Buradasınız
Grev Nedir, İşçiler Greve Nasıl Hazırlanmalıdır?
Patronların sendikası olan MESS ile Birleşik Metal-İş arasında süren toplu sözleşme görüşmeleri tıkandı ve 21 yıl aradan sonra metal işkolunda grevler yeniden gündeme geldi. Grev nedir ve işçiler greve nasıl hazırlanmalıdır tartışmaları, özellikle 1980 öncesinde Maden-İş’in MESS’e karşı yürüttüğü grevleri gündeme getirdi. Bilmeliyiz ki tarih, geride kalan anılar yığını değildir. Tarih, işçi sınıfının mücadele deneyimleriyle doludur. Bugünkü mücadelelerde yol almak ve grev-direnişleri başarıya ulaştırmak için mutlaka sınıfımızın deneyimlerine dönüp bakmalıyız. Dersler çıkartmalı ve bu derslerden yararlanarak patronların karşısına güçlü ve bilinçli bir şekilde dikilmeliyiz.
Grev işçilerin üretimden gelen güçlerini kullanmalarıdır. İşçiler çalışmadan ve üretmeden patronlar bir hiçtir. Patronlar, işçiler çarkları döndürdüğü ve ürettiği sürece sermayelerini büyütürler. Bu gerçeği çok iyi bilen patronlar, işçilerin örgütlülüğünün önüne geçmeye çalışırlar. Ama ne yaparlarsa yapsınlar, işçilerin mücadelesinin gelişmesine mani olamazlar. Özellikle üretimden gelen güçlerinin farkına varan ve örgütlü davranan işçiler, patronların karşısına gururla dikilirler. Grev günü geldiğinde işçiler şalterleri indirir ve üretimi durdururlar. Grevler bütün toplumu etkileme gücüne sahiptir. Örneğin metal işçilerinin greve çıkarak otomobil, buzdolabı, televizyon, çamaşır makinesi üretmemesi kısa zamanda etkisini diğer sektörlerde de gösterir. Unutmayalım ki, kapitalizmde neredeyse her sektör birbirine bağlıdır ve özellikle de metal sektörü ana sektörlerin başında gelmektedir. Patronlar grevi kararlılıkla yürüten işçilerin taleplerine boyun eğmek zorunda kalırlar. Grev silahını kuşanan işçiler kendi güçlerinin farkına varır, bir sınıf halinde mücadele etmenin heyecan ve mutluluğunu yaşarlar. Bu nedenle grev, aynı zamanda, işçilerin birlik, dayanışma ve mücadele okuludur.
Grevin gücünü çok iyi bilen patronlar ve onların hükümetleri grevleri bastırmak, yasaklamak ve grevci işçileri yalnızlaştırmak için ellerinden gelen her şeyi yaparlar. Nitekim 12 Eylül 1980 askeri faşist darbesinin bir ürünü olan yürürlükteki grev yasaları, işçilerin haklarını kısıtlıyor ve patronların ellerini güçlendiriyor. Örneğin greve çıkmak için tam 60 gün önceden patronlara haber verilmesi şartı koşuluyor. Daha önemlisi, bu yasalar, grev nöbetini dört kişiyle sınırlayarak işçilerin güçlü bir şekilde işyeri önünde mücadele yürütmesinin önüne dikiliyor. Keza hükümetler patronların şikâyetlerini dikkate alarak grevi erteleyebiliyor veya yasaklayabiliyorlar. Tüm bu engellemeler işçilerin grev silahını kuşanarak birbirlerini desteklemesini, grevin etkisinin büyütülmesini engellemek için yapılmaktadır.
Bu meselenin bir yönüdür. Meselenin diğer bir yönü ise işçilerin greve nasıl hazırlanması gerektiğidir. Unutmayalım ki, grev bir blöf değil, işçilerin patronlara karşı kullandığı bir mücadele silahıdır. Grevi kazanmak için, mutlaka çok iyi bir ön hazırlık yapmak gerekiyor. İşçiler, grevin sorumluluğunu almadan, bu yönde bir bilinç ve örgütlülük yaratılmadan, aileler grevin bir parçası haline getirilmeden, dayanışma grevleri örgütlenmeden mücadelenin kolayından kazanımla sonuçlanması pek olası değildir.
Örneğin, 1980 öncesinde MESS’in dayatmalarına karşı duran Maden-İş, toplu sözleşme komiteleri kurmuş ve işçileri sürecin aktif bir parçası haline getirmişti. İşyerlerinde bölümlere/ünitelere kadar alt-komiteler biçiminde örgütlenen Maden-İş, hem toplu sözleşme taleplerini işçilerle birlikte hazırlamış hem de grev kararını binlerce işçinin katılımıyla almıştı. Maden-İş’in örgütlediği bu grevlerin en önemli özelliklerinden biri de, mahalle mahalle dolaşılarak ailelerin örgütlenmesi ve grev sürecinin bir parçası haline getirilmesiydi. İşyeri önleri ve grev çadırları işçilerin boş zaman öldürdükleri yerler değil, eğitimlerin yapıldığı, sınıf mücadelesinin sorunlarının tartışıldığı yerlerdi. Böylece bu grevler tam anlamıyla işçilerin birer mücadele okuluna dönüştürülmüştü. Nitekim böylesi bir mücadele verdikleri için, metal işçileri MESS’in dayatmalarını parçalayabilmişlerdi.
Maden-İş’in MESS’e karşı yürüttüğü mücadelelerin üzerinden uzun sayılabilecek bir zaman geçti. 12 Eylül darbesiyle örgütlülüğü dağıtılan işçi sınıfı, eskisi gibi grev silahını kuşanarak patronların karşısına dikilemiyor. Sendikaların başına çöreklenen sendika bürokratları, sıfır zamlı sözleşmelere, düşük asgari ücrete, uzun çalışma saatlerine, iş cinayetlerine, emeklilik hakkının yok edilmesine, sağlık ve eğitim hakkının paralı ve pahalı hale getirilmesine karşı işçi sınıfının grevlerle yanıt vermesinin önüne geçiyor. Bu durumu tersine çevirebilmenin yolu, işyerlerinde taban örgütlülüğünün güçlendirilmesinden ve sendikaların sınıf mücadeleci bir çizgiye çekilmesinden geçmektedir.
1 Mayıs Marşı
Kol Kola, Omuz Omuza 1 Mayıs’a!
- “İş Barışı” mı Hak Arayışı mı?
- Dünden Bugüne Barış ve Adalet Özlemimiz İçin
- Yoksulluk Azaldı mı?
- Sermayenin Saldırılarına Karşı Birliğimizi Örgütleyelim!
- İşçi Dayanışması 191. Sayı Çıktı!
- Bir Ana ile Tanışmak…
- Sağlığımızı Mucizelerle Değil Birliğimizle Koruyabiliriz
- Koca Yusuf’tan Köroğlu’na, Onlardan Bize Kalan
- MESS Sözleşmesinden Çıkardığımız Bir Ders Var
- Patron Haklı mı?
- Unutma, Örgütlen, Hesap Sor!
- Bölünenler mi Birleşenler mi Kazanır?
- Örgütlülük İşçi Sınıfının Gücü, Toplumun Umududur!
- İşçi Dayanışması 190. Sayı Çıktı!
- Asıl Düşman Olan Kim?
- “Dejavu” Sarmalını Kırmak İçin
- Derby’den Özak’a Sendikalı Olma, Sendika Seçme Hakkı
- Boyun Eğmek mi Birlikte Karşı Durmak mı?
- Barış İstemenin Suç Olduğu Yerde İnsanca Yaşam Olur mu?
- Saldırılara Karşı Durmanın Yolu Birlik ve Dayanışmadır
Son Eklenenler
- Siyasi iktidar ve sermaye sınıfı yasa kural tanımadan işçilerin haklarını gasp ediyor. Bu saldırılara işçilerin cevabı ise mücadele etmek, boyun eğmemek oluyor. 7 Martta greve çıkan Lezita işçileri, 17 Martta Manisa Turgutlu’da yürüyüş ve basın...
- İşçilerin mücadele örgütü UİD-DER’in, “Geçmişten Geleceğe Yaşasın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü” şiarıyla düzenlediği etkinlikler dizisi İstanbul Avrupa Yakası ve Mersin’deki etkinliklerle son buldu.
- Kocaeli İSİG Meclisi ve Eğitim-Sen 1 No’lu Şube, MESEM aracılığıyla öğrencilerin sermaye için çocuk işçi yapılmasına karşı 16 Martta basın açıklaması düzenledi.
- Patronlar iş barışını “patronla işçi arasında uyum, saygı ve güven ortamı” olarak tanımlıyorlar. Peki, patronun işçiyi sömürmesi üzerine kurulu bir sistemde saygıdan, barıştan söz edebilir miyiz? İş barışı söylemini dillerinden düşürmeyen patronlar...
- Malum, Şubat ayını geride bırakıp baharın gelişini müjdeleyen Mart ayına girdik. Fakat içimiz bahar sevinciyle dolmak bir yana daha da kararıyor. Ama bunun tek nedeni hava değil. Atalarımız “Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır” demişler....
- Ücretlerimizin yükseltilmesini talep ettiğimiz her dönemde, biz işçilere “açgözlü”, “nankör” yaftası yapıştırılır. İktidar sahiplerinden tutun da, daha fazla kâr etmek için hayatlarımızı cehenneme çeviren patronlara kadar sermaye sınıfının zihniyeti...
- İşçilerin pek çok sektörde hak gasplarına karşı verdikleri mücadeleler sürüyor. Antep’te bulunan Sayın Tekstil fabrikasında 200’ü aşkın işçinin ek zam talebiyle 9 Martta başlattığı iş bırakma eylemi devam ediyor. 14 Martta sendikaları BİRTEK-SEN’le...
- Toplumun ezenler ve ezilenler olarak ikiye bölündüğü bir sistemde gerçek adalet ve barış olamaz. Ama gerçek adaleti ve barışı isteyenler olur ve onlar ezilen sınıflardır, kadın erkek işçiler ve emekçilerdir. Dünden bugüne Fransa’dan Türkiye’ye...
- Hepimizin bildiği üzere kısa bir süre önce 2023-2025 MESS Grup Toplu İş Sözleşmesi grev aşamasında son buldu. Birden çok fabrikada MESS’e bağlı olsun veya olmasın hareketli süreçler yaşandı. Çünkü alınacak ücret başka fabrikadaki işçilerin alacağı...
- Pek çok işçi kardeşimiz grev ve direnişlerde “biz ekmeğimizin peşindeyiz” derler. Bununla ekmeklerini korumak dışında bir amaçları olmadığını anlatmaya çalışırlar. Fakat kısa zamanda ekmeklerini koruyabilmek için sendikaya üye olma, grev, gösteri,...
- TÜİK’e göre Türkiye’de göreli yoksullaşma da azalıyormuş! Ülkedeki ortalama gelirin yüzde 50’si yoksulluk sınırı olarak kabul edildiğinde 2013 yılında göreli yoksulluk oranı yüzde 15 iken 2023 yılında yüzde 13,9’a düşmüş. Pek çok uzman Cumhuriyet...
- Erzincan İliç’te bulunan siyanürlü altın madeninde meydana gelen faciada 9 madenci kardeşimiz hâlâ göçük altında. Siyanürlü liç yığınının çökmesinin ardından siyanürün yanı sıra çeşitli ağır metaller de suya ve toprağa karıştı. Madenin sahibi yerli-...
- Çalıştığım işyerinde Tuncay isimli bir arkadaşımız var. Tuncay eşinden ayrılmış, çok şeker bir oğlu var, hayatta belki de tek tutunacağı dal o kalmış. Gözlerinde “şişe dibi” diye tabir edilen bir gözlük, ayağının biri topal, iki kulağında da işitme...