Buradasınız
İlk 1 Mayıs’ım UİD-DER’le
Gebze’den bir kadın işçi
Merhaba. Ben Gebze’de araba parçaları üreten bir fabrikada çalışan bir kadın işçiyim. Henüz 20 yaşındayım. İlk işe başladığımda 15 yaşındaydım. Yaşıtlarım bisiklete binip, top oynarken ben çalışmak zorunda olduğum için işe gidiyordum. Çocuk işçi çalıştıran, asgari ücretin altında ücret ödeyen birçok fabrikada çalıştım. Üstelik, milli bayramlarda ve diğer resmi tatillerde çalıştırdığı halde fazla mesai ücreti vermeyen fabrikada bile çalıştım. Malûmunuz işçiler evlerine biraz daha fazla ekmek götürebilme uğruna küçücük paralara amansızca fazla mesai yapmak zorundalar.
Önceden ne 1 Mayıs’tan ne de işçilerin hakları için mücadele vermeleri gerektiğinden haberim vardı. Sonuçta küçücük bir işçiydim. Ama son zamanlarda bilinçlenmeye başladım. Öncelikle fabrikamıza sendika getirerek örgütlü olmanın önemini ve birlikte olmanın gücünü, daha sonra da haklarımızı öğrendik. Daha sonra bir arkadaşımın davetiyle UİD-DER ile tanıştım. Bu sene 1 Mayıs’a Taksim’e UİD-DER ile birlikte gittim. UİD-DER kortejindeki disiplin ve alana girerkenki beraberlik, aynı zamanda yine alandan ayrılırken toplu ve disiplinli bir şekilde söylenen marşlar ve atılan sloganlar eşliğinde bütünlük bozulmadan alandan ayrılış, örnek bir işçi kortejinin nasıl olması gerektiğini bana gösterdi.
Taksim’e gidene kadar içimde hep bir korku vardı. Herhangi bir olay çıkacak mı acaba? Çevremden hep böyle duymuştum çünkü. Ama ne olay ne de rahatsız edici başka bir şey. Birlik ve dayanışmadan başka bir şey yoktu. Arabalarıyla geçenlerin korna çalarak, evlerindeki insanların balkondan alkış tutarak bize destek vermesi çok hoşuma gitmişti. Bugüne kadar gördüğüm en fazla kalabalığı görüyordum. Gözümün alabildiği kadar insan, hakları için, talepleri için bir araya gelmişti.
Bugünün şartlarında aldığımız ücret açlık sınırının altında. Patron çocuklarının beğenmedikleri eskilerini bizler yeni diye giyiyoruz. Şu adalete bakar mısınız? Ama bir gün tüm bu mücadelelerle örgütlü gücümüzü gösterip “biz işçiler olmadan siz patronlar bir hiçsiniz” diyerek sonuna kadar gideceğiz. Patronlar vermem diyecek. Biz ısrarla alacağız.
Sonuç olarak ben herkesin bu mücadeleye katılıp hakkını savunması gerektiğini düşünüyorum. En azından ben öyle yapacağım.
Yaşasın 1 Mayıs!
Yaşasın örgütlü mücadelemiz!
Dayanışma
Son Eklenenler
- 17 Nisan Sağlıkta Şiddete Karşı Mücadele Günü kapsamında Türkiye’nin pek çok kentinde sağlık emekçileri basın açıklamaları gerçekleştirdi. 12 yıl önce Gaziantep’te görev sırasında katledilen Dr. Ersin Arslan ve sağlıkta şiddet sonucu yaşamını...
- Bursa’da faaliyet gösteren Durak Tekstil’de 6 işçi Öz İplik-İş Sendikasına üye oldukları için işten atılmış ve fabrika önünde direnişe geçmişlerdi. 6 Şubattan itibaren direnişlerine kararlı bir şekilde devam eden Durak Tekstil işçileriyle dayanışma...
- Sermaye sınıfı ve iktidar bizi bir birey, bir insan olarak değil sadece ucuz işgücü kaynağı olarak görüyor. Çok çocuk doğurmamızı, gelecek işçi kuşaklarını yetiştirmemizi beklerken, kadın istihdamını teşvik ettiklerini söylerken, doğum ve emzirme...
- Adıyaman’ın Besni ilçesinde bulunan Mega Polietilen fabrikasında 2 aylık ücretleri gasp edilen işçiler 8 Nisanda iş bırakarak direnişe başladı. 15 Nisanda BİRTEK-SEN’in çağrısıyla fabrika önünde bir dayanışma eylemi yapıldı. 5 Nisandan bu yana...
- İşçi sınıfının 8 saatlik işgünü için mücadelesinden doğan 1 Mayıs’ın 138 yıllık bir tarihi var. Kuşaklar boyunca kadın ve erkek işçiler işgününü 8 saate indirmek için mücadele ettiler ama bu mücadele işgününün kısaltılması talebiyle sınırlı kalmadı...
- Hepimiz artan hayat pahalılığından şikâyet ediyoruz. Geçimimizi sağlamakta, ay sonunu getirmekte zorlanıyoruz. Çarşı-pazarda, marketlerde hep aynı sohbeti yapıyor, aynı dertten yakınıyoruz: Hayat çok pahalı! Çoğumuz için tatil yapmak, hafta sonu...
- İsrail’in Gazze’ye saldırıları altıncı ayını geride bırakırken altı aydır meydanları dolduran İngiltereli işçi ve emekçiler “acil ve kalıcı ateşkes” ve “İsrail’e silah satışının sonlandırılması” talepleriyle bir kez daha meydanlara çıktı. 13 Nisanda...
- Otuz yıl boyunca kesintisiz çalışmış, ücreti daha cebine girmeden SGK primleri ve vergileri kesilmiş, EYT’li emekli bir işçiyim. 2024 yılı Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından emekliler yılı ilan edildi ama emekliler sefalet içinde yaşamaya mahkûm...
- Ezilenlerin safında mücadele eden, şiirlerini ve oyunlarını işçi sınıfına adayan Bertolt Brecht, “Yarının Büyüklerine Şiirler” kitabında, beşiğinin başucunda oğluna seslenen bir ananın ninnisine yer verir. Geçmişten bugüne ninniler, çocukların...
- Sevgili işçi kardeşlerim, hepinize merhaba. Bu mektubumda sizlerle sözü eğip bükmeden konuşmak ve gerçekler üzerine hasbihal etmek istiyorum. Yani gerçekleri olduğu gibi konuşalım. Biliyorum ki kursağınıza giren her lokmayı alın teriniz, elinizin...
- Adnan Yücel, Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek şiirinde “saraylar, saltanatlar çöker, kan susar bir gün, zulüm biter” der. Yeryüzünde “aşkın” yani özgürlüğün, barışın, mutluluğun hâkim olacağı günler için ve o günlere kadar mücadelenin devam edeceğini...
- Bugün dünyanın pek çok yerinde savaş naraları yankılanıyor. Filistin, Ukrayna, Suriye, Lübnan, Yemen ve daha birçok ülkede emperyalist savaşların getirdiği yıkımlara, acılara, ölümlere tanık oluyoruz. Şimdilik televizyon ekranlarında, gazetelerde...
- Portekizli yazar Jose Saramago “Körlük” romanında toplumsal körlüğü, bu kitabın devamı olan “Görmek” romanında ise ezilenler gerçekleri görmeye başladıklarında neler olduğunu anlatır. “Körlük” romanı 1933-1974 yılları arasında Portekiz’de hüküm...