Buradasınız
Fabrikalarımız Mezarımız Oluyor
Sarıgazi’den bir büro işçisi
Yaşamak ne güzel şey Taranta Babu
Yaşamak birer birer ve hep beraber
İpekli bir kumaş dokur gibi
Hep bir ağızdan sevinçli bir destan okur gibi yaşamak
Büyük usta Nâzım Hikmet şiirinde yaşamak olgusunu ne kadar güzel anlatmış. Yaşamın şiirdeki gibi güzelliğini ya hiç yaşamadık ya da yaşadıysak unuttuk. Kapitalizmde her gün zorlaşan yaşamımız bizlere güzel günleri unutturuyor ya da elimizden alınıyor diyebiliriz. 24 Şubatta Sarıgazi’de düzenlenen “Sermayenin Büyümesinin Bedeli: Artan İş Kazaları” seminerinde bir kez daha iyice gördük ki Türkiye sermayesi büyüyor ama işçi sınıfının canı, kanı, emeği üzerinden servetine servet katarak büyüyor. Onlar zenginleştikçe bizler yoksullaşıyoruz. Onlar iyi bir yaşam sürdükçe bizlerin yaşam koşulları daha da kötüye gidiyor, zorlaşıyor. Onların kâr hırsı uğruna iş kazalarında canımızdan oluyoruz. Artan pahalılık, işsizlik, düşen ve ödenmeyen ücretler, zor ve ağır çalışma koşulları, geçim derdi, endişe, korku dolu güvensiz bir gelecek kaygısı taşımamıza sebep oluyor. Kapitalizm var olduğu ve işçilerin örgütlülüğü değil de patronların sermayesi büyüdüğü sürece biz işçi sınıfının iyi, mutlu, huzurlu bir yaşama ulaşması mümkün olmayacak.
Seminere katılan bir işçi kardeşimiz güzel bir örnek verdi. Mısır’daki piramitlerin yanında 4000 yıl öncesine ait mezarlar bulunmuş ve bu mezarların, piramitleri yapan inşaat işçilerine ait olduğu açıklanmış. Bulunan kalıntılarda işçilerin çalışma hayatının zor olduğu, iskeletlerinden eklem iltihabı belirtileri ve alt omurgalarında işçilerin ne kadar ağır şartlarda çalıştıkları açıklanmış. İşçi kardeşimiz okuduğu bu haber üzerine ve seminerde anlatılan iş kazalarını, iş koşullarını karşılaştırarak “4000 yıl öncesinden hiç farkımız yok, çalıştığımız yerler fabrikalarımız, piramit işçilerinin durumu gibi mezarımız oluyor. Biz işçiler örgütlenmediğimiz ve mücadele etmediğimiz sürece bu koşullar daha çok canımızı alacak” dedi. Nâzım Usta da şiirinin son mısrasında diyor ya:
Yaşamak ne acayip iştir ki
Bu ne menem gidiştir ki Taranta Babu
Bugün bu
Bu inanılmayacak kadar güzel
Bu anlatılamayacak kadar sevinçli şey
Böyle zor, bu kadar dar
Böyle kanlı, bu denli kepaze
Fabrika Kızı
8 Mart Hediye Alma Günü Değildir
Son Eklenenler
- Siyasi iktidar ve sermaye sınıfı yasa kural tanımadan işçilerin haklarını gasp ediyor. Bu saldırılara işçilerin cevabı ise mücadele etmek, boyun eğmemek oluyor. 7 Martta greve çıkan Lezita işçileri, 17 Martta Manisa Turgutlu’da yürüyüş ve basın...
- İşçilerin mücadele örgütü UİD-DER’in, “Geçmişten Geleceğe Yaşasın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü” şiarıyla düzenlediği etkinlikler dizisi İstanbul Avrupa Yakası ve Mersin’deki etkinliklerle son buldu.
- Kocaeli İSİG Meclisi ve Eğitim-Sen 1 No’lu Şube, MESEM aracılığıyla öğrencilerin sermaye için çocuk işçi yapılmasına karşı 16 Martta basın açıklaması düzenledi.
- Patronlar iş barışını “patronla işçi arasında uyum, saygı ve güven ortamı” olarak tanımlıyorlar. Peki, patronun işçiyi sömürmesi üzerine kurulu bir sistemde saygıdan, barıştan söz edebilir miyiz? İş barışı söylemini dillerinden düşürmeyen patronlar...
- Malum, Şubat ayını geride bırakıp baharın gelişini müjdeleyen Mart ayına girdik. Fakat içimiz bahar sevinciyle dolmak bir yana daha da kararıyor. Ama bunun tek nedeni hava değil. Atalarımız “Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır” demişler....
- Ücretlerimizin yükseltilmesini talep ettiğimiz her dönemde, biz işçilere “açgözlü”, “nankör” yaftası yapıştırılır. İktidar sahiplerinden tutun da, daha fazla kâr etmek için hayatlarımızı cehenneme çeviren patronlara kadar sermaye sınıfının zihniyeti...
- İşçilerin pek çok sektörde hak gasplarına karşı verdikleri mücadeleler sürüyor. Antep’te bulunan Sayın Tekstil fabrikasında 200’ü aşkın işçinin ek zam talebiyle 9 Martta başlattığı iş bırakma eylemi devam ediyor. 14 Martta sendikaları BİRTEK-SEN’le...
- Toplumun ezenler ve ezilenler olarak ikiye bölündüğü bir sistemde gerçek adalet ve barış olamaz. Ama gerçek adaleti ve barışı isteyenler olur ve onlar ezilen sınıflardır, kadın erkek işçiler ve emekçilerdir. Dünden bugüne Fransa’dan Türkiye’ye...
- Hepimizin bildiği üzere kısa bir süre önce 2023-2025 MESS Grup Toplu İş Sözleşmesi grev aşamasında son buldu. Birden çok fabrikada MESS’e bağlı olsun veya olmasın hareketli süreçler yaşandı. Çünkü alınacak ücret başka fabrikadaki işçilerin alacağı...
- Pek çok işçi kardeşimiz grev ve direnişlerde “biz ekmeğimizin peşindeyiz” derler. Bununla ekmeklerini korumak dışında bir amaçları olmadığını anlatmaya çalışırlar. Fakat kısa zamanda ekmeklerini koruyabilmek için sendikaya üye olma, grev, gösteri,...
- TÜİK’e göre Türkiye’de göreli yoksullaşma da azalıyormuş! Ülkedeki ortalama gelirin yüzde 50’si yoksulluk sınırı olarak kabul edildiğinde 2013 yılında göreli yoksulluk oranı yüzde 15 iken 2023 yılında yüzde 13,9’a düşmüş. Pek çok uzman Cumhuriyet...
- Erzincan İliç’te bulunan siyanürlü altın madeninde meydana gelen faciada 9 madenci kardeşimiz hâlâ göçük altında. Siyanürlü liç yığınının çökmesinin ardından siyanürün yanı sıra çeşitli ağır metaller de suya ve toprağa karıştı. Madenin sahibi yerli-...
- Çalıştığım işyerinde Tuncay isimli bir arkadaşımız var. Tuncay eşinden ayrılmış, çok şeker bir oğlu var, hayatta belki de tek tutunacağı dal o kalmış. Gözlerinde “şişe dibi” diye tabir edilen bir gözlük, ayağının biri topal, iki kulağında da işitme...