Buradasınız
Deneyimlerden Ders Çıkartmak
Kıraç’tan bir işçi
İşçi kardeşlerim, ben Ataylar Makine’de çalışan bir kadın işçiydim. 18 Temmuz Pazartesi günü saat 16.30’da personelden çağrılarak işten çıkarıldığımı öğrendim. İşten çıkarılma sebebi ise güya çalıştığım bölümdeki işçi fazlalığıydı. Ben de bu sebebi kabul etmeyeceğimi, işten çıkmayacağımı söyledim. “Eğer işçi fazlalığı varsa neden işçi aldınız” diye sordum. Eğer işçi çıkarılacaksa en son alınan işçiden başlaması gerektiğini söyledim. Ve işime geri dönmek istiyorum diyerek odadan ayrılıp bölümüme gittim. Arkadaşlara seslenerek beni işten çıkarttıklarını, bunun devamının da geleceğini söyledim.
Gidip yerime oturdum. Kısa bir süre sonra personel sorumlusu yanıma gelerek beni çağırıp bölümün dışarısına çıkarttı. Mali müşavirle görüştüğünü, alınan kararın geri çevrilemeyeceğini, yapacak bir şeyin olmadığını söyleyerek derdime yasal yollarla çare aramam gerektiğini söyledi. Gitmemi istiyordu. Fabrikayı terk etmemi. Ben de ısrarla bu sorunun düzeltilmesini, hiçbir yere gitmeyeceğimi, haksız yere mağdur edildiğimi, işimden olduğumu söyledim. Paydosa kadar gitmedim ve kalmaya devam ettim.
Ertesi sabah arkadaşa beni de almalarını söyleyerek servise binerek fabrikaya geldim. Bekçi beni görür görmez yüksek sesle adımı soyadımı söyleyerek kart basamayacağımı, içeriye de giremeyeceğimi söyledi. Gözünün önünde, bekçi kulübesinde oturmamı istiyordu.
Tabii ben onun istediği yere değil kendi istediğim yere gidip oturdum. Bir ara kendi bölümüme kaçarak gittiğimde bekçi peşimden gelerek beni dışarı çıkarttı. Başıma bela getireceksin, senin yüzünden işimden olacağım dedi. Bu arada kendi bölümümden bazı arkadaşlarım yanıma gelerek oturdu. Aslında benim niçin orda olduğumu anlamaya çalışıyorlardı. Ben de kendilerine böyle bir çıkışı kabul etmediğim için geldiğimi anlattım. Aslında hem üzgün hem de şaşkındılar. İşten çıkarılmıştım, çekip gitmem gerekiyordu onlara göre.
Personel sorumlusu servisten iner inmez beni fark etti. Ve hemen oracıkta, odasına gitmeden beni güvenliğe çağırdı. Niçin burada olduğumu sordu, “ne istiyorsun, seni dinliyorum” dedi. Gerekli tüm şeyleri sana anlattım dedi. Fabrikaya gelmemin suç olduğunu, bekçinin girmeme izin verdiği için işten atılabileceğini söyledi. Daha önce de işten atılan işçiler olmuş, ilk kez böyle bir şeyin yaşandığını söyledi. Ben de kendisine, haksız yere işten çıkarıldığımı ve mağdur edildiğimi, primimi eksik bildirdikleri için işsizlik maaşından yararlanamayacağımı, belki de aylarca işsiz kalacağımı söyleyerek işimi geri istiyorum dedim. İki saate yakın beni ikna etmeye çalıştı. Yapabileceği bir şeyin olmadığını, yetki sınırlarını aştığını, elinden gelen her şeyi yaptığını söyledi. Bundan sonrasını mahkemelerde halletmem gerektiğini söyleyerek bana yol gösterdi. Ben de kendisine bu işin peşini bırakmayacağımı, gerekirse her gün buraya gelerek beklemeye devam edeceğimi söyleyerek ayrıldım.
Evet işten atıldım. İşçi fazlalığı gerekçesiyle. Ama işin doğrusu böyle değil. Yönetim buna başka bir kılıf uydurmaya çalışmış olsa da, benim gerçek işten atılma sebebim fabrikadaki işçi arkadaşlarımı Uluslararası İşçi Dayanışması Derneği’ne davet etmemdi. Ben bilinçli, örgütlü bir işçi kadındım. Bunu öğrendiklerinde beni işten attılar. Yani patronların örgütlü tek bir işçinin varlığından bile ödleri kopuyor.
Evet ben bilinçli, haklarını bilen, patronların bizleri nasıl sömürdüğünü öğrenmiş örgütlü bir işçiyim. Yaptığım şey ise işçilerin haklarına sahip çıkarak örgütlenmesinin yolunu göstermeye çalışmaktı. Kadın erkek ayırmaksızın hepsini kardeşim görerek insanca yaklaşmaktı. Ama anladım ki, mesele sadece doğruları söylemekten ve işçilere haklarını anlatmaktan ibaret değilmiş. Bu işleri yapmanın da bir yolu yordamı varmış. Maharet sadece işten atılmayı bile göze alarak örgütlenmeye çalışmak değil, daha da önemlisi, geçmiş kuşakların mücadelelerinden çıkartacağımız dersler ışığında, acele etmeden ve sabırla çalışarak işyerindeki işçi arkadaşlarımı bir araya getirmeye çalışmakmış. Ama yılmak yok, yanlışlarımızdan, eksikliklerimizden dersler çıkarıp, azimle mücadelemize devam etmeliyiz.
İşçi Kızı
- Patronların Hak Arayan İşçiye Tahammülü Yok
- Xiaomi Salcomp’ta İşten Atmalar Protesto Edildi
- Hacettepe Üniversitesi’nde İşten Atma Saldırısı
- Ezberler ve Gerçekler: “İş Çok, İş Beğenen Yok!”
- Cumhuriyet Gazetesinde Sendikalı İşçi Kıyımı
- Esenyurt’ta A101 İşçisi Kod 46 ile İşten Atıldı
- 65 İşçiyi Daha İşten Çıkardılar
- Ekmekçioğulları Metal’de İşten Atma Saldırısı
- Özer Elektrik’te İşten Atmalar Protesto Edildi
- İşten Çıkarma Yasağı İşten Çıkarmayı Engelliyor mu?
- Akwel’de İşten Atmalara Karşı İş Durdurma Eylemi
- TPI Kompozıt’te İşten Atma Saldırısı
- VIP Tekstil’de İşten Atmalar Protesto Edildi
- DERİTEKS, Üyelerinin İşten Atılmasını Protesto Etti
Son Eklenenler
- Türkiye’de seçimler öncesinde çok sayıda emekli eylemi gerçekleşti. Emeklilerin yaşadığı sorunların sandığa yansıyarak yerel seçimleri etkilediği herkesin malumu… Sorunlarımız bitmedi ve seçim sonrasında da emekliler olarak taleplerimizi haykırmaya...
- Merhaba dostlar; bizler İstanbul’dan bir grup öğretmeniz. 1 Mayıs’a yaklaşırken duygularımızı siz işçi kardeşlerimizle paylaşmak istedik. Öncelikle her sene olduğu gibi bu sene de 1 Mayıs coşkusunu haftalar, aylar öncesinden hissetmeye başladık. O...
- Öz Gıda-İş Sendikasında örgütlü işçilerin 7 Marttan beri grevde olduğu Abalıoğlu Lezita fabrikasında 16 Nisanda jandarma işçileri ve sendikacıları darp etti ve ters kelepçeyle gözaltına aldı. Yaralanan 8 işçi hastaneye kaldırıldı. İzmir Kemalpaşa’da...
- 17 Nisan Sağlıkta Şiddete Karşı Mücadele Günü kapsamında Türkiye’nin pek çok kentinde sağlık emekçileri basın açıklamaları gerçekleştirdi. 12 yıl önce Gaziantep’te görev sırasında katledilen Dr. Ersin Arslan ve sağlıkta şiddet sonucu yaşamını...
- Bursa’da faaliyet gösteren Durak Tekstil’de 6 işçi Öz İplik-İş Sendikasına üye oldukları için işten atılmış ve fabrika önünde direnişe geçmişlerdi. 6 Şubattan itibaren direnişlerine kararlı bir şekilde devam eden Durak Tekstil işçileriyle dayanışma...
- Sermaye sınıfı ve iktidar bizi bir birey, bir insan olarak değil sadece ucuz işgücü kaynağı olarak görüyor. Çok çocuk doğurmamızı, gelecek işçi kuşaklarını yetiştirmemizi beklerken, kadın istihdamını teşvik ettiklerini söylerken, doğum ve emzirme...
- Adıyaman’ın Besni ilçesinde bulunan Mega Polietilen fabrikasında 2 aylık ücretleri gasp edilen işçiler 8 Nisanda iş bırakarak direnişe başladı. 15 Nisanda BİRTEK-SEN’in çağrısıyla fabrika önünde bir dayanışma eylemi yapıldı. 5 Nisandan bu yana...
- İşçi sınıfının 8 saatlik işgünü için mücadelesinden doğan 1 Mayıs’ın 138 yıllık bir tarihi var. Kuşaklar boyunca kadın ve erkek işçiler işgününü 8 saate indirmek için mücadele ettiler ama bu mücadele işgününün kısaltılması talebiyle sınırlı kalmadı...
- Hepimiz artan hayat pahalılığından şikâyet ediyoruz. Geçimimizi sağlamakta, ay sonunu getirmekte zorlanıyoruz. Çarşı-pazarda, marketlerde hep aynı sohbeti yapıyor, aynı dertten yakınıyoruz: Hayat çok pahalı! Çoğumuz için tatil yapmak, hafta sonu...
- İsrail’in Gazze’ye saldırıları altıncı ayını geride bırakırken altı aydır meydanları dolduran İngiltereli işçi ve emekçiler “acil ve kalıcı ateşkes” ve “İsrail’e silah satışının sonlandırılması” talepleriyle bir kez daha meydanlara çıktı. 13 Nisanda...
- Otuz yıl boyunca kesintisiz çalışmış, ücreti daha cebine girmeden SGK primleri ve vergileri kesilmiş, EYT’li emekli bir işçiyim. 2024 yılı Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından emekliler yılı ilan edildi ama emekliler sefalet içinde yaşamaya mahkûm...
- Ezilenlerin safında mücadele eden, şiirlerini ve oyunlarını işçi sınıfına adayan Bertolt Brecht, “Yarının Büyüklerine Şiirler” kitabında, beşiğinin başucunda oğluna seslenen bir ananın ninnisine yer verir. Geçmişten bugüne ninniler, çocukların...
- Sevgili işçi kardeşlerim, hepinize merhaba. Bu mektubumda sizlerle sözü eğip bükmeden konuşmak ve gerçekler üzerine hasbihal etmek istiyorum. Yani gerçekleri olduğu gibi konuşalım. Biliyorum ki kursağınıza giren her lokmayı alın teriniz, elinizin...