Buradasınız
İş Cinayetlerinin Üzeri Kan Parasıyla Örtülmeye Çalışılıyor
Mecidiyeköy’de Torun Center inşaatında gerçekleşen iş cinayetinin ardından AKP hükümeti, her zamanki gibi “bu işin fıtratında var” diyerek iş kazalarını ve iş cinayetlerini önemsizleştirmeye girişmişti. Nitekim bu yaklaşım, açılan davalardan birinin takipsizlikle sonuçlanması biçiminde kendini açığa vurdu. Torunlar GYO yönetimine göstermelik birkaç gözaltı dışında hiçbir yaptırım uygulanmadı. Firma yönetimi, şimdi de hayatını kaybeden işçilerin yakınlarına kan parası vererek kendini aklamaya çalışıyor.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, 7. İş Güvenlik ve Yaşam Ankara Zirvesi’nde basına yaptığı açıklamalarda, hem mahkemenin kararını hem de firmanın “kan parası” vermesini savundu. Faruk Çelik, Torunlar GYO sahipleri, Geda Major asansör firması ile iş güvenliği firmasına açılan davada takipsizlik kararı verilmesini “yargı mutlaka ayrıntılı bir şekilde konuyu ele almış, değerlendirmiş ve insanların vicdanlarına su serpecek bir netice çıkması konusunda da üzerine düşeni yapmıştır inancındayız” sözleriyle meşrulaştırmaya çalıştı.
İş cinayetinde hayatını kaybeden işçilerin ailelerine şikâyetten vazgeçmeleri karşılığında kan parası verilmesini ise şu sözlerle savundu: “Bu kazalar meydana gelince hak sahiplerinin hayatlarını kaybedenlerin geride kalan yetim dul ve ailelerinin yasal bazı hakları var. Bunları zaten yasal olarak elde ediyorlar. Meydana gelen olaydan sonra da yargı çerçevesinde çıkan kararlar doğrultusunda da almaları gerekenler var. Bunlar da onların hakkı tabi ki yargının kararı neticesinde. Bunun dışında herhangi bir yerde ben bir noktasal yeri işaret etmek için söylemiyorum. Herhangi bir yerde bir kaza meydana gelmiş ve orada hukuki hakların dışında eğer vicdanlar dile geliyor, yetime sahip çıkılıyor, dula sahip çıkılıyor, ailelere sahip çıkılma gayreti varsa bu iyi bir durum. Bunun olması gereken bir şey olduğu inancı içerisindeyiz. Yalnız yasalar size bunu veriyor. İyi güzel de büyük bir olay meydana gelmiş. Bir ev yıkılmış bir yuva adeta sönmüş. Bu çerçevede işverenlerin yargının veya hakların dışında yeni imkânlar sağlaması o çocukların okuması, geleceğe hazırlanması konusunda gayret göstermesi çok doğal bir şeydir. Olması gereken bir şeydir…”
10 işçinin ailesinden bazıları, AKP hükümetinin gerekli yardımları yapmaması ve üzerlerinde yoğunlaşan baskıdan dolayı Torunlar’ın teklifini, yaşadıkları maddi sıkıntılardan ötürü kabul etmek ve dava açmaktan vazgeçmek zorunda kaldılar. Bazı ailelerse, hem takipsizlik kararı verilmesine hem de kan parası teklif edilmesine tepki gösterdiler. İş cinayetinde yaşamını yitiren işçilerden Cengiz Tatoğlu’nun babası Selim Tatoğlu, takipsizlik kararından bir gün önce Torunlar’ın avukatı tarafından arandığını ve para teklif ettiklerini anlattı: “Akşam bayan bir avukat aradı beni. O işyerinin avukatıymış. Bana ‘falanca aile 700 bin liraya anlaştı, anlaşalım’ dedi. Ben ‘Onların paraya ihtiyacı varmış, anlaşmış’ dedim. ‘Aynı durumda sizin oğlunuz olsaydı siz ne yapardınız’ dedim. Yine de görüşmeye çağırdılar. 25 Ekime randevu verdiler.”
Anne Müzeyyen Tatoğlu da “Ben dava açacağım yeniden. Benim çocuğumun cenazesi hamur gibi ezilmiş halde getirildi. Bu çocuklar boşuna mı ezildiler orada? Bu asansörde arıza bulundu. Biz bu kararı kabul etmiyoruz” sözleriyle tepkisini dile getirdi.
Yaşamını yitiren işçilerden Hıdır Ali Genç’in amcası Hüseyin Genç, kan parası teklifini kabul etmediklerini, Torunlar’ın bu teklifle “Bizim iktidarla bağımız açık, net. Savcılar, hâkimler her şey belli. Bize zaten dokunmazlar. Siz de paranızı alın kesin sesinizi. Gücümüz var bizimle yarışamazsınız” dediğini ifade etti. Genç, ailelerin yaşadığı ekonomik sıkıntılar nedeniyle anlaşmak zorunda bırakıldıklarını söyledi.
Bakan Faruk Çelik’in açıklamaları, AKP hükümetinin iş cinayetlerinin önlenmesi konusunda ciddi bir girişimde bulunmaya niyeti olmadığını, iş cinayetleri düzeninin devam edeceğini gösteriyor. AKP hükümeti, zenginleştirdiği yeni patronların daha da güçlenmesi için elinden geleni yapıyor. Bu kapsamda iş saatlerini uzatıyor ve taşeron çalışmayı da alabildiğine yaygınlaştırıyor.
Patronlar sınıfının ve AKP hükümetinin bu denli pişkince açıklamalar yapabilmeleri işçi sınıfının örgütsüz oluşu nedeniyledir. Soma’da meydana gelen işçi katliamının ardından iş cinayetleri azalmak bir yana daha da arttı. İşçiler iş cinayetlerine engel olmak, iş cinayetlerinde hayatını kaybeden sınıf kardeşlerinin hesabını sormak, kanlarını yerde bırakmamak için örgütlenmeli ve mücadele etmelidirler.
Barış
Van’da Kanayan Yaralar!
- Gençlerimiz Ölmeye Devam Ediyor
- Kocaeli’de “MESEM’e ve Çocuk İşçiliğine Son”Eylemi
- Sağlıksız ve Kötü Çalışma Koşullarına Karşı Birleşelim
- Mesleki Eğitim mi Kâr Hırsı mı?
- Hayatımızı Değiştirecek Parolayı Unutmayalım!
- Gizli Açlık Tehlikesi Büyüyor
- Biz Mücadele Edersek Her Şey Düzelir!
- Hasköy Sanayi Sitesinden Sonra Şimdi Sıra Kimde?
- Ya Beni İşten Atarlarsa?
- İSG-SEN Ankara’da Siyah Baret Eylemi Yaptı
- Patronların Prestiji Yangın Riskinden Daha Önemli
- “El Cerrahisi 7/24 Yanınızda”
- Yangından Haberimiz Bile Olmadı!
- TMO Silosundan Fabrikalara Patlamalar ve Yangınlar Ne Anlatıyor?
- Aşırı Sıcaklar İşçi Sağlığı ve Güvenliğini Tehdit Ediyor
- Teknoloji Çağındayız Ama İşçiler Çalışırken Ölüyor!
- Örgütsüzlüğümüzün Bedeli: Artan İş Cinayetleri
- Baret Bile Olmadığı İçin!
- 28 Nisan Dünya İş Sağlığı ve Güvenliği Gününden 1 Mayıs’a
- Çıraklık Okulları ve Örgütlenme İhtiyacı
Son Eklenenler
- Siyasi iktidarın ve sermaye sınıfının saldırıları arttıkça işçi ve emekçilerin çalışma ve yaşam koşulları kötüleşiyor, iş cinayetleri sürüyor. Bu koşullarda düşük ücretlere, sendikal baskılara, ağırlaşan çalışma koşullarına karşı pek çok sektörde...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşırken UİD-DER temsilciliklerinde “Sermayenin ve İktidarın Saldırılarına Karşı 1 Mayıs Ruhuyla Mücadeleye!” başlıklı etkinlikler gerçekleştirildi. 20-21 Nisanda...
- Son yıllarda mülteci, göçmen, sığınmacı ve yabancı sözlerini çok duyduk, duymaya da devam edeceğiz. Nedeni dünya üzerindeki 8 milyar insanın neredeyse 300 milyonunun, doğup büyüdükleri, yaşadıkları topraklardan kaçmak zorunda kalmalarıdır. Ve...
- Yunanistan’da en büyük işçi sendikası olan Yunanistan İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun (GSEE) çağrısıyla artan hayat pahalılığını protesto etmek amacıyla bir günlük genel grev gerçekleştirildi. 16 Nisan’da yüzbinlerce işçi ve emekçi başta Atina...
- Ben Mersin’den, sendikasız bir fabrikada çalışan metal işçisiyim. Yaşamımı devam ettirebilmek için ben de sizler gibi çalışmak zorundayım. Çalıştığım fabrikada birçok sorunla karşı karşıyayız. Bu sorunlar Türkiye’de işçilerin genelinin yaşadığı...
- Türkiye’nin her yerinde pıtrak gibi çoğalan özel okullar, bir süredir ülke gündemine pek çok sorunla birlikte yerleşmiş durumda. 22 yıldır sanayi şehri Bursa’da çalışan bir özel okul öğretmeniyle sektördeki sorunlar üzerine gerçekleştirdiğimiz...
- 7 Martta greve çıkan Lezita işçileri, 17 Martta yürüyüş ve basın açıklaması gerçekleştirdi. Grevlerini sürdüren Lezita işçileri patronun grev kırıcılığına karşı da mücadele ediyor. 18 Martta Ankara’ya yürüyüş başlatan Agrobay işçileri, 21 Martta...
- İktidarın desteğini arkasına alan patronlar işçilerin haklarına pervasızca saldırıyor, işçiler mücadele ediyor. Adıyaman Besni’de Mega Polietilen fabrikasında ücret gaspına karşı başlayan direniş sonuç verdi, işçilerin 2 aylık ücretleri yatırıldı....
- Birleşik Metal-İş Sendikası Gebze 1 No’lu Şubenin örgütlü olduğu Mersen’de işçiler, sendika ve toplu sözleşme hakları için 19 Nisanda greve çıktı. Sendikadan yapılan açıklamada şu sözlere yer verildi: “Fransa sermayeli Mersen’in merkez yöneticileri...
- İşçi Dayanışması’yla tanışmış işçi kardeşlerimiz, gazetemizin kendilerinde yarattığı değişimi çok iyi bilir. UİD-DER ile yolları kesişen her işçi kardeşimizin zihni açılır, doğru bir ifadeyle dünyaya ve her şeye sanki üç boyutlu bir gözlükle bakar...
- Bu dünyaya sadece çalışmak için gelmiş gibiyiz. İşyerinde arkadaşlarımın ağzından sürekli şu sözler dökülüyor: “Ya biz bu dünyaya çalışmak için mi geldik? Evde iş, fabrikada iş… Sürekli bir döngünün içinde dönüp duruyoruz. Neden bu kadar çok...
- Türkiye’de seçimler öncesinde çok sayıda emekli eylemi gerçekleşti. Emeklilerin yaşadığı sorunların sandığa yansıyarak yerel seçimleri etkilediği herkesin malumu… Sorunlarımız bitmedi ve seçim sonrasında da emekliler olarak taleplerimizi haykırmaya...
- Merhaba dostlar; bizler İstanbul’dan bir grup öğretmeniz. 1 Mayıs’a yaklaşırken duygularımızı siz işçi kardeşlerimizle paylaşmak istedik. Öncelikle her sene olduğu gibi bu sene de 1 Mayıs coşkusunu haftalar, aylar öncesinden hissetmeye başladık. O...