak ekmekle doyuyor…”
Bu rakamları arkadaşıma aktardığımda aramızda ilginç bir sohbet geçti. Arkadaşım bana “vallahi bu rakamlar yine de çok iyi. Ben yılda 36 kilo et yiyorsam daha ne?” dedi. Arkadaşımın verdiği tepkiden 36 kiloyu sadece kırmızı et olarak algıladığını anladım ve gülerek bu rakama tavuk ve diğer etlerin de dâhil olduğunu söyledim. Arkadaş da “kardeşim tavuk da et mi şimdi? Biz et deyince dana etini anlıyoruz. Gerçi işçiler olarak tavuk etini de arar olduk ya neyse” diye karşılık verdi. Ben de dana, koyun, balık ve hatta tavuk etlerinin hepsinin ortalamasının 36 kg olduğunu vurgulayarak ona bu rakamın diğer ülkelere kıyasla epey düşük olduğunu anlattım. Devamında da ekledim: “Üstelik bu ortalama, istediği zaman et yiyen patronlar ile nerdeyse bayramdan bayrama et yiyebilen bizlerin ortalaması.” Arkadaşım da “vay be, demek 36 kilo et bile yiyemiyoruz ha” dedi.
Evet, kardeşler eti anlattık, gelelim şimdi ekmeğe. Neredeyse tadını bile unuttuğumuz etin soframızdaki yerini ekmekle dolduruyoruz. Biz işçiler ekmeğimizi kazanalım veya ekmeğimiz büyüsün diye canımızı dişimize takıp çalışırken, aslında kursağımızdan geçen et küçülüyor, ekmek büyüyor. Ekmeğin biz işçilerin yaşamındaki yeri çok büyük! Hatta yaşamımız, bizlerin ve çocuklarımızın geleceğinin daha iyi olması için verdiğimiz yaşam savaşına da ekmek kavgası diyoruz. Kardeşler ekmeğimiz büyümeli! Ama buradaki ekmekten kastımız soframıza gelen beyaz ekmek değil, yaşam kalitemizdir. Dünyadaki bütün zenginlikleri üreten biz işçiler, ürettiğimiz bu zenginliği ve doğanın bize sunduğu bütün nimetleri tatmayı hak etmiyor muyuz? Bunu en çok hak eden biz işçileriz. Ekmeğimizin büyümesi yani yaşam kalitemizin yükselmesi, çok çalışıp ömür tüketmekten değil, işçiler olarak yan yana gelip örgütlü mücadele etmekten geçiyor.
Gölge
Büyüme ve Kriz
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
- “Geçmiş Olsun” Yerine “Rapor Almayın”
- Son Gülen İyi Güler!
Son Eklenenler
- Mersin’in Gülnar ilçesinde yapımı devam eden Akkuyu Nükleer Santrali şantiyesinde çalışan işçiler Ocak ve Şubat ayı ücretleri ödenmediği için 27 Martta iş bıraktı. Santralin Türkiye tarafının genel yüklenici firması IC İçtaş bünyesinde çalışan...
- Özak Tekstil işçileri sendika değiştirme hakkını kullanarak BİRTEK-SEN’de örgütlendikleri için patronun işten atma saldırısıyla karşılaşmış ve 27 Kasımda direnişe geçmişlerdi. Tüm baskı ve engellemelere rağmen sendikalarıyla birlikte mücadeleyi...
- Bayburt Grup’a bağlı Agrobay Seracılık’ta çalışan işçiler Tarım-Sen’e üye oldukları için tazminatları ve 2 aylık maaşları ödenmeden işten atılmışlardı. 22 Ağustosta direnişe geçen işçiler patronun yalanlarına, jandarma saldırısına, defalarca...
- İşçilerin, patronların saldırılarına karşı mücadelesi sürüyor, bu mücadelelerin bir kısmı anlamlı kazanımlarla sonuçlanıyor. Sendika düşmanlığına karşı direnişe geçen RC Endüstri işçileri patrona geri adım attırdı. Direnişin 20. gününde üretimi...
- Sermayelerini büyütmeyi her şeyin önüne koyan patronlar sınıfı dünyanın dört bir yanında iş güvenliği önlemlerini almayarak, doğayı tahrip edip felaketlerin önünü açarak işçilerin canını almaya devam ediyor. Türkiye’de ve dünyada depremlerde,...
- İtalya İşçi Sendikası UIL ülkede giderek artan iş cinayetlerine karşı 19 Martta Roma’da protesto gösterisi düzenledi. Sendika öncülüğünde yapılan eylemde giderek artan işçi ölümleri protesto edildi. İş güvenliği önlemlerinin alınmamasının işçilerin...
- Sorunlarımız giderek artıyor. Çevremde pek çok insandan “hiçbir şey değişmiyor” cümlesini duyuyorum. Onlara soruyorum: “Peki, değişmesi için sen ne yapıyorsun?” Herkes çözümü birbirinden bekliyor, sonra da “neden böyle” diye şikâyet ediyor. Sonuç...
- Hak gasplarına karşı işçilerin, emekçi kadınların ve emeklilerin hak arayışı sürüyor. Çeşitli işkollarından işçiler İzmir’den Manisa’ya, İstanbul’dan Ankara’ya kadar direnişlerle, yürüyüşlerle, basın açıklamalarıyla seslerini yükseltiyor.
- Başlıktaki sorunun cevabı aslında çok basit: kim karıştırıyorsa onun işine gelir doğal olarak. Çalışmakta olduğum işyeri ağır sanayi… Genç işçilerin yanı sıra çocuk ve yaşlı emeği sömürüsü de katmerli olarak yaşanıyor. Ücretlerin çevredeki...
- Türkiye’de mevcut siyasi iktidar, pek çok alanda politika değiştirdi, iç ve dış politikalarında keskin zikzaklar çizdi, defalarca doğrultu değiştirdi. Fakat doğrultusunu hiç değiştirmediği, istikrarını hep koruduğu bir alan var: Emek politikaları!
- Binlerce yıl önce atalarımızın avlanmak için kullandığı bumerang, atıldığı noktaya geri dönmesiyle bilinir. Bumerangın bu özelliğine atıfla, kişinin gösterdiği tutum ve davranışların sonuçlarının eninde sonunda kendisine geri dönüşü olacağını...
- Bursa’nın Gemlik ilçesinde faaliyet gösteren Borusan Lojistik A.Ş’de Liman-İş Sendikası’na üye olan 4 işçi işten çıkarıldı. Sendikalaştıkları için işten atılan işçilerin geri alınması ve sendikal baskılara son verilmesi talebiyle 21 Martta fabrika...
- Her işçinin belki bir tesadüf neticesinde ve o güne değin ilk kez duyduğu, duyduğunda da “işte aradığım cevap buydu” dediği sözler vardır. Sınıf temelinde örgütlü işçiler buna “kulağına kar suyu kaçırmak” da derler. Benim kulağıma kar suyunu kaçıran...