“Almış dizginleri eline
Bir avuç vurguncu müteahhit toprak ağası
Onların kemik yalayan dostları
Onların sazı cazı villası doktoru dişçisi
...
Kamuda çalışan taşeron işçilerin asıl iş-yardımcı iş ayrımı yapılarak kadroya geçirileceği haberleri üzerine DİSK’e bağlı Genel-İş Sendikası “Kamuda Çalışan Tüm Taşeron İşçilere Kadro” talebiyle bir imza kampanyası başlattı. İmza kampanyasını 9 Aralık Çarşamba günü Ankara’daki Genel-İş Genel Merkezinde basın açıklamasıyla duyuran Genel-İş Genel Başkanı Remzi Çalışkan, taşeronluk sisteminin sendikal örgütlenme ve iş güvencesinden yoksun biçimde çalıştırmanın bir aracı olduğuna ve kesinlikle kaldırılması gerektiğine vurgu yaptı.
Açıklamada şu sözlere yer verildi: “Türkiye’de taşeron uygulaması 2002 yılından bu yana hızla yaygınlaştırılmıştır. Sadece kamuda çalışan taşeron işçi sayısı en az 750 bin ila 1 milyon arasındadır. Mahkemeler, İş Yasasına aykırı taşeron uygulamalarına dur demiş, işçilerin başından beri çalıştıkları kurumun işçisi sayılmalarına karar vermiştir. Hükümet, bu mahkeme kararlarının mali yükü nedeniyle sıkışmış, üst üste gelen seçim dönemleri ve muhalefetin taşeron işçiler ile ilgili vaatleri nedeniyle bazı adımlar atmaya zorlanmıştır. Ancak bunlar pansuman tedbirlerdir ve soruna kalıcı bir çözüm getiremeyeceği açıktır. Nitekim kamuda ihale kapsamında çalışan işçilerin toplu sözleşme yapmalarına ilişkin düzenlemenin işlemediğini, bu mevzuat değişikliğinin işe yaramadığını, bu kapsamdaki işçilerin bir türlü toplu sözleşmeye kavuşamadıklarını yaşıyor ve görüyoruz.”
“Hükümet, 10 Eylül 2014 tarihinde bir Torba Yasa çıkarmış, asıl işlerde personel alımına dayalı hizmet alımı ihalesi yapılamayacağına; asıl iş-yardımcı iş ayrımının devlet kademesindeki bazı kurumlar ve sosyal taraflardan görüş alınmak suretiyle Bakanlar Kurulunca yapılacağına dair bir düzenleme getirmiştir. Son günlerde ortaya çıkan haberlerin kaynağı da bu düzenleme gereği yapılan çalışmaların sonuçlanma aşamasına gelmesidir. Söz konusu düzenlemeye bağlı olarak yapılan ve yapılacak çalışmalar, taşeron işçilerin sorununu çözmeyecek, çözemeyecektir. İktidarın son seçim öncesi ‘taşeron işçilere kadro’ vaadi bu düzenlemeyle gerçekleştirilemez. Zira bu düzenleme bazı kamu kurumları ile kamuda çalışan bazı işçileri daha başlangıçta saf dışı bırakmaktadır. Örneğin bu Torba Yasa ile asıl işlerde personel çalıştırılması ihalesi yapılamayacağı şeklinde getirilen yasaktan belediyeler muaf tutulmuştur. Yani yeni bir düzenleme yapılmazsa belediyelerce yapılan bütün işlerde taşeron işçi çalıştırılması dün olduğu gibi bundan sonra da devam edecektir. Bu durum birer kamu kurumu olan belediyeler ve bu belediyelerin yaptığı hizmetleri yerine getiren taşeron işçilere haksızlık ve Anayasanın eşitlik ilkesine aykırılık oluşturmaktadır. Yine bütün hastaneler, üniversiteler ve diğer kamu kurumlarında temizlik hizmeti adı altında kendilerine her türlü iş gördürülen taşeron işçiler de ‘yardımcı işte çalıştırıldıkları’ gerekçesiyle saf dışı bırakılmak istenmektedir. Bu işçiler bakımından da büyük bir haksızlık söz konusudur.”
Açıklamanın sonunda ayrım yapılmaksızın bütün taşeron işçilerin kadroya alınması gerektiğinin altı çizilirken, 9-16 Aralık tarihleri arasında “taşeronda çalışan işçilere kadro” adı altında imza kampanyası ve 18 Aralıkta tüm şubelerde eş zamanlı basın açıklamaları ve eylemler olacağı belirtildi.
“Almış dizginleri eline
Bir avuç vurguncu müteahhit toprak ağası
Onların kemik yalayan dostları
Onların sazı cazı villası doktoru dişçisi
...Bir seçim sürecinde daha burjuva siyasetçiler, yani patronların siyasi temsilcileri sahnedeler. Milyon dolarlık reklam kampanyaları eşliğinde, işçileri yalanlarına inandırmak için kapı kapı geziyorlar. İşçilere, emeklilere...