Buradasınız
Emekçi Kadınlarla Söyleşi /4
Derneğimizin Tuzla-Aydınlı temsilciliğinde 8 Mart Emekçi Kadınlar Günü etkinliğine katılan emekçi kadınlarla söyleşiler yaptık. Emekçi kadınlar mücadele etmek gerektiğinin altını çiziyorlar.
UİD-DER: Kadınlar sizce ne gibi sorunlar yaşıyor?
Aygül: Kadınlar gerçekten de hor görülüyor ve çok eziliyor. Erkek dışarıda çalışıyor ama bir yandan da yiyip içip geziyor. Kadın ise eve tıkılıp kalıyor ve eziliyor. Çocuğuna bakamıyor, çocuk mama ister, çocuk yemek ister, onu karşılayamıyor ve oturup hüngür hüngür ağlıyor. Dışarı çıktığı zaman da, çalışırken de ayıplanıyor kadınlar. Erkekler “kadınlar oturduğu yerde otursun” diyorlar. Kadınlar niye çalışmayacakmış ki? Yavrusu yemek ister, giyim kuşam ister. Onu veremeyince, karşılayamayınca o ana ne olacak, hayatı sönüyor.
Birgün bir olay oldu. Kız ananın gözü önünde öldüresiye dövülüyor. Bir hayvan bile yavrularına el dokunduramıyor. Ben bir insanım, bir anayım. Gerçekten analık çok kutsal bir şeydir. Bir ana yavrusunu kendi kanatları altına alır, ağzında çiğneyerek yumuşatarak o yemeği yavrusuna yedirmek zorunda kalır. Ama baba bunu yapmıyor. Çocuk beş dakika huzursuz olsun, bırakır çocuğu gider kahvede oturur. Onun için bu haksızlıklar, hakaretler, cinayetler olmamalı. Anaların dövülmemesi lazım.
Hepimiz kardeşiz, hepimiz birlik olalım, hepimiz el ele verelim. Birbirimizi koruyalım. Bayanlar azarlanmasın, ayıplanmasın. Bir kadın bir yere gittiğinde orda ne işi var diyorlar. Ama erkekler her yere gidiyorlar. Neden onlara bir şey söylenmiyor. Devamlı kadınlar eziliyor. Kadınlar ezilmesin. 1961 doğumluyum. Şimdi 70-80 yaşındaki kadın gibi görünüyorum. Ama 48 yaşındayım. Yavrum için torunum için çalışmak zorunda kaldım. Geldim ev işi yaptım. Gözlerim görmüyor. Şeker hastasıyım. Sabah 4’e 5’e kadar uyumuyordum, bin tane malı yetiştirmek için.
Pınar: Ben öncelikle kadın cinayetlerine değinmek istiyorum. Günümüzde basında, gazetelerde televizyonlarda, mahallemizde birebir akrabalarımızda, özellikle kadın cinayetleri görüyoruz. Bu kadın cinayetlerine göz yumuluyor. Aile oturuyor, kızları hakkında ölüm kararı alabiliyor. Ben şunu çok merak ediyorum: Aile hukuku toplum hukukundan üstün müdür acaba? Ben bu soruya bir türlü çözüm bulamadım. İnsanlara soruyorum ve cevap alamıyorum. Her yerde şiddete maruz kalan kadınlardır. Ben de şiddete maruz kaldım. Erkeğin karşısında savunmasızdım. Gücünü kullanıyordu. Erkek kadını mutfakta aşçı olarak görüyor. Evin içinde o kadın neler çekiyor…
UİD-DER: Kadınlar hem evde hem de işte çalışıyor. Peki bu kadınları nasıl etkiliyor?
Aygül: Evin geçimini sağlamak için kadın da çalışmak zorunda kalıyor, ama bunun yanında çok fedakârlıklarda bulunuyor. Her şeye zam geliyor. Bu zamanda her şey para. Eve gelen para hiçbir şekilde hiçbir şeye yetişmiyor. Ben işi bırakalı dört yıl oldu. Eşim işçi, bir fabrikada çalışıyor. İstanbul gibi bir yerde zor şartlarda yaşıyoruz.
Bir kadın erkekten daha çok sorumluluk taşıyor. Çünkü çocuklara bakmak, ev işlerini yapmak, eşine hizmet etmek hep kadınların görevi görülüyor. Erkek çalışıyor, eve gelip uzanıyor. Ama kadın çalışsa bile, bu hakkı bulamıyor kendinde. Oysa o da erkek gibi sabah çıkıp gidiyor. Akşam eve koşuşturarak geliyor. Çünkü yemek yapacak. Çocuklar babadan çok akşama kadar annenin yolunu gözlüyor. O yüzden kadın için çok daha zor hayat. Dışarıda çalıştığın zaman evdeki işlerin yükü daha çok artıyor. Ve zorluk iki katına çıkıyor.
Pınar: Eşimden ayrıldım ve bir dönem işsiz kaldım. İşsiz kaldığım dönemde bu sorunu evde birebir yaşadım. Babam emekli maaşını getirecek, çocuğuma bir şeyler alacağım diye düşünüyorsun. Bir alıyorsun, iki alıyorsun, üçüncüde alamıyorsun. Bir yerde tıkanıp kalıyorsun. Çevrendeki insanlardan destek istiyorsun, verebildikleri kadar veriyorlar, ama veremeyince de olmuyor. Şöyle bir şeyden örnek vermek istiyorum. Ben kız çocuğumu ana sınıfına yazdıracağım. İmkânlarım yok. Okul benden 250 lira para istiyor. “Getirmezsen çocuğunu kaydetmeyeceğim” diyor. Ne yapacağım, ne edeceğim, düşün düşün düşün… Ve çocuğum ağlıyor. “Ben bu okula gitmek” istiyorum diyor. Ben de UİD-DER çatısı altındaki arkadaşlarımdan destek istedim. Ve hepsine birer birer teşekkür ediyorum. Bu destek sunuldu. İki hafta olmuştu okul başlayalı. Arkadaşlar çocuğuma okul için aldıkları eşyaları getirdiklerinde odaya koyduk, sakladık. Geldiği zaman sürpriz yapacaktık. Ayakkabıları çorapları vs. bunun gibi şeylerdi. Ama o akşam benim çocuğum onları göremedi. Çünkü hayatını kaybetmişti.
UİD-DER: Tekrar başsağlığı diliyor ve teşekkür ediyoruz.
Merhaba
“İddaa” Bayilerindeki İşçilere Sorduk
Son Eklenenler
- Her işçinin hayalidir bir gün emekli olmak, hayatının kalan kısmında çalışmadan mutlu mesut yaşamak ve kendini güvende hissetmek… Bunun için sigortalı bir işte çalışmaya, SGK primlerimizin gerçek ücretimiz üzerinden ödenmesine dikkat ederiz. İşe ilk...
- Geçenlerde manava yolum düştü, eve bir iki parça şey alayım diye uğradım. Alışveriş bitti, tam para ödeme esnasında 17 yaşlarında bir genç gelerek kasadaki kişinin kulağına bir şeyler fısıldadı. O ise kafasını sallayarak “tamam tamam al” dedi. Genç...
- Ramazan bayramı boyunca, insanlar birbirlerine temenni mesajları attı. Sevdiklerine onların mutluluklarını içeren dilekler ilettiler. Sevdikleri kişilerin kötü günler görmemesini, her türlü beladan ve kazadan uzak olmasını, açlık ve yoksulluk...
- Merhaba arkadaşlar, işçi sınıfının uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günü 1 Mayıs yaklaşıyor. Bu sömürü düzeni kapitalizm dünya işçi sınıfının hayatını alt üst edip zindana çeviriyor. Dolayısıyla her 1 Mayıs’ın biz emekçiler için ayrı bir...
- Siyasi iktidarın ve sermaye sınıfının saldırıları arttıkça işçi ve emekçilerin çalışma ve yaşam koşulları kötüleşiyor, iş cinayetleri sürüyor. Bu koşullarda düşük ücretlere, sendikal baskılara, ağırlaşan çalışma koşullarına karşı pek çok sektörde...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşırken UİD-DER temsilciliklerinde “Sermayenin ve İktidarın Saldırılarına Karşı 1 Mayıs Ruhuyla Mücadeleye!” başlıklı etkinlikler gerçekleştirildi. 20-21 Nisanda...
- Son yıllarda mülteci, göçmen, sığınmacı ve yabancı sözlerini çok duyduk, duymaya da devam edeceğiz. Nedeni dünya üzerindeki 8 milyar insanın neredeyse 300 milyonunun, doğup büyüdükleri, yaşadıkları topraklardan kaçmak zorunda kalmalarıdır. Ve...
- Yunanistan’da en büyük işçi sendikası olan Yunanistan İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun (GSEE) çağrısıyla artan hayat pahalılığını protesto etmek amacıyla bir günlük genel grev gerçekleştirildi. 16 Nisan’da yüzbinlerce işçi ve emekçi başta Atina...
- Ben Mersin’den, sendikasız bir fabrikada çalışan metal işçisiyim. Yaşamımı devam ettirebilmek için ben de sizler gibi çalışmak zorundayım. Çalıştığım fabrikada birçok sorunla karşı karşıyayız. Bu sorunlar Türkiye’de işçilerin genelinin yaşadığı...
- Türkiye’nin her yerinde pıtrak gibi çoğalan özel okullar, bir süredir ülke gündemine pek çok sorunla birlikte yerleşmiş durumda. 22 yıldır sanayi şehri Bursa’da çalışan bir özel okul öğretmeniyle sektördeki sorunlar üzerine gerçekleştirdiğimiz...
- 7 Martta greve çıkan Lezita işçileri, 17 Martta yürüyüş ve basın açıklaması gerçekleştirdi. Grevlerini sürdüren Lezita işçileri patronun grev kırıcılığına karşı da mücadele ediyor. 18 Martta Ankara’ya yürüyüş başlatan Agrobay işçileri, 21 Martta...
- İktidarın desteğini arkasına alan patronlar işçilerin haklarına pervasızca saldırıyor, işçiler mücadele ediyor. Adıyaman Besni’de Mega Polietilen fabrikasında ücret gaspına karşı başlayan direniş sonuç verdi, işçilerin 2 aylık ücretleri yatırıldı....
- Birleşik Metal-İş Sendikası Gebze 1 No’lu Şubenin örgütlü olduğu Mersen’de işçiler, sendika ve toplu sözleşme hakları için 19 Nisanda greve çıktı. Sendikadan yapılan açıklamada şu sözlere yer verildi: “Fransa sermayeli Mersen’in merkez yöneticileri...