Buradasınız
İşçiler Birlikte Güçlü Olurlar
Gebze’den bir grup işçi
Bizler çeşitli fabrikalarda çalışan işçileriz. 1 Mayıs’ta UİD-DER saflarında alanlarda olduk, bir kızıl karanfil olup açtık sokaklarda. Çünkü artık baskılara, sömürüye, krizin faturasının işçi sınıfına kesilmesine, kıdem tazminatının gasp edilmesine, BES dayatmasına ve bütün çürümüşlüğe dur demek lazım.
İsmail: Ben öğrenciyim, hafta sonları da harçlığımı çıkarmak için çalıyorum. Geleceğe dair hiçbir hayal kuramıyorum. Çünkü bu sömürü sistemi kurulacak bir hayal bırakmıyor, bu beni endişelendiriyor. Ama birlik olursak her şeyin düzeleceğine inanıyorum. Hayata dair bir endişem kalmayacağını düşünüyorum. Bu sömürü sistemi yani kapitalist sistem ortadan kalkınca sadece benim için değil tüm insanlık için daha güzel bir dünya olacağına inanıyorum. Her şey güzel olacak, olmalı. Bugün öğrenciyim ama yarın ben de işçi olacağım. Bu yüzden bugün burada olmak, işçi sınıfının içinde, UİD-DER’le olmak çok güzeldi.
Fatma: Bizler kadınlar olarak iki kere eziliyoruz. Hem fabrikalarda, işyerlerinde hem de erkek egemen zihniyetin baskısı altında. Şiddet sadece kaba kuvvetle olmaz ki. Hakaret de bir sözlü şiddettir, düşük ücret de, sömürü de şiddettir. Bu düzenin çarkı bozuk diye bu da böyle olsun demeyeceğiz. UİD-DER müzik grubunun söylediği gibi “emekçi kadınlar bir adım öne, sömürüye karşı gel UİD-DER’e, bekleme sen de gel, gel katıl bize!” Ben de katıldım, bu şarkıyı da yumruğum havada söyledim. Birlik ve dayanışmanın çok güzel bir şey olduğunu bir kez daha gördüm. Artık yalnız olmadığımı anladım. Birlikteysek güçlüyüz.
Sadık: Ben 1 Mayıs’ta iki kişilik yer kapladım alanda. Hem sesimle hem coşkumla. Çünkü kuzenimle gelecektik ama işten izin alamadığı için gelemedi. Ben de 1 Mayıs’a gelebilmek için 16 saat çalışıp ancak gelebildim. 1 Mayıs’ta alanlarda olmak için neden arıyorsak sadece bu bile yeter aslında. Genç bir işçiyim ama önümde beni ne bekliyor, bilmiyorum. Emekli olmak hayal, kıdem tazminatı rüya, uzun iş saatleri, düşük ücretler, iş cinayetleri bize reva görülen. 1 Mayıs’ta ve yılın her günü yan yana olmaktan başka çare var mı? Bu kadar karanlık bir zamanda UİD-DER’in coşkusuyla hayat bulduğumu hissettim. Şarkılarıyla bile bize bizi anlatıyor, sadece sözler topluluğu değil gerçekler yani bizim hikâyemiz var her mısrasında. Günün sonunda saati tekrar geri alıp baştan yaşamak istedim bu günü.
Ufuk: UİD-DER’in farkı 1 Mayıs alanına girerken de çıkarken de o kadar belli oluyor ki, hem duruşuyla hem rengiyle. Dönerken yol boyu yürüyüp söylediğimiz şarkılar öyle güzeldi ki. Hem 1 Mayıs ruhunu yeşertti içimde, hem de UİD-DER’in başka bir ruhu olduğunu hissettim. 1 Mayıs’a gidilecekse bir tek UİD-DER’le gidilir. Birliği, beraberliği, dayanışmayı bütün ruhumda hissettim. Birlikteyken güçlüyüz biz, birlikteysek değiştiririz bu bozuk çarkı.
İlhan: 1 Mayıs birlik, dayanışma ve mücadele günü, işçi sınıfının mücadelesiyle kazanılmış bir gün. 8 saatlik işgünü mücadelesi vermiş bizden önceki işçi kuşaklarının bedel ödeyerek kazandığı bu günde, ben de alanlarda olmaktan gurur duyuyorum. Özellikle bu önemli günde UİD-DER’in bir parçası olarak meydanlarda yan yana olmak ayrı bir onur veriyor. Mevcut hükümetin elimizden almaya çalıştığı kıdem tazminatına, zorunlu BES dayatmasına, vergilerin tabana yayılmasına, sendikal hakların tırpanlanmasına, grevlerin yasaklanmasına, işçi haklarının patronlara peşkeş çekilmesine ve kapitalist sistemin çürümüşlüğüne boyun eğmemek için yan yanayız ve hep birlikte haykırıyoruz. Biz üretenleriz ve biliyoruz ki ancak birlik olursak bu sömürü düzenine karşı durabiliriz. Biz işçiler insanca yaşamak istiyorsak bir gün değil her gün fabrikalarda, mahallelerde birlik, dayanışma içinde olmalıyız, günü geldiğinde balyoz gibi hakkımıza göz dikenlerin kafasına vurmak için. Başka da yolu yok zaten.
Bahar: 1 Mayıs işçi sınıfı için önemli olduğu kadar patronlar sınıfı için de önemli. Çünkü patronlar 1 Mayıslara bakarak işçi sınıfının gücünü görürler. Bu yüzden her 1 Mayıs’ta tüm dünya işçi sınıfı alanlarda olur. Dünya işçi sınıfıyla birlikte bu düzene karşı öfkemizi dile getirmek, güzel bir dünya için korkmadan haykırabilmek, bu düzenin haksızlıklarına karşı tek yürek olup yeter diyebilmek bizlere de güç ve umut veriyor. Bir gün bu çarkı bozuk düzenin değişeceğine olan inancımızı tazeliyor. Yaşasın 1 Mayıs, yaşasın işçilerin birliği!
Ahmet: 1 Mayıs alanlarına ilk geçen yıl çıkmıştım. İlk olduğu ve hiç öyle bir duyguyu tatmadığım için arkadaşımın anlattığının dışında bir fikrim yoktu, olması da mümkün değildi. Çünkü ne okulda, ne televizyonda ne gazetelerde işçi sınıfının tarihi ve mücadelesine dair hiçbir şey anlatılmaz. Kendi sınıfımızı bilmeyelim, gerçekliklerimizi görmeyelim diye. Ama UİD-DER ve İşçi Dayanışması Gazetesi sayesinde artık ben de nereye ait olduğumu biliyorum. Bu yüzden bu yıl çok heyecanlıydım, sürekli saat kaçta, nerede buluşacağımızı sorup durdum. 1 Mayıs sabahı da buluşma yerimize bir saat önceden gittim heyecanımdan. Bütün arkadaşlar geldikten sonra yola çıktık. İşçi sınıfının marşları, şarkıları ve sloganlarıyla bitirdik yolu. UİD-DER’in coşkusu benim de içimde umudu büyütüyor. Ekonomik krizin bedeli bizlere ödetilmeye çalışılırken ben tek başıma olmadığımı ve günü geldiğinde her şeyin hesabını soracağımızı biliyorum. Geçen yıl alana milliyetçi bir genç olarak katılmıştım, bu yüzden Kürtlerin de orada olmasına tepki göstermiştim. Bir abla da “bizler işçi sınıfının bir parçasıyız” diyerek bu düşüncenin yanlış olduğunu anlatmıştı. Bu 1 Mayıs’ta da bir arkadaşım “onlar neden burada?” dediğinde ona cevabım “onlar da işçi sınıfının bir parçası” oldu. Bu yıl UİD-DER’li bir işçi olarak 1 Mayıs alanında UİD-DER’in kızıl kortejinde yerimi aldım. Dünya işçi sınıfının 1 Mayıs’ı hepimize kutlu olsun.
Furkan: Alana ilk girdiğimde aklımın bana sorduğu soru “bunca insan neden burada?” oldu. Bu yaşıma kadar, mücadelenin içinde olan işçiler benim hakkımı savundu, artık sıranın bende olduğunu gördüm. Bize bu hayatta öğretilen şey “kendi paçanı kurtar”dan başka bir şey değildi. Ama bu düzende tek başına kurtuluş yok, mümkün değil. Krizin bedeli sadece bana değil, kıdem tazminatı sadece benden alınmıyor, zamlar, hayat pahalılığı ve daha nicesi sadece beni etkilemiyor. Bu yüzden yan yana olmanın, omuz omuza vermenin çok önemli olduğunu anladım. Bu bayram hiç bitmesin…
İsmet: UİD-DER’le ikinci 1 Mayıs yürüyüşüm oldu. Yine çok coşkulu ve adına yaraşır bir şekilde 1 Mayıs’ı kutladık. UİD-DER’le 1 Mayıs’a katılmak onur verici çünkü öncelikle en önde güçlü kadın işçiler var. Kadınlar varsa örgütlü mücadele vardır. Bizler kadınıyla erkeğiyle işçi sınıfıyız. Ancak hep birlikte olursak patronları dize getirebiliriz. 1 Mayıs’ta hem hak gasplarına hem de son dönemlerde sıkça yaşadığımız kadınlara ve çocuklara karşı cinsel istismarlara hayır demek için yerimi aldım. Bu düzen çürüdükçe insanlığı da çürütüyor, bu yüzden her günümüz 1 Mayıs gibi birlik, dayanışma ve mücadele içinde geçmeli.
Enes: Ben 1 Mayıs’ta alanlarda sizlerle olamadım ama kalbim hep sizinle attı. Bu 1 Mayıs’ta öfkem öyle büyüdü ki patronlar sınıfına karşı, onların sermayesi biraz daha büyüsün diye bayramımda çalışmak zorunda bıraktılar beni. Ben servisle işe giderken duraklar 1 Mayıs’a giden işçilerle doluydu. Bir yanımda sizlerle olamamanın acısı diğer yanımda 1 Mayıs’ımıza sahip çıkan kardeşlerimin mutluluğu vardı. Bir gün gelecek ve işçilerin birliği bu düzeni değiştirecek. Yaşasın 1 Mayıs, yaşasın örgütlü mücadelemiz!
Fatma: 1 Mayıs’ta anladım ki tek tek işçiler gücümüzü birleştirmek zorundayız. Sorunlarımızı birlikte çözebileceğimizi gördüm. Çünkü sorunlarımız kişisel değil, toplumsal. Ayrıca bu sorunları yaratan da biz değiliz içinde yaşadığımız bu düzen. Bu yüzden her 1 Mayıs’ta işçiler ekmeğimiz, geleceğimiz ve çocuklarımız için yan yanalar. Gençler, çocuklar, teyzeler, amcalar 7’den 70’e herkes “ben de varım” diye haykırıyor. Çünkü biz hep birlikte güçlüyüz. Bir olmanın farkında olmak, bencillikle değil dayanışmayla o yolları aşmak, birbirini koruyup kollamak, suyunu, ekmeğini paylaşmak, bunlar öyle güzel duygular ki! UİD-DER’in dayanışma ruhuyla büyüyor mücadelemiz.
Son Eklenenler
- Mersin’in Gülnar ilçesinde yapımı devam eden Akkuyu Nükleer Santrali şantiyesinde çalışan işçiler Ocak ve Şubat ayı ücretleri ödenmediği için 27 Martta iş bıraktı. Santralin Türkiye tarafının genel yüklenici firması IC İçtaş bünyesinde çalışan...
- Özak Tekstil işçileri sendika değiştirme hakkını kullanarak BİRTEK-SEN’de örgütlendikleri için patronun işten atma saldırısıyla karşılaşmış ve 27 Kasımda direnişe geçmişlerdi. Tüm baskı ve engellemelere rağmen sendikalarıyla birlikte mücadeleyi...
- Bayburt Grup’a bağlı Agrobay Seracılık’ta çalışan işçiler Tarım-Sen’e üye oldukları için tazminatları ve 2 aylık maaşları ödenmeden işten atılmışlardı. 22 Ağustosta direnişe geçen işçiler patronun yalanlarına, jandarma saldırısına, defalarca...
- İşçilerin, patronların saldırılarına karşı mücadelesi sürüyor, bu mücadelelerin bir kısmı anlamlı kazanımlarla sonuçlanıyor. Sendika düşmanlığına karşı direnişe geçen RC Endüstri işçileri patrona geri adım attırdı. Direnişin 20. gününde üretimi...
- Sermayelerini büyütmeyi her şeyin önüne koyan patronlar sınıfı dünyanın dört bir yanında iş güvenliği önlemlerini almayarak, doğayı tahrip edip felaketlerin önünü açarak işçilerin canını almaya devam ediyor. Türkiye’de ve dünyada depremlerde,...
- İtalya İşçi Sendikası UIL ülkede giderek artan iş cinayetlerine karşı 19 Martta Roma’da protesto gösterisi düzenledi. Sendika öncülüğünde yapılan eylemde giderek artan işçi ölümleri protesto edildi. İş güvenliği önlemlerinin alınmamasının işçilerin...
- Sorunlarımız giderek artıyor. Çevremde pek çok insandan “hiçbir şey değişmiyor” cümlesini duyuyorum. Onlara soruyorum: “Peki, değişmesi için sen ne yapıyorsun?” Herkes çözümü birbirinden bekliyor, sonra da “neden böyle” diye şikâyet ediyor. Sonuç...
- Hak gasplarına karşı işçilerin, emekçi kadınların ve emeklilerin hak arayışı sürüyor. Çeşitli işkollarından işçiler İzmir’den Manisa’ya, İstanbul’dan Ankara’ya kadar direnişlerle, yürüyüşlerle, basın açıklamalarıyla seslerini yükseltiyor.
- Başlıktaki sorunun cevabı aslında çok basit: kim karıştırıyorsa onun işine gelir doğal olarak. Çalışmakta olduğum işyeri ağır sanayi… Genç işçilerin yanı sıra çocuk ve yaşlı emeği sömürüsü de katmerli olarak yaşanıyor. Ücretlerin çevredeki...
- Türkiye’de mevcut siyasi iktidar, pek çok alanda politika değiştirdi, iç ve dış politikalarında keskin zikzaklar çizdi, defalarca doğrultu değiştirdi. Fakat doğrultusunu hiç değiştirmediği, istikrarını hep koruduğu bir alan var: Emek politikaları!
- Binlerce yıl önce atalarımızın avlanmak için kullandığı bumerang, atıldığı noktaya geri dönmesiyle bilinir. Bumerangın bu özelliğine atıfla, kişinin gösterdiği tutum ve davranışların sonuçlarının eninde sonunda kendisine geri dönüşü olacağını...
- Bursa’nın Gemlik ilçesinde faaliyet gösteren Borusan Lojistik A.Ş’de Liman-İş Sendikası’na üye olan 4 işçi işten çıkarıldı. Sendikalaştıkları için işten atılan işçilerin geri alınması ve sendikal baskılara son verilmesi talebiyle 21 Martta fabrika...
- Her işçinin belki bir tesadüf neticesinde ve o güne değin ilk kez duyduğu, duyduğunda da “işte aradığım cevap buydu” dediği sözler vardır. Sınıf temelinde örgütlü işçiler buna “kulağına kar suyu kaçırmak” da derler. Benim kulağıma kar suyunu kaçıran...