Buradasınız
Fazla Mesailer Çözüm mü?
Bir okurumuz gönderdiği mektubunda çalıştığı fabrikadaki bir olayı şöyle anlatıyor: “Bir gün sabah işbaşı yapacağımız saatte bütün işçiler toplanmış müdürün odasına doğru yürüyordu. Tamam dedim, bu kadar uzun çalışma saatlerine ve düşük ücretlere ‘artık yetti’ diyeceğiz. Ben de peşleri sıra gittim. Herkes müdürün odasına doluşmuştu. Müdür şaşkınlık içindeydi. Öndeki işçi arkadaşlarımdan biri öfkeyle sordu: ‘Müdür Bey, bizi pazar mesaisine neden çağırmadınız?’ Diğer işçiler de onun ardından hep birlikte tekrarlıyorlardı: ‘Evet, Müdür Bey, bizi pazar mesaisine neden çağırmadınız?’ Şaşırdım kaldım, ne yapacağımı bilemedim. Aylardır her gün fazla mesaiye kalıyorduk. Her pazar günü de çalışmıştık. Bir tek bu hafta dinlenmiş ve bir pazar gününü sevdiklerimizle birlikte dinlenerek geçirmiştik.”
Fazla mesai, yalnız bu işyerinde işçilerin değil, milyonlarca işçinin ve ailesinin canını yakan bir sorundur. Günlük ‘normal’ çalışma saati artık 12 saati buluyor. Bu çalışmanın karşılığı olarak işçilerin çok büyük bir bölümü asgari ücret veya asgari ücretin çok az üstünde bir ücret alıyor. Buna karşılık açlık sınırı bin liranın üstünde, yoksulluk sınırı ise 3 bin 100 liranın üstünde. Asgari ücret, bir işçinin ve ailesinin ihtiyaçlarının ancak bir kısmını karşılamaya yetiyor. Milyonlarca işçi aldığı ücreti biraz olsun arttırmak için her gün fazla mesai yapıyor. Hafta sonu tatilini, yıllık izin günlerini ve bayramları bile çalışarak geçiriyor. Fazla mesai yapmak için adeta birbirleriyle ve kendileriyle yarışıyorlar. Üç-beş kuruş daha fazla ücret almak için... Ancak işçiler, gece gündüz demeden her gün fazla mesai yapmalarına rağmen bir türlü iki yakalarını bir araya getiremiyor. Fazla mesailer, işçilerin sürekli düşen alım güçlerine bir derman olmadığı gibi ömürlerini bir sabun gibi sürekli eritiyor, hızlı bir şekilde tüketiyor.
Fazla mesailer işçilerin değil, patronların işine gelir. Hem de patronlar bir taşla birkaç kuş vurmuş olur. Nasıl mı? Birincisi, işçiler fazla mesai yaptıkça patronlar daha fazla kâr elde ederler. İkincisi, fazla mesai yaptıran patron ücretlere zam yapmaz, işçiyi de bu duruma razı eder. Üçüncüsü, fazla mesaiye kalan işçinin dünyayla bağı kopar, çalışmakla uyumak arasında gidip gelir. Bu durumda da işçiler, hakları için bir araya gelip örgütlenecek zamanı bulamazlar. Bu durumda, işle ev çizgisine hapsolan işçinin konuşma konusu da kimin kaç saat mesaiye kaldığı, kimin kaç para aldığından öteye geçmez. Zaten patronların istedikleri tam da budur: İşçiler hak istemek yerine fazla çalışsın, patronlara karşı örgütlenecek zamanı bulamasın!
Ücretleri yükseltip alım gücünü artırmak için fazla mesainin dışında bir yol aramak lazım. İş saatleri düşürülürken ücretler yükseltilmelidir. Böylece işçiler hem zaman açısından hem de alım güçleri bakımından rahatlamış olurlar. Ancak bunun kendiliğinden, patronların lütfuyla olmayacağı da açıktır. İşçiler örgütlenmeden, bilinçlenmeden ve mücadele etmeden hak elde edemezler. O halde fazla mesaileri çözüm olarak görmek yerine bir araya gelerek örgütlenelim, ücretlerin yükseltilmesi ve iş saatlerinin düşürülmesi için mücadele edelim!
Dayanışma
Son Eklenenler
- Türkiye’de seçimler öncesinde çok sayıda emekli eylemi gerçekleşti. Emeklilerin yaşadığı sorunların sandığa yansıyarak yerel seçimleri etkilediği herkesin malumu… Sorunlarımız bitmedi ve seçim sonrasında da emekliler olarak taleplerimizi haykırmaya...
- Merhaba dostlar; bizler İstanbul’dan bir grup öğretmeniz. 1 Mayıs’a yaklaşırken duygularımızı siz işçi kardeşlerimizle paylaşmak istedik. Öncelikle her sene olduğu gibi bu sene de 1 Mayıs coşkusunu haftalar, aylar öncesinden hissetmeye başladık. O...
- Öz Gıda-İş Sendikasında örgütlü işçilerin 7 Marttan beri grevde olduğu Abalıoğlu Lezita fabrikasında 16 Nisanda jandarma işçileri ve sendikacıları darp etti ve ters kelepçeyle gözaltına aldı. Yaralanan 8 işçi hastaneye kaldırıldı. İzmir Kemalpaşa’da...
- 17 Nisan Sağlıkta Şiddete Karşı Mücadele Günü kapsamında Türkiye’nin pek çok kentinde sağlık emekçileri basın açıklamaları gerçekleştirdi. 12 yıl önce Gaziantep’te görev sırasında katledilen Dr. Ersin Arslan ve sağlıkta şiddet sonucu yaşamını...
- Bursa’da faaliyet gösteren Durak Tekstil’de 6 işçi Öz İplik-İş Sendikasına üye oldukları için işten atılmış ve fabrika önünde direnişe geçmişlerdi. 6 Şubattan itibaren direnişlerine kararlı bir şekilde devam eden Durak Tekstil işçileriyle dayanışma...
- Sermaye sınıfı ve iktidar bizi bir birey, bir insan olarak değil sadece ucuz işgücü kaynağı olarak görüyor. Çok çocuk doğurmamızı, gelecek işçi kuşaklarını yetiştirmemizi beklerken, kadın istihdamını teşvik ettiklerini söylerken, doğum ve emzirme...
- Adıyaman’ın Besni ilçesinde bulunan Mega Polietilen fabrikasında 2 aylık ücretleri gasp edilen işçiler 8 Nisanda iş bırakarak direnişe başladı. 15 Nisanda BİRTEK-SEN’in çağrısıyla fabrika önünde bir dayanışma eylemi yapıldı. 5 Nisandan bu yana...
- İşçi sınıfının 8 saatlik işgünü için mücadelesinden doğan 1 Mayıs’ın 138 yıllık bir tarihi var. Kuşaklar boyunca kadın ve erkek işçiler işgününü 8 saate indirmek için mücadele ettiler ama bu mücadele işgününün kısaltılması talebiyle sınırlı kalmadı...
- Hepimiz artan hayat pahalılığından şikâyet ediyoruz. Geçimimizi sağlamakta, ay sonunu getirmekte zorlanıyoruz. Çarşı-pazarda, marketlerde hep aynı sohbeti yapıyor, aynı dertten yakınıyoruz: Hayat çok pahalı! Çoğumuz için tatil yapmak, hafta sonu...
- İsrail’in Gazze’ye saldırıları altıncı ayını geride bırakırken altı aydır meydanları dolduran İngiltereli işçi ve emekçiler “acil ve kalıcı ateşkes” ve “İsrail’e silah satışının sonlandırılması” talepleriyle bir kez daha meydanlara çıktı. 13 Nisanda...
- Otuz yıl boyunca kesintisiz çalışmış, ücreti daha cebine girmeden SGK primleri ve vergileri kesilmiş, EYT’li emekli bir işçiyim. 2024 yılı Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından emekliler yılı ilan edildi ama emekliler sefalet içinde yaşamaya mahkûm...
- Ezilenlerin safında mücadele eden, şiirlerini ve oyunlarını işçi sınıfına adayan Bertolt Brecht, “Yarının Büyüklerine Şiirler” kitabında, beşiğinin başucunda oğluna seslenen bir ananın ninnisine yer verir. Geçmişten bugüne ninniler, çocukların...
- Sevgili işçi kardeşlerim, hepinize merhaba. Bu mektubumda sizlerle sözü eğip bükmeden konuşmak ve gerçekler üzerine hasbihal etmek istiyorum. Yani gerçekleri olduğu gibi konuşalım. Biliyorum ki kursağınıza giren her lokmayı alın teriniz, elinizin...