Buradasınız
Ekonomik Kriz İlaç Bekleyen Hastaları da Vuruyor!
Mersin’den bir işçi
Son günlerde Türk Lirasının iyice değer kaybetmesiyle beraber sağlık hizmetleri ve ilaçlar da bundan nasibini alıyor. 6 ay önce Sağlık Bakanlığı ile ilaç firmaları arasında yapılan anlaşmaya göre avro 2,69 lirada sabitlenmişti. Ancak ekonomideki kötüye gidiş nedeniyle avro 6-7 liraları aşınca ilaç firmaları bazı ilaçları piyasaya kısıtlı vermeye veyahut vermemeye başladı. Bu durum pek çok ilacın hastalara ulaşmasını engelliyor.
Türk Eczacıları Birliği (TEB) Başkanı Erdoğan Çolak, 503 kalem ilacın piyasaya kısıtlı şekilde verildiğini dile getiriyor. Çolak, “kur, ilaç sanayisinin beklentisini karşılamıyor. Elimizdeki verilere baktığımızda ilaç yokluğu yaşandığını söylememiz tam olarak doğru değil. Ancak ilaç bulunurluğunun kısıtlı olduğunu söyleyebiliriz” diyor. Özellikle ithal ilaçlarda sıkıntı olduğunu, 503 kalem ilacın piyasaya kısıtlı bir şekilde verildiğini, bu nedenle hastaların ilaçlara ulaşmakta büyük zorluk yaşadığını anlatıyor. Yani şirketler istedikleri düzeyde kâr edemedikleri için ilaç satmak istemiyor!
Yüksek kur artışı nedeniyle ürün girişi olmayan ilaç depolarında 10-15 günlük stok kaldı. Kur anlaşmasının yeniden gözden geçirilmesi söz konusu olabilir. Ancak bu da ilaçlara yansıyacak yeni zamlar anlamına geliyor. Özellikle kanser hastası yoksul insanlar mağdur durumda. İlaç firmaları açısından önemli olan insanların, hastaların sağlığı değil kendi kârlarıdır. Bu durum karşısında önlem alması gereken Sağlık Bakanlığının yaklaşımı da bu şirketlerle aynıdır.
Sağlık Bakanlığı SGK’nın 143 ilacı ödeme kapsamından çıkarması talimatını verdi. Tüm Eczacı İşverenler Sendikası (TEİS) Başkanı Nurten Saydan, “Eşdeğer ilaçları da veremiyoruz. Medula Sistemi (eczane programı) tarafından onay verilmiyor. Hasta ya ücretli almak zorunda kalıyor ya da hiç alamıyor” diyor. Ödeme kapsamından çıkarılan ilaçlar arasında prostat, diyabet, antibiyotik, sinir sistemi, kalp-damar sistemi ve solunum sistemi ilaçları gibi hayati ilaçlar bulunuyor. Parası olanlar ilaca ve sağlık hizmetine bir şekilde ulaşabiliyor elbette ama yoksul işçiler ve emekçiler için ilaç sıkıntısı giderek artıyor. Yaşanan krizde hiçbir payı olmayan yoksul emekçi insanların sağlığıyla oynanıyor. Krizin yoksullaştırdığı insanlar bir de ilaç kriziyle vuruluyor!
İşçileri bir ömür boyu düşük ücretlerle, ağır şartlarda çalıştıran sermaye düzeni o işçiler hastalandığında ilaca, tedaviye nasıl ulaşacaklar, zerre kadar umursamıyor. Ekonomi büyürken işçilere pay vermeyenler ekonomi kötüye gittiğinde faturayı işçilere kesiyorlar. Velhasılıkelam bu sömürü düzeni işçilere gün yüzü göstermiyor. O nedenle bu kabarık faturayı ödemek yerine sınıfımızın, birliğimizin güçlenmesi için çaba sarf edelim.
Dünyaca
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
- “Geçmiş Olsun” Yerine “Rapor Almayın”
- Son Gülen İyi Güler!
Son Eklenenler
- Siyasi iktidar ve sermaye sınıfı yasa kural tanımadan işçilerin haklarını gasp ediyor. Bu saldırılara işçilerin cevabı ise mücadele etmek, boyun eğmemek oluyor. 7 Martta greve çıkan Lezita işçileri, 17 Martta Manisa Turgutlu’da yürüyüş ve basın...
- İşçilerin mücadele örgütü UİD-DER’in, “Geçmişten Geleceğe Yaşasın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü” şiarıyla düzenlediği etkinlikler dizisi İstanbul Avrupa Yakası ve Mersin’deki etkinliklerle son buldu.
- Kocaeli İSİG Meclisi ve Eğitim-Sen 1 No’lu Şube, MESEM aracılığıyla öğrencilerin sermaye için çocuk işçi yapılmasına karşı 16 Martta basın açıklaması düzenledi.
- Patronlar iş barışını “patronla işçi arasında uyum, saygı ve güven ortamı” olarak tanımlıyorlar. Peki, patronun işçiyi sömürmesi üzerine kurulu bir sistemde saygıdan, barıştan söz edebilir miyiz? İş barışı söylemini dillerinden düşürmeyen patronlar...
- Malum, Şubat ayını geride bırakıp baharın gelişini müjdeleyen Mart ayına girdik. Fakat içimiz bahar sevinciyle dolmak bir yana daha da kararıyor. Ama bunun tek nedeni hava değil. Atalarımız “Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır” demişler....
- Ücretlerimizin yükseltilmesini talep ettiğimiz her dönemde, biz işçilere “açgözlü”, “nankör” yaftası yapıştırılır. İktidar sahiplerinden tutun da, daha fazla kâr etmek için hayatlarımızı cehenneme çeviren patronlara kadar sermaye sınıfının zihniyeti...
- İşçilerin pek çok sektörde hak gasplarına karşı verdikleri mücadeleler sürüyor. Antep’te bulunan Sayın Tekstil fabrikasında 200’ü aşkın işçinin ek zam talebiyle 9 Martta başlattığı iş bırakma eylemi devam ediyor. 14 Martta sendikaları BİRTEK-SEN’le...
- Toplumun ezenler ve ezilenler olarak ikiye bölündüğü bir sistemde gerçek adalet ve barış olamaz. Ama gerçek adaleti ve barışı isteyenler olur ve onlar ezilen sınıflardır, kadın erkek işçiler ve emekçilerdir. Dünden bugüne Fransa’dan Türkiye’ye...
- Hepimizin bildiği üzere kısa bir süre önce 2023-2025 MESS Grup Toplu İş Sözleşmesi grev aşamasında son buldu. Birden çok fabrikada MESS’e bağlı olsun veya olmasın hareketli süreçler yaşandı. Çünkü alınacak ücret başka fabrikadaki işçilerin alacağı...
- Pek çok işçi kardeşimiz grev ve direnişlerde “biz ekmeğimizin peşindeyiz” derler. Bununla ekmeklerini korumak dışında bir amaçları olmadığını anlatmaya çalışırlar. Fakat kısa zamanda ekmeklerini koruyabilmek için sendikaya üye olma, grev, gösteri,...
- TÜİK’e göre Türkiye’de göreli yoksullaşma da azalıyormuş! Ülkedeki ortalama gelirin yüzde 50’si yoksulluk sınırı olarak kabul edildiğinde 2013 yılında göreli yoksulluk oranı yüzde 15 iken 2023 yılında yüzde 13,9’a düşmüş. Pek çok uzman Cumhuriyet...
- Erzincan İliç’te bulunan siyanürlü altın madeninde meydana gelen faciada 9 madenci kardeşimiz hâlâ göçük altında. Siyanürlü liç yığınının çökmesinin ardından siyanürün yanı sıra çeşitli ağır metaller de suya ve toprağa karıştı. Madenin sahibi yerli-...
- Çalıştığım işyerinde Tuncay isimli bir arkadaşımız var. Tuncay eşinden ayrılmış, çok şeker bir oğlu var, hayatta belki de tek tutunacağı dal o kalmış. Gözlerinde “şişe dibi” diye tabir edilen bir gözlük, ayağının biri topal, iki kulağında da işitme...