Buradasınız
Fazla Mesai ve İşçinin Rızası
Geçim derdi, hayat pahalılığı biz işçilerin belini büküyor. Ay sonunu getirebilmek için sağlıktan beslenmeye varana kadar her türlü harcamadan kıstıkça kısıyor, yine de kredi kartlarıyla ancak geçinebiliyoruz. En temel ihtiyaçlarımızı dahi karşılamakta zorlandığımız için çözümü fazla mesailere kalmakta görüyoruz.
Günlük 8 saatlik çalışma koşullarının ortadan kalktığı günümüzde, yasal olarak haftalık çalışma süresi 45 saat olmasına rağmen, bu süre, fazla mesailerle birlikte 70-75 saate kadar çıkıyor. Hele bir de işler “acilse” 36 saatlik çalışmalarla bu süre fırlayıp gidiyor. Geriye ise cehenneme çevrilen yaşamlarımız kalıyor. Sosyal yaşam diye bir şey kalmıyor. Kimi çalışan anne ve babalar çocuklarının büyüdüklerini bile fark edemez hale geliyorlar. Bir taraftan üç kuruş daha fazla kazanabilmek ve çocuklarının karnını doyurabilmek için çalışıp didinirken, diğer taraftan çocuklarıyla zaman geçiremeden, onların büyüdüğünü göremeden yaşamlar tükeniyor. Uzun saatler çalışan işçiler, artık içine düşürüldükleri kahredici durumu espri konusu haline getirerek dışa vuruyorlar. Zorunlu olarak fazla mesaiye kalan, çocuklarının ve eşinin yüzünü göremez hale gelen bir işçi, yaşadıklarını şakayla karışık şöyle anlatıyor: “Karımın, çocuğumun yüzünü göremiyorum. Yakında karım boşayıp, kapının önüne koyacak.” Aslında şaka yoluyla, çalışmak ve uyumaktan başka kendilerine zaman bırakılmadığını dile getiriyor.
Patronlar, ücretleri düşük tutarak işçilerin kendi “rızalarıyla” fazla mesailere kalmasını sağlıyor, eşeği sağlam kazığa bağlamak için de işçiye işe daha ilk girişinde, “mesaiye kalmayı kabul ediyorum” içerikli evraklar imzalatıyor. Canlarına tak ettiğinde “mesaiye kalmak istemiyorum” diyen işçilerin karşısına patronlar, ellerinde tuttukları evraklarla dikiliyorlar. Bu evraklara dayanarak işten atabileceklerini söylüyor ve tehdit ediyorlar.
Karşısında örgütlü ve bilinçli işçiler görmeyen patronlar, İş Yasası’ndaki boşluklardan çok iyi faydalanıyorlar. İş Yasası’nın 41. maddesinde “fazla saatlerle çalışmak için işçinin onayının alınması gerekir” ibaresi vardır. Ancak düzenbaz patronlar, bu onayı iş bulabilme ve işsiz kalmama kaygısı taşıyan işçiden sözümona kendi rızasıyla almaktalar. Patronlar, daha işe ilk girişte işçinin okumasına bile fırsat vermediği evrakları imzalatarak güya işçilerin “rızasını” alıyorlar. İşe ilk girişlerde ve sonraki senelerde de “bayramlar dâhil resmi tatillerde, gerekli durumlarda mesaiye kalmayı kabul ediyorum” içerikli belgeler imzalatılarak, yıl içerisindeki mesailer zoraki olarak kabul ettiriliyor. Eğer fazla mesaiye kalınmak istenmiyorsa, kapının yolu gösteriliyor.
Hakları konusunda yeterince bilgiye, deneyime sahip olmayan ve UİD-DER gibi işçilerin yanında yer alan, hukuksal açıdan da destek veren bir örgütün varlığından habersiz işçilerin büyük çoğunluğu, ne yazık ki patronların söylediklerine inanabiliyor ve tehditlere boyun eğmek zorunda kalıyorlar. Kimi işçiler ise, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın bilgi ve ihbar hattı “ALO 170”i arayarak yardım isteyebiliyorlar. Ancak buradan alınan cevaplar, tam da patronların yanıtlarını yansıtıyor. Örneğin, işe girişte fazla mesaileri kabul ettiğini içeren bir evrak imzaladığını ve aylardır fazla mesai yaparak çalıştığını söyleyen bir işçi, “fazla mesaiye kalmak zorunda mıyım?” diye sorduğunda şu karşılığı almaktadır: “İmzalanan evrak nedeniyle işçinin rızası alınmıştır, bu nedenle işverenin işçiyi mesaiye bırakma hakkı vardır.”
Ne var ki işçinin “rızası” alınmış olsa bile, kalınabilecek maksimum fazla mesai süresi yasal olarak belirlenmiştir. Bir işçi normal koşullarda günde 11 saatten fazla çalıştırılamaz. Fazla çalışma süresinin toplamı ise bir yılda 270 saatten fazla olamaz. Oysa gerçekte durum hiç de böyle değil. Bakanlık, yasal fazla mesai sürelerinin aşılmasına rağmen sessiz kalmakta ve patronlara gerekli cezaları vermemektedir. Örgütsüz olan işçiler, patronun işten atma tehditleri karşısında bu haksızlığı sineye çekiyorlar.
Güya “ALO 170” hattının amaçları arasında vatandaşa doğru cevap verme ve sorunları çözmek de var. Ancak pratik net bir şekilde gösteriyor ki, patronların düzeninde yasalar esas olarak sermayenin çıkarları dikkate alınarak oluşturulur. İşçilerin lehine bazı yasalar ise, işçiler birlik olmadığı için çoğunlukla kâğıt üzerinde kalmaktadır. Haklarımızı öğrenebileceğimiz, yardım alabileceğimiz, bilinçlenip birlik olabileceğimiz yerler UİD-DER gibi işçi örgütleridir. Tüm yaşamımızı esir alan çalışma koşullarının düzeltilmesi de işçi örgütlerinde yer almaktan, birlikte mücadele etmekten geçmektedir.
İnsan Gibi
- Bumerang Geri Döner!
- Engelli Koşu ve Örgütlülük
- “İş Barışı” mı Hak Arayışı mı?
- Dünden Bugüne Barış ve Adalet Özlemimiz İçin
- Yoksulluk Azaldı mı?
- Sermayenin Saldırılarına Karşı Birliğimizi Örgütleyelim!
- İşçi Dayanışması 191. Sayı Çıktı!
- Bir Ana ile Tanışmak…
- Sağlığımızı Mucizelerle Değil Birliğimizle Koruyabiliriz
- Koca Yusuf’tan Köroğlu’na, Onlardan Bize Kalan
- MESS Sözleşmesinden Çıkardığımız Bir Ders Var
- Patron Haklı mı?
- Unutma, Örgütlen, Hesap Sor!
- Bölünenler mi Birleşenler mi Kazanır?
- Örgütlülük İşçi Sınıfının Gücü, Toplumun Umududur!
- İşçi Dayanışması 190. Sayı Çıktı!
- Asıl Düşman Olan Kim?
- “Dejavu” Sarmalını Kırmak İçin
- Derby’den Özak’a Sendikalı Olma, Sendika Seçme Hakkı
- Boyun Eğmek mi Birlikte Karşı Durmak mı?
Son Eklenenler
- Mersin’in Gülnar ilçesinde yapımı devam eden Akkuyu Nükleer Santrali şantiyesinde çalışan işçiler Ocak ve Şubat ayı ücretleri ödenmediği için 27 Martta iş bıraktı. Santralin Türkiye tarafının genel yüklenici firması IC İçtaş bünyesinde çalışan...
- Özak Tekstil işçileri sendika değiştirme hakkını kullanarak BİRTEK-SEN’de örgütlendikleri için patronun işten atma saldırısıyla karşılaşmış ve 27 Kasımda direnişe geçmişlerdi. Tüm baskı ve engellemelere rağmen sendikalarıyla birlikte mücadeleyi...
- Bayburt Grup’a bağlı Agrobay Seracılık’ta çalışan işçiler Tarım-Sen’e üye oldukları için tazminatları ve 2 aylık maaşları ödenmeden işten atılmışlardı. 22 Ağustosta direnişe geçen işçiler patronun yalanlarına, jandarma saldırısına, defalarca...
- İşçilerin, patronların saldırılarına karşı mücadelesi sürüyor, bu mücadelelerin bir kısmı anlamlı kazanımlarla sonuçlanıyor. Sendika düşmanlığına karşı direnişe geçen RC Endüstri işçileri patrona geri adım attırdı. Direnişin 20. gününde üretimi...
- Sermayelerini büyütmeyi her şeyin önüne koyan patronlar sınıfı dünyanın dört bir yanında iş güvenliği önlemlerini almayarak, doğayı tahrip edip felaketlerin önünü açarak işçilerin canını almaya devam ediyor. Türkiye’de ve dünyada depremlerde,...
- İtalya İşçi Sendikası UIL ülkede giderek artan iş cinayetlerine karşı 19 Martta Roma’da protesto gösterisi düzenledi. Sendika öncülüğünde yapılan eylemde giderek artan işçi ölümleri protesto edildi. İş güvenliği önlemlerinin alınmamasının işçilerin...
- Sorunlarımız giderek artıyor. Çevremde pek çok insandan “hiçbir şey değişmiyor” cümlesini duyuyorum. Onlara soruyorum: “Peki, değişmesi için sen ne yapıyorsun?” Herkes çözümü birbirinden bekliyor, sonra da “neden böyle” diye şikâyet ediyor. Sonuç...
- Hak gasplarına karşı işçilerin, emekçi kadınların ve emeklilerin hak arayışı sürüyor. Çeşitli işkollarından işçiler İzmir’den Manisa’ya, İstanbul’dan Ankara’ya kadar direnişlerle, yürüyüşlerle, basın açıklamalarıyla seslerini yükseltiyor.
- Başlıktaki sorunun cevabı aslında çok basit: kim karıştırıyorsa onun işine gelir doğal olarak. Çalışmakta olduğum işyeri ağır sanayi… Genç işçilerin yanı sıra çocuk ve yaşlı emeği sömürüsü de katmerli olarak yaşanıyor. Ücretlerin çevredeki...
- Türkiye’de mevcut siyasi iktidar, pek çok alanda politika değiştirdi, iç ve dış politikalarında keskin zikzaklar çizdi, defalarca doğrultu değiştirdi. Fakat doğrultusunu hiç değiştirmediği, istikrarını hep koruduğu bir alan var: Emek politikaları!
- Binlerce yıl önce atalarımızın avlanmak için kullandığı bumerang, atıldığı noktaya geri dönmesiyle bilinir. Bumerangın bu özelliğine atıfla, kişinin gösterdiği tutum ve davranışların sonuçlarının eninde sonunda kendisine geri dönüşü olacağını...
- Bursa’nın Gemlik ilçesinde faaliyet gösteren Borusan Lojistik A.Ş’de Liman-İş Sendikası’na üye olan 4 işçi işten çıkarıldı. Sendikalaştıkları için işten atılan işçilerin geri alınması ve sendikal baskılara son verilmesi talebiyle 21 Martta fabrika...
- Her işçinin belki bir tesadüf neticesinde ve o güne değin ilk kez duyduğu, duyduğunda da “işte aradığım cevap buydu” dediği sözler vardır. Sınıf temelinde örgütlü işçiler buna “kulağına kar suyu kaçırmak” da derler. Benim kulağıma kar suyunu kaçıran...