Buradasınız
Genel Maden-İş Başkanı Eyüp Alabaş ile Röportaj
Geçmişten gelen sorunların yanı sıra, bir de işçilerin var olan haklarını neredeyse yok eden özelleştirme ve taşeronluk sistemi var. Özelleştirme ve taşeronlaştırma ile beraber madenlerde çalışma koşulları ne hale geldi, anlatır mısınız?
Emekçilerin taşeron sisteminden ne kadar rahatsız olduğunu Zonguldak Madenci Anıtı alanında emekçiler göstermiş oldu. Taşeronluk öncelikle örgütlenmenin önünde en büyük engel olmak için düzenlenen bir sistem. Başta örgütlenme olmak üzere, iş güvenliği önlemlerinin yeterince alınmaması, sigorta primlerinin ve maaşların düzenli ödenmemesi, işçi sağlığı hiçe sayılarak iş baskısı yapılması sonuçlarını doğuruyor. Sadece madenlerde değil taşeron uygulamasının olduğu tüm sektörlerde aynı problemler var. Madenlerde insanların hayatı birbirine bağlı olduğu için maden sektörünü daha fazla etkileyebiliyor. En son Kozlu’da yaşamış olduğumuz degaj olayında 8 arkadaşımızı kaybettik. 3 yıldır mahkeme yoluyla süren yetki sürecimiz tamamlanmamış olmasına rağmen, onlar bizim üyemizdi. 8 arkadaşımızı kaybettik ama bugün 180, 280 ya da 580 kişiyi konuşuyor olabilirdik. O yönüyle Kozlu’daki facia dikkatle irdelenmesi gereken bir olay. Oraya bir vardiyada (gündüz vardiyası) 800 kişi içeriye giriyor. Bu yönüyle pek ele alınmadı ama çok daha fazla insan ölebilirdi orada. Taşeron sistemi birçok ailenin, birçok insanın canına kasteden bir sisteme dönüştü. “Taşeron işçileri kıdem tazminatlarını alamıyor, bu nedenle taşeron uygulamasını yeniden gözden geçireceğiz” diyerek süslü paketler sunmaya hazırlanıyorlar, ama biz bunu asla inanmıyoruz. Taşeron bir bataklıktır ve bu bataklığın ıslah edilmesi mümkün değildir. Bu bataklığın kökünden kurutulması gerekir.
Yıllardır yüzlerce madenciye mezar olan Zonguldak’ta, son olarak yitirdiğimiz 8 kardeşimizin ardından, taşerona son verilmesi için Emeğe Saygı mitinginde bir araya geldik. Sizin de başınız sağ olsun. Biz, bu acı ölümlerin madencilerin kaderi olmadığını biliyoruz. Bunun kader olmadığını bilen binlerce emekçi bugün ölümlerin durması, işçilerin can güvenliğinin sağlanması için haykırıyorlar. Siz kazaların nedenlerine dair neler söyleyeceksiniz?
Türkiye iş kazalarında Avrupa’da birinci, dünyada üçüncü sırada. Yapılan istatistiklere göre, bu kazaların %90’ı önlenebilir nitelikte. Bu, Çalışma Bakanı’nın bizzat kendisinin söylediği bir ifade. Son kazayla ilgili olarak eksikliklerin neler olabileceğini biz biliyoruz. Kazanın olduğu gün bunu ben Çalışma Bakanı’na bizzat iletmiştim. Dikkatle incelenmesi gerektiğini de söylemiştik. Dolayısıyla teknik raporlar incelenmeden bunu kamuoyuna açıklamak doğru değil. Zonguldak’ta herkes madenci. Ben de uzun yıllar madende çalıştım. Yapılanları, konuşulanları az çok incelediğimizde bunun kesinlikle bir iş cinayeti olduğuna, gerekli tedbirler alınmış olsaydı bu kazanın önlenebileceğine inanıyoruz. Aldığımız ilk bilgiler de bunu gösteriyor. Madenciliği bildiğimiz, oradaki eksikliklerin neler olabileceğini görüp değerlendirebildiğimiz için biz buna iş cinayeti dedik. Biz Genel Maden-İş olarak 2004 yılında taşeron sistemiyle ilgili yaptığımız açıklamada; taşeron şirketlerin, maliyeti arttıracağı gerekçesiyle önemli bir takım eksiklikleri gidermeyebileceğini, havzada literatüre bile girmemiş kazalara sebebiyet verebileceğini öngörmüştük. Taşeron artık tüm işçilerin canına kast eder hale geldi. 2012 yılında akılda kalan iş cinayetlerinin tamamının taşeronlarda meydana geldiğini görüyoruz. Bu yüzden taşeron bataklığının kurutulması gerektiğini söylüyoruz.
Madenlerde ölümlerin son bulması sizce nasıl mümkün olacak? İşçi ölümlerinin son bulması için Genel Maden-İş bu eylemin ardından neler yapacak?
Taşeron, sadece Zonguldak’ın ve madencilerin meselesi değil. Bu artık Türkiye’nin, emek hareketinin meselesi. Öğretmenlerin bile taşeron sisteminde çalıştığı bir düzene dönüştü. Bu; emek cephesi oluşturarak herkesin birlikte durdurabileceği, herkesin birlikte hareket ederek ortadan kaldırabileceği bir mesele. Bu, artık Genel Maden-İş’in ve Türk-İş’in problemi değil sadece. Bu mesele artık Türkiye’nin problemi haline geldi. Buradaki miting sonuç değil bir başlangıç olmalı. Bundan sonra taşeron belasına karşı ortak hareket etmeli ve ortak kazanımlar elde etmeliyiz. Bunun başka türlü yolu olmaz. Maden işçisi her zaman eyleme hazırdır. Maden işçisi hiçbir zaman yüreğinin kıpırtısını sağlayan o eylemci ruhunu kaybetmedi. Siz yeter ki doğru kararlar verin, doğru önderlik yapın. Onlar her zaman emek hareketine yapılan saldırılara karşı duruşunu sergileyecektir.
Teşekkür ederiz.
Yolcu
Teknopark İşçilerinin Ücretleri Ödendi
- Bursa’dan Bir Özel Okul Öğretmeniyle Söyleşi
- Malatyalı Kadın Tekstil İşçisi İle Deprem ve Kadın İşçiler Üzerine Söyleşi
- Nilgün Soydan ile Kemal Türkler Söyleşisi
- Genel-İş İzmir 8 No’lu Şube Başkanı Gümüştekin ile Söyleşi
- İş Güvenliğimiz İçin 1 Mayıs’ta Sınıfımızın Saflarındayız
- Avukatlar Anlatıyor: Yasalar Yetmez, İşçi Sınıfını Örgütlülük Kurtarır
- Bir Afgan Göçmen İşçiyle Söyleşi: “Ölmek ya da Özgürce Yaşamak”
- Ekmekçioğulları İşçileri ve Anadolu Şube Başkanı Deniz Ilgan’la Direniş Üzerine
- Söz Hakları İçin Direnen Ekmekçioğulları İşçilerinde
- Trelleborg İşçileriyle Grev Üzerine Söyleşi
- Cargill İşçileriyle Sohbet
Son Eklenenler
- Ramazan bayramı boyunca, insanlar birbirlerine temenni mesajları attı. Sevdiklerine onların mutluluklarını içeren dilekler ilettiler. Sevdikleri kişilerin kötü günler görmemesini, her türlü beladan ve kazadan uzak olmasını, açlık ve yoksulluk...
- Merhaba arkadaşlar, işçi sınıfının uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günü 1 Mayıs yaklaşıyor. Bu sömürü düzeni kapitalizm dünya işçi sınıfının hayatını alt üst edip zindana çeviriyor. Dolayısıyla her 1 Mayıs’ın biz emekçiler için ayrı bir...
- Siyasi iktidarın ve sermaye sınıfının saldırıları arttıkça işçi ve emekçilerin çalışma ve yaşam koşulları kötüleşiyor, iş cinayetleri sürüyor. Bu koşullarda düşük ücretlere, sendikal baskılara, ağırlaşan çalışma koşullarına karşı pek çok sektörde...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşırken UİD-DER temsilciliklerinde “Sermayenin ve İktidarın Saldırılarına Karşı 1 Mayıs Ruhuyla Mücadeleye!” başlıklı etkinlikler gerçekleştirildi. 20-21 Nisanda...
- Son yıllarda mülteci, göçmen, sığınmacı ve yabancı sözlerini çok duyduk, duymaya da devam edeceğiz. Nedeni dünya üzerindeki 8 milyar insanın neredeyse 300 milyonunun, doğup büyüdükleri, yaşadıkları topraklardan kaçmak zorunda kalmalarıdır. Ve...
- Yunanistan’da en büyük işçi sendikası olan Yunanistan İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun (GSEE) çağrısıyla artan hayat pahalılığını protesto etmek amacıyla bir günlük genel grev gerçekleştirildi. 16 Nisan’da yüzbinlerce işçi ve emekçi başta Atina...
- Ben Mersin’den, sendikasız bir fabrikada çalışan metal işçisiyim. Yaşamımı devam ettirebilmek için ben de sizler gibi çalışmak zorundayım. Çalıştığım fabrikada birçok sorunla karşı karşıyayız. Bu sorunlar Türkiye’de işçilerin genelinin yaşadığı...
- Türkiye’nin her yerinde pıtrak gibi çoğalan özel okullar, bir süredir ülke gündemine pek çok sorunla birlikte yerleşmiş durumda. 22 yıldır sanayi şehri Bursa’da çalışan bir özel okul öğretmeniyle sektördeki sorunlar üzerine gerçekleştirdiğimiz...
- 7 Martta greve çıkan Lezita işçileri, 17 Martta yürüyüş ve basın açıklaması gerçekleştirdi. Grevlerini sürdüren Lezita işçileri patronun grev kırıcılığına karşı da mücadele ediyor. 18 Martta Ankara’ya yürüyüş başlatan Agrobay işçileri, 21 Martta...
- İktidarın desteğini arkasına alan patronlar işçilerin haklarına pervasızca saldırıyor, işçiler mücadele ediyor. Adıyaman Besni’de Mega Polietilen fabrikasında ücret gaspına karşı başlayan direniş sonuç verdi, işçilerin 2 aylık ücretleri yatırıldı....
- Birleşik Metal-İş Sendikası Gebze 1 No’lu Şubenin örgütlü olduğu Mersen’de işçiler, sendika ve toplu sözleşme hakları için 19 Nisanda greve çıktı. Sendikadan yapılan açıklamada şu sözlere yer verildi: “Fransa sermayeli Mersen’in merkez yöneticileri...
- İşçi Dayanışması’yla tanışmış işçi kardeşlerimiz, gazetemizin kendilerinde yarattığı değişimi çok iyi bilir. UİD-DER ile yolları kesişen her işçi kardeşimizin zihni açılır, doğru bir ifadeyle dünyaya ve her şeye sanki üç boyutlu bir gözlükle bakar...
- Bu dünyaya sadece çalışmak için gelmiş gibiyiz. İşyerinde arkadaşlarımın ağzından sürekli şu sözler dökülüyor: “Ya biz bu dünyaya çalışmak için mi geldik? Evde iş, fabrikada iş… Sürekli bir döngünün içinde dönüp duruyoruz. Neden bu kadar çok...