Buradasınız
Gebze’de Asgari Ücret ve Fazla Mesai Üzerine İşçilerle Buluştuk
Gebze’den bir kadın işçi
23 Şubat Pazar günü, Gebze’de açtığımız stantla İşçi Dayanışması bültenimizi işçilere ulaştırdık. Asgari ücretin gerçekte sefalet ücreti olması, işçilerin bir de fazla mesailerde tükenmesine neden oluyor. İktidar kavgasına tutuşan sermaye kesimlerinin ve onların temsilcisi olan partilerin bütün pislikleri ortaya saçılırken, bir yandan da yolsuzlukların ne boyutlara vardığı ortaya çıkıyor. Patronlar ve sözcüleri her ne kadar it dalaşına girişseler de, konu işçilerin kursağına giren iki lokma ekmek olunca bunu kısmakta hemfikir oluyorlar. “Peynirin, zeytinin fiyatı belli, asgari ücretle niye geçinilmesin?” diyorlar. UİD-DER’li işçiler olarak İşçi Dayanışması standımızda bu sorunu işçilerle konuştuk. Döküm, petrokimya, metal, inşaat, deri ve daha pek çok sektörden işçiler, kendileri sefalete mahkûm edilirken, sefahat içinde yüzenlere karşı öfkelerini dile getirdiler.
İşçilerin tanıdık gözlerle baktıkları ve sorunlarını paylaştıkları, çözüm yollarını tartıştıkları kırmızı önlük ve şapkalılar olarak, işçilerin sorunlarına sahip çıkıp işçilerle buluşmaya devam ediyoruz. Yaratılmak istenen kafa bulanıklığına karşı işçilere sorunların çözüm yolunu en berrak biçimiyle anlatmakta ısrar ediyoruz. Bir yandan “İşçi Dayanışması” bültenimizi işçi kardeşlerimize ulaştırırken, bir yandan da sefalet ücretine dönüştürülen asgari ücretten, işçilerin fazla mesailere mecbur bırakılmasından, it dalaşına giren haramilerin kavgasına neden ortak olmamamız gerektiğinden bahsediyoruz.
Gebze’de işçiler, asgari ücretle geçinilebileceğini savunan bakanların, aslında patronların bakanı olduğunu söyleyerek “madem asgari ücretle geçiniliyormuş, o zaman bir ay benim maaşımı alsın. Geçinsin de görelim” diyorlar. Bir yandan kira, faturalar, diğer yandan çocukların okul masrafı, mutfak masrafı derken yetişemediklerini, geçinebilmek için fazla mesailere kaldıklarını anlatıyorlar. Saatlerce çalışmaktan çocuklarının yüzüne hasret kaldıklarını, tek sosyal faaliyetlerinin pazar günleri çocuklarıyla sokaklarda yürümek olduğunu belirtiyorlar. Bir metal işçisi, “kendileri kutularla çalıyorlar, bize asgari ücreti reva görüyorlar. Bir de üstüne üç çocuk yapın diyorlar. Ama asgari ücretle üç çocuğun nasıl yetiştirileceğini söylemiyorlar” derken, çocuklarına gönlünden geçtiği gibi bakamadığını anlatıyor.
Bir petrokimya işçisi diyor ki, “yetiştiremiyorum, ne yapayım? Sözleşmeli işçiyim. Aldığım 800 lira. Hanımla çarşıda yürüyoruz kaç saattir. Evde olsak iki öğün yemek yenecek. Ne yapayım?” İşte patronlar, işçileri böyle çaresizliğe itiyor. Bir pazar günü evinde dinlenmek istesen bile, sokakta yürümek zorunda kalıyorsun. Öyle yapmak istediğin için değil, evde yiyecek ekmeğin olmadığı için! Birkaç saatte o kadar çok böyle örnek ile karşılaşıyoruz ki. Asgari ücretle terbiye edilmek istenen işçiler, öğünlerini bire düşürmek için yürümek zorunda kalırken, patronlar sefahat içinde yüzmeye devam ediyorlar. Bu eşitsizliğe karşı mücadele eden işçiler olarak, “Ücretler Yükseltilsin, İş Saatleri Kısaltılsın” talebimizin ne kadar yerinde olduğu bir kez daha ortaya çıkıyor. İşçilerin sorunlarına yılmadan sahip çıkan derneğimiz, bu köhnemiş düzende işçilere yol göstermeye devam ediyor.
Tahterevalli
Suriyeli Mülteci Bir Aileyle Röportaj
Son Eklenenler
- Öz Gıda-İş Sendikasında örgütlü işçilerin 7 Marttan beri grevde olduğu Abalıoğlu Lezita fabrikasında 16 Nisanda jandarma işçileri ve sendikacıları darp etti ve ters kelepçeyle gözaltına aldı. Yaralanan 8 işçi hastaneye kaldırıldı. İzmir Kemalpaşa’da...
- 17 Nisan Sağlıkta Şiddete Karşı Mücadele Günü kapsamında Türkiye’nin pek çok kentinde sağlık emekçileri basın açıklamaları gerçekleştirdi. 12 yıl önce Gaziantep’te görev sırasında katledilen Dr. Ersin Arslan ve sağlıkta şiddet sonucu yaşamını...
- Bursa’da faaliyet gösteren Durak Tekstil’de 6 işçi Öz İplik-İş Sendikasına üye oldukları için işten atılmış ve fabrika önünde direnişe geçmişlerdi. 6 Şubattan itibaren direnişlerine kararlı bir şekilde devam eden Durak Tekstil işçileriyle dayanışma...
- Sermaye sınıfı ve iktidar bizi bir birey, bir insan olarak değil sadece ucuz işgücü kaynağı olarak görüyor. Çok çocuk doğurmamızı, gelecek işçi kuşaklarını yetiştirmemizi beklerken, kadın istihdamını teşvik ettiklerini söylerken, doğum ve emzirme...
- Adıyaman’ın Besni ilçesinde bulunan Mega Polietilen fabrikasında 2 aylık ücretleri gasp edilen işçiler 8 Nisanda iş bırakarak direnişe başladı. 15 Nisanda BİRTEK-SEN’in çağrısıyla fabrika önünde bir dayanışma eylemi yapıldı. 5 Nisandan bu yana...
- İşçi sınıfının 8 saatlik işgünü için mücadelesinden doğan 1 Mayıs’ın 138 yıllık bir tarihi var. Kuşaklar boyunca kadın ve erkek işçiler işgününü 8 saate indirmek için mücadele ettiler ama bu mücadele işgününün kısaltılması talebiyle sınırlı kalmadı...
- Hepimiz artan hayat pahalılığından şikâyet ediyoruz. Geçimimizi sağlamakta, ay sonunu getirmekte zorlanıyoruz. Çarşı-pazarda, marketlerde hep aynı sohbeti yapıyor, aynı dertten yakınıyoruz: Hayat çok pahalı! Çoğumuz için tatil yapmak, hafta sonu...
- İsrail’in Gazze’ye saldırıları altıncı ayını geride bırakırken altı aydır meydanları dolduran İngiltereli işçi ve emekçiler “acil ve kalıcı ateşkes” ve “İsrail’e silah satışının sonlandırılması” talepleriyle bir kez daha meydanlara çıktı. 13 Nisanda...
- Otuz yıl boyunca kesintisiz çalışmış, ücreti daha cebine girmeden SGK primleri ve vergileri kesilmiş, EYT’li emekli bir işçiyim. 2024 yılı Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından emekliler yılı ilan edildi ama emekliler sefalet içinde yaşamaya mahkûm...
- Ezilenlerin safında mücadele eden, şiirlerini ve oyunlarını işçi sınıfına adayan Bertolt Brecht, “Yarının Büyüklerine Şiirler” kitabında, beşiğinin başucunda oğluna seslenen bir ananın ninnisine yer verir. Geçmişten bugüne ninniler, çocukların...
- Sevgili işçi kardeşlerim, hepinize merhaba. Bu mektubumda sizlerle sözü eğip bükmeden konuşmak ve gerçekler üzerine hasbihal etmek istiyorum. Yani gerçekleri olduğu gibi konuşalım. Biliyorum ki kursağınıza giren her lokmayı alın teriniz, elinizin...
- Adnan Yücel, Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek şiirinde “saraylar, saltanatlar çöker, kan susar bir gün, zulüm biter” der. Yeryüzünde “aşkın” yani özgürlüğün, barışın, mutluluğun hâkim olacağı günler için ve o günlere kadar mücadelenin devam edeceğini...
- Bugün dünyanın pek çok yerinde savaş naraları yankılanıyor. Filistin, Ukrayna, Suriye, Lübnan, Yemen ve daha birçok ülkede emperyalist savaşların getirdiği yıkımlara, acılara, ölümlere tanık oluyoruz. Şimdilik televizyon ekranlarında, gazetelerde...