Buradasınız
İşçiler 1 Mayıs Coşkusunu Anlatıyor
İşçi sınıfının uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günü olan 1 Mayıs, Türkiye’nin pek çok kentinde coşkulu bir şekilde kutlandı. Kutlamaların ana merkezi olan İstanbul Taksim Meydanı’na yüz binler sel olup aktı. Coşkulu ve kitlesel geçen 1 Mayıs’ta tüm dünya işçilerinin kalbi ortak duygularla attı. İşçiler, emekçiler, öğrenciler ve Kürt halkı, sabahın erken saatlerinde toplanma noktalarına gelmeye başladı. UİD-DER’li işçiler olarak bizler de Taksim Meydanında yerimizi aldık.
Yüz binlerin bir arada olduğu kitlelere Taksim alanı dar geldi. Saygı duruşuyla başlayan kürsü programında 1977 1 Mayıs’ında katledilen işçilerin isimleri tek tek okundu ve her işçinin isim okunduğunda alandaki yüz binler “aramızda” diye haykırdı. 1 Mayıs tertip komitesinin hazırladığı ortak bildiri iki direnişçi işçi tarafından okundu. Daha sonra bu metin Kürtçe olarak da okundu. Müzik gruplarının sahne almasıyla Taksim Meydanı’nda 1 Mayıs coşkusu daha da arttı. Gerek İstanbul Taksim’de gerekse diğer kentlerde meydanları dolduran yüz binlerce işçi işsizliğe, yoksulluğa, savaşlara, iş cinayetlerine, nükleer felâketlere karşı öfkelerini sloganlarla dile getirdiler. İşçi sınıfının ve toplumun çeşitli kesimlerinin, alanlara çıkması, 1 Mayıs’ın birleşik ve kitlesel olması işçi kitlelerine moral verdi.1 Mayıs’ta UİD-DER kortejinde yürüyenler anlatıyor
UİD-DER 1 Mayıs’a kitlesel bir katılım gerçekleştirdi. Sanayi bölgelerinde çalışmalarını yoğunlaştıran UİD-DER, afişlerinde yazdığı gibi, işçileri Fabrikalardan Alanlara taşıdı. Mersin’den, Adana’dan, Ereğli’den, Ankara’dan, Kütahya’dan, Edirne’den, Eskişehir’den, Kocaeli’nden ve İstanbul’un sanayi bölgelerinden ve işçi mahallelerinden gelen emekçiler UİD-DER kortejinde yerlerini aldılar. Derneğimiz, toplanma alanında kendi programını hayata geçirdi. Ses aracının üzerinden konuşmalar yapıldı, şiirler okundu ve canlı olarak UİD-DER Müzik Grubu bir konser verdi. UİD-DER başkanı Bayram Yılmaz burada yaptığı konuşmada, işçi sınıfının uluslararası mücadelesine vurgu yaptı.
Baştan sona örgütlü ve disiplinli bir şekilde hareket eden UİD-DER kortejinde coşku tüm miting boyunca ve dönüş yolunda da sürdü. Derneğimize gönderilen onlarca okur mektubunda sınıf kardeşlerimiz, mitinge nasıl hazırlandıklarından ve nasıl yaşadıklarından söz ediyorlar. Bir kardeşimiz gönderdiği mektupta bu süreci anlatıyor: “Hepimiz az çalışmadık, az hazırlanmadık o gün için. Mahallelerde işçi ailelerinin kapılarını tek tek çaldık. Sanayi bölgelerinde sabah işe gidiş, akşam iş çıkış saatlerinde, işçi semtlerinin işlek caddelerinde bildirilerimizi dağıttık. Fabrika duvarlarını, mahalleleri, caddeleri afişlerimizle donattık. Hep beraber dövizlere taleplerimizi yazdık. Etkinlikler düzenleyerek sınıfımızın bu anlamlı ve önemli gününü işçi arkadaşlarımıza anlattık. Ve sonunda o gün geldi, 1 Mayıs 2011.”
1 Mayıs sabahında ise yaşanan heyecanı bir başka kardeşimiz anlatıyor: “Sabahın erken saatleri, daha güneş bile doğmadı ama biz ayaktayız. Pencereden dışarı baktım. Hafif sisli, soğuk ve karanlık bir hava. Üstüme kalın bir şeyler alıp dışarı çıktım. Hiç ses yok, herkes yataklarında uyuyor. BUGÜN 1 MAYIS 2011 PAZAR. Hadi başlayalım ve bu kasvetli havayı bayrama çevirelim.”
Daha UİD-DER temsilciliklerinin önünde bu kasvetli havanın yerini sıcak bir heyecan almıştı. Tüm temsilciliklerden otobüslere binildi. Marşlar ve türküler söylendi, konuşmalar yapıldı, sloganlar prova edildi. Toplanma alanında coşku kortej oluşturulmuş ve coşku daha da artmıştı. Bir kardeşimiz şunlar yazıyor: “Kortejimiz herkesin ilgisini çekiyordu. Kızıl bir güneşti kortejimiz. Bir gün uzak bir ülkenin ufkundan doğacak kızıl bir güneşti. Yürüdükçe büyüyordu UİD-DER. Sloganlarıyla korku salıyordu eli kanlı patronlara. Büyüklüğüyle güç veriyordu sınıf kardeşlerine. Disiplini ve görüntüsüyle örgütlü olmanın nasıl bir şey olduğunu gösteriyordu dosta düşmana.”
UİD-DER kortejinin etraftaki emekçiler tarafından ilgi çekmesini bir deri işçisi gönderdiği mektupta dile getiriyor: “Görevim gereği kortejin kenarında duruyordum ve sürekli insanlar yanıma gelip ‘UİD-DER ne demek?’, ‘İsminizin anlamı ne?’, ‘Kortejinizin coşkusu ve disiplini ne güzel diyordu.’” UİD-DER taleplerinin ve sloganlarının net olması saflarımızda mitine katılan sınıf kardeşlerimizi derinden etkilemiştir. Bir kardeşimiz gönderdiği mektupta bu hususa dikkat çekiyor: “1 Mayıs’a katıldığımızda şunu fark ettik ki, UİD-DER ile katılan tüm işçi arkadaşlar ne talep ettiklerinin farkındaydılar. Bunu kortejin disiplininden ve sloganlardaki coşkudan anlıyorduk. Kortejimize etraftaki işçilerden de yoğun bir ilgi vardı, resimler çekiliyor, kameralara alınıyorduk sık sık. Yanımıza yaklaşanlar UİD-DER’in açılımının ne olduğunu soruyorlardı merakla. Biz de açıklamasını yapıyor, işçilerin kurduğu bir dernek olduğunu ve her sektörden işçi ve emekçi arkadaşların bulunduğunu söylüyorduk.”
Güzel ve kalıcı şeyler ancak çalışma ve özveriyle oluyor. UİD-DER’li işçiler hiç yüksünmeden canla başla çalışıyorlar ve bu çabaları meyvelerini de veriyor. Bir kardeşimiz bu gözlemini şöyle aktarıyor: “1 Mayıs’ın coşkusu bambaşka, hele bir de UİD-DER’le katılıyorsak daha bir başka oluyor. Çünkü UİD-DER kortejindeki işçi arkadaşlarımız hiçbir görevden kaçmıyor, herkes bir görev almak istiyor ve tüm işleyiş örgütlü bir şekilde yürüyor.”
Patronlar sınıfı 1 Mayıs’ı hep karanlık bir gün olarak sundular. Bir kardeşimiz gönderdiği mektupta bu korkularını nasıl geride bıraktığını anlatıyor: “Oradaki coşku ve uyum, giderken içimdeki bütün korkularımı alıp götürdü. Anladım ki aslında korkularımızın ve güçsüzlüğümüzün sebebi yalnız oluşumuzmuş. Bu ilk 1 Mayıs’ımdı ama artık her yıl UİD-DER kortejinde yerimi alacağım.”
Çocuğuyla 1 Mayıs’a gelen bir annenin şu sözleri de çok önemli: “Benim annem beni hep böyle şeylerden uzak tutmaya çalıştı ama ben çocuğumu özellikle getirdim. Büyüdüğünde işçi olacak. O yüzden şimdiden işçi sınıfının mücadele gününü bilmeli.”
Kütahya’dan, ailesinin tepkisine rağmen 1 Mayıs’a gelen bir kardeşimiz şunları anlatıyor: “Eve döndüğümde herkes derin bir oh çekti. Babaannem ‘ben bugün hep seni düşündüm, eve dönmeyeceksin sandım’ dedi. Bayağı korkmuştu gerçekten. Annem yüzüme gözüme baktı bir şey olmuş mu, dayak yemiş miyim diye. Onlara da 1 Mayıs’ın güzelliğinden bahsettim. Nasıl geçtiğini anlattım. Çocuğundan yaşlısına herkesin orada olduğunu söyledim. Ve bana söyledikleri tek şey, ‘helal olsun sana, seneye biz de geliyoruz’ oldu.”
İşçiler güçlerinin farkına vardıklarında moral bulurlar ve kendilerini patronlar karşısında güçlü hissederler. 1 Mayıs, bu yönüyle aynı zamanda dönüştürücü bir etkiye sahiptir. Bir işçi arkadaşımızın yazdığı gibi: “1 Mayıs’a değin, ‘bugüne kadar hayatında geçirdiğin en güzel gün hangisi?’ diye sorsalardı, çok düşünürdüm. Ama şimdi sorsalar hiç düşünmeden cevap verebilirim: 1 Mayıs 2011 Pazar günü. Çünkü ben o güne kadar böyle bir duygu yaşayamamıştım.”
1 Mayıs alanına örgütlü bir şekilde yürüyen UİD-DER, dönüş yolunda da örgütlü ve disiplinli bir şekilde hareket etti. Marşlar ve türküler söylendi, sloganlar atıldı. Bir kardeşimiz bu konuda duygularını şu şekilde ifade ediyor: “Ve dönüş yolu. İşte burası da çok eğlencelidir. Hatta süperdir. 1 Mayıs’ı hakkını vererek kutlamanın verdiği mutluluk yüzümüze yansır. Dönüş yolunda ‘ENTERNASYONALLE KURTULUR İNSANLIK!’ pankartının arkasında yürüdük. Söylenen şarkıların, atılan sloganların, ayrı bir lezzeti vardır burada. Sesimiz sokakları inlettikçe, çevredeki insanların bize bakışları ve ‘helal olsun size’ deyip alkışlamaları aslında her şeyi anlatıyor bizimle ilgili.” UİD-DER’in dönüş yürüyüşü servis araçlarının olduğu yere kadar sürdü. Böylece UİD-DER örgütlü başladığı 1 Mayıs’ı örgütlü bitirerek işçi disiplininin ne olması gerektiğini bir kez daha ortaya koymuş oldu.
Yaşasın 1 Mayıs!, Bijî Yek Gulan!
Yaşasın İşçi Sınıfının Uluslararası Mücadele Birliği!
Japon Balıkçısı
Sınıf Dayanışmasının Önemi
- Her İşyerine, Her Mahalleye Kreş İstiyoruz!
- Hayat Pahalı Ama Hayatımız Çok Ucuz!
- “Neyin Yoksa Ondan Sakın Vazgeçme Oğlum”
- Yarına Gidenler, Yarınlar İçin Mücadele Edenler
- Büyüyen Yoksulluk ve Sosyal Yardımlar
- Rakamların Ardına Gizlenen Gerçekler
- Sermayenin ve İktidarın Saldırılarını Püskürtmek İçin 1 Mayıs Ruhuyla Birleşelim
- İşçi Dayanışması 192. Sayı Çıktı!
- Bumerang Geri Döner!
- Engelli Koşu ve Örgütlülük
- “İş Barışı” mı Hak Arayışı mı?
- Dünden Bugüne Barış ve Adalet Özlemimiz İçin
- Yoksulluk Azaldı mı?
- Sermayenin Saldırılarına Karşı Birliğimizi Örgütleyelim!
- İşçi Dayanışması 191. Sayı Çıktı!
- Bir Ana ile Tanışmak…
- Sağlığımızı Mucizelerle Değil Birliğimizle Koruyabiliriz
- Koca Yusuf’tan Köroğlu’na, Onlardan Bize Kalan
- MESS Sözleşmesinden Çıkardığımız Bir Ders Var
- Patron Haklı mı?
Son Eklenenler
- 17 Nisan Sağlıkta Şiddete Karşı Mücadele Günü kapsamında Türkiye’nin pek çok kentinde sağlık emekçileri basın açıklamaları gerçekleştirdi. 12 yıl önce Gaziantep’te görev sırasında katledilen Dr. Ersin Arslan ve sağlıkta şiddet sonucu yaşamını...
- Bursa’da faaliyet gösteren Durak Tekstil’de 6 işçi Öz İplik-İş Sendikasına üye oldukları için işten atılmış ve fabrika önünde direnişe geçmişlerdi. 6 Şubattan itibaren direnişlerine kararlı bir şekilde devam eden Durak Tekstil işçileriyle dayanışma...
- Sermaye sınıfı ve iktidar bizi bir birey, bir insan olarak değil sadece ucuz işgücü kaynağı olarak görüyor. Çok çocuk doğurmamızı, gelecek işçi kuşaklarını yetiştirmemizi beklerken, kadın istihdamını teşvik ettiklerini söylerken, doğum ve emzirme...
- Adıyaman’ın Besni ilçesinde bulunan Mega Polietilen fabrikasında 2 aylık ücretleri gasp edilen işçiler 8 Nisanda iş bırakarak direnişe başladı. 15 Nisanda BİRTEK-SEN’in çağrısıyla fabrika önünde bir dayanışma eylemi yapıldı. 5 Nisandan bu yana...
- İşçi sınıfının 8 saatlik işgünü için mücadelesinden doğan 1 Mayıs’ın 138 yıllık bir tarihi var. Kuşaklar boyunca kadın ve erkek işçiler işgününü 8 saate indirmek için mücadele ettiler ama bu mücadele işgününün kısaltılması talebiyle sınırlı kalmadı...
- Hepimiz artan hayat pahalılığından şikâyet ediyoruz. Geçimimizi sağlamakta, ay sonunu getirmekte zorlanıyoruz. Çarşı-pazarda, marketlerde hep aynı sohbeti yapıyor, aynı dertten yakınıyoruz: Hayat çok pahalı! Çoğumuz için tatil yapmak, hafta sonu...
- İsrail’in Gazze’ye saldırıları altıncı ayını geride bırakırken altı aydır meydanları dolduran İngiltereli işçi ve emekçiler “acil ve kalıcı ateşkes” ve “İsrail’e silah satışının sonlandırılması” talepleriyle bir kez daha meydanlara çıktı. 13 Nisanda...
- Otuz yıl boyunca kesintisiz çalışmış, ücreti daha cebine girmeden SGK primleri ve vergileri kesilmiş, EYT’li emekli bir işçiyim. 2024 yılı Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından emekliler yılı ilan edildi ama emekliler sefalet içinde yaşamaya mahkûm...
- Ezilenlerin safında mücadele eden, şiirlerini ve oyunlarını işçi sınıfına adayan Bertolt Brecht, “Yarının Büyüklerine Şiirler” kitabında, beşiğinin başucunda oğluna seslenen bir ananın ninnisine yer verir. Geçmişten bugüne ninniler, çocukların...
- Sevgili işçi kardeşlerim, hepinize merhaba. Bu mektubumda sizlerle sözü eğip bükmeden konuşmak ve gerçekler üzerine hasbihal etmek istiyorum. Yani gerçekleri olduğu gibi konuşalım. Biliyorum ki kursağınıza giren her lokmayı alın teriniz, elinizin...
- Adnan Yücel, Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek şiirinde “saraylar, saltanatlar çöker, kan susar bir gün, zulüm biter” der. Yeryüzünde “aşkın” yani özgürlüğün, barışın, mutluluğun hâkim olacağı günler için ve o günlere kadar mücadelenin devam edeceğini...
- Bugün dünyanın pek çok yerinde savaş naraları yankılanıyor. Filistin, Ukrayna, Suriye, Lübnan, Yemen ve daha birçok ülkede emperyalist savaşların getirdiği yıkımlara, acılara, ölümlere tanık oluyoruz. Şimdilik televizyon ekranlarında, gazetelerde...
- Portekizli yazar Jose Saramago “Körlük” romanında toplumsal körlüğü, bu kitabın devamı olan “Görmek” romanında ise ezilenler gerçekleri görmeye başladıklarında neler olduğunu anlatır. “Körlük” romanı 1933-1974 yılları arasında Portekiz’de hüküm...