Buradasınız
Esenyurt’ta İşçiler Hak Gasplarına Karşı Buluştu!
Mücadeleci bir işçi örgütü olan UİD-DER, sermaye sınıfının tüm saldırılarına karşı işçileri uyanık ve birlik olmaya çağırıyor. Son olarak 26 Martta UİD-DER Esenyurt temsilciliğinde “Kıdem Tazminatı Tehlikede, Savunalım Sahip Çıkalım!” konulu bir eğitim semineri gerçekleştirildi. Metal, inşaat, taşımacılık, eğitim gibi pek çok sektörden işçinin katıldığı seminerde, kıdem tazminatı fonu uygulamasının ve özel istihdam bürolarının kurulmak istenmesinin işçiler açısından ne anlama geldiği tartışıldı. Hak gasplarına karşı mücadeleyi yükseltmenin önemi vurgulandı.
Seminerin birinci bölümünde yapılan sunumla, kıdem tazminatının önceki işçi kuşaklarının büyük mücadelelerle elde ettikleri ve günümüz işçilerine miras bıraktıkları bir hak olduğu aktarıldı. Kıdem tazminatı hakkının tarihçesine değinildi. Patronların sırtlarındaki kambur olarak gördükleri ve fona devretme yoluyla yok etmek istedikleri kıdem tazminatı hakkının işçiler için iş güvencesi olduğunun altı çizildi. AKP hükümeti ve sermaye medyasının, kıdem tazminatı fonu uygulamasını işçilere süslü cümleler ve yalanlar eşliğinde pazarlamaya çalıştığına dikkat çekilerek işçilerin bu konuda uyanık olmak zorunda olduğu belirtildi.
Kıdem tazminatına yönelik saldırılarla birlikte gündeme gelen özel istihdam bürolarının, aslında kölelik büroları anlamına geldiği, bu büroların kurulmasıyla güvencesiz çalışmanın katmerleşeceği, ağır çalışma koşullarının, düşük ücretlerle çalışmanın yaygınlaşacağı ve sendikalaşmanın zorlaşacağı belirtildi. Kölelik bürolarında kiralanan işçilerin emekli olması için 40 yıl çalışması gerekeceği ve hiçbir koşulda işsizlik ödeneğinden yararlanamayacağı aktarıldı.
Seminerin birinci bölümü, işçilerin bu saldırılar karşısında çaresiz olmadığı, bu saldırıların topyekûn mücadele edilerek ortadan kaldırılabileceği vurgusuyla sonlandı. Bilinçli işçilere düşen görevin sendikaları denetleyip mücadeleci bir çizgiye getirmek ve işçileri, hakları ve kendi çıkarları için örgütlü mücadeleye sevk etmek olduğunun altı çizildi.
Seminerin ikinci bölümünde ise canlı tartışmalar gerçekleşti. Seminere katılan işçiler, çalıştıkları işyerlerinden saldırıların farklı boyutlarına yönelik örnekler aktardılar. Örgütlülük zayıfladığı oranda işçilerin haklarının tırpanlandığına dikkat çekildi, gözlerini haklarımıza dikmiş patronlara ve onların temsilcilerine karşı durmanın yolunun örgütlü mücadelenin güçlenmesinden geçtiği vurgulandı.
Böylesi Yaşamak Değil
İşçi Eylemlerinden
Son Eklenenler
- Siyasi iktidar ve sermaye sınıfı yasa kural tanımadan işçilerin haklarını gasp ediyor. Bu saldırılara işçilerin cevabı ise mücadele etmek, boyun eğmemek oluyor. 7 Martta greve çıkan Lezita işçileri, 17 Martta Manisa Turgutlu’da yürüyüş ve basın...
- İşçilerin mücadele örgütü UİD-DER’in, “Geçmişten Geleceğe Yaşasın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü” şiarıyla düzenlediği etkinlikler dizisi İstanbul Avrupa Yakası ve Mersin’deki etkinliklerle son buldu.
- Kocaeli İSİG Meclisi ve Eğitim-Sen 1 No’lu Şube, MESEM aracılığıyla öğrencilerin sermaye için çocuk işçi yapılmasına karşı 16 Martta basın açıklaması düzenledi.
- Patronlar iş barışını “patronla işçi arasında uyum, saygı ve güven ortamı” olarak tanımlıyorlar. Peki, patronun işçiyi sömürmesi üzerine kurulu bir sistemde saygıdan, barıştan söz edebilir miyiz? İş barışı söylemini dillerinden düşürmeyen patronlar...
- Malum, Şubat ayını geride bırakıp baharın gelişini müjdeleyen Mart ayına girdik. Fakat içimiz bahar sevinciyle dolmak bir yana daha da kararıyor. Ama bunun tek nedeni hava değil. Atalarımız “Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır” demişler....
- Ücretlerimizin yükseltilmesini talep ettiğimiz her dönemde, biz işçilere “açgözlü”, “nankör” yaftası yapıştırılır. İktidar sahiplerinden tutun da, daha fazla kâr etmek için hayatlarımızı cehenneme çeviren patronlara kadar sermaye sınıfının zihniyeti...
- İşçilerin pek çok sektörde hak gasplarına karşı verdikleri mücadeleler sürüyor. Antep’te bulunan Sayın Tekstil fabrikasında 200’ü aşkın işçinin ek zam talebiyle 9 Martta başlattığı iş bırakma eylemi devam ediyor. 14 Martta sendikaları BİRTEK-SEN’le...
- Toplumun ezenler ve ezilenler olarak ikiye bölündüğü bir sistemde gerçek adalet ve barış olamaz. Ama gerçek adaleti ve barışı isteyenler olur ve onlar ezilen sınıflardır, kadın erkek işçiler ve emekçilerdir. Dünden bugüne Fransa’dan Türkiye’ye...
- Hepimizin bildiği üzere kısa bir süre önce 2023-2025 MESS Grup Toplu İş Sözleşmesi grev aşamasında son buldu. Birden çok fabrikada MESS’e bağlı olsun veya olmasın hareketli süreçler yaşandı. Çünkü alınacak ücret başka fabrikadaki işçilerin alacağı...
- Pek çok işçi kardeşimiz grev ve direnişlerde “biz ekmeğimizin peşindeyiz” derler. Bununla ekmeklerini korumak dışında bir amaçları olmadığını anlatmaya çalışırlar. Fakat kısa zamanda ekmeklerini koruyabilmek için sendikaya üye olma, grev, gösteri,...
- TÜİK’e göre Türkiye’de göreli yoksullaşma da azalıyormuş! Ülkedeki ortalama gelirin yüzde 50’si yoksulluk sınırı olarak kabul edildiğinde 2013 yılında göreli yoksulluk oranı yüzde 15 iken 2023 yılında yüzde 13,9’a düşmüş. Pek çok uzman Cumhuriyet...
- Erzincan İliç’te bulunan siyanürlü altın madeninde meydana gelen faciada 9 madenci kardeşimiz hâlâ göçük altında. Siyanürlü liç yığınının çökmesinin ardından siyanürün yanı sıra çeşitli ağır metaller de suya ve toprağa karıştı. Madenin sahibi yerli-...
- Çalıştığım işyerinde Tuncay isimli bir arkadaşımız var. Tuncay eşinden ayrılmış, çok şeker bir oğlu var, hayatta belki de tek tutunacağı dal o kalmış. Gözlerinde “şişe dibi” diye tabir edilen bir gözlük, ayağının biri topal, iki kulağında da işitme...