Buradasınız
Karanlığı Aydınlatan Kızıl Işık
GOSB’dan bir kadın metal işçisi
Öyle bir dönemden geçiyoruz ki baskılar ve yasaklar pervasızca arttırılıyor. İnsanlar, birbirlerine düşmanlaştırılmaya çalışılıyor, yalnızlığın kuytuluğuna itilerek kendi gölgesinden korkar hale getiriliyor. Caddeler, sokaklar teknolojinin bir bir nimetiyle ışıklandırılıyor, aydınlatılıyor. Ama yüreklere zifiri karanlığın tohumları serpiştiriliyor.
İnsanların yalnızlaştırıldığı, güçsüzleştirildiği, birbirilerine ve geleceğe güvensizleştirildiği böyle bir dönemde, işçilerin birlik, mücadele ve dayanışma günü olan 1 Mayıs’ta hep beraber alanlarda olmak öylesine önemliydi ki. Birbirimizin gücüne güç katmak, dostlarla yan yana, omuz omuza yürümek. Çünkü hep söylüyoruz ya “gücümüz birliğimizden gelir” diye. O birliğe ve bir arada olmaya çok ihtiyacımız var. Bu 1 Mayıs, gerçekten birleşik ve kitlesel oluşuyla gurur verdi hepimize. Unutturulmak istenen değerleri hatırlattı. Birliği, beraberliği, dayanışmayı, haksızlıklar karşısında sessiz kalmamayı ve daha pek çok şeyi… Sanki karanlık çökmüştü de herkes bir kuytuda saklanıyordu sessizce. Ama karanlığın içinde bir ışık yandı, kıpkızıl bir ışık ve yol gösterdi üretenlere, boyun eğmeyenlere.
O vakit sessizce köşelerine çekilmiş olanlar, güzel bir müziğin ritmine kapılmış gibi bir ahenkle çıktılar saklandıkları yerden. Ve o an başladı kızıl ışığın karanlıkla savaşı. Artık korku yoktu ve hep bir ağızdan söyleniyordu tüm ezgiler. “Birleşti kazma sesleri, Çınlattı bütün her yeri, Korku sardı şu beyleri, Kızdık maden ocağında”, “Tek başıma ne yaparım diye düşünme, milyonların içinde yalnız değilsin!” Yürüyordu her koldan işçiler, hep bir ağızdan aynı ezgileri söyleyerek. Onlar söyledikçe çoğalıyordu sesler, çoğalıyordu saklandıkları yerden çıkıp kızıl ışığın izinde yürüyenler! Biz yürüdükçe gölgeleri eşlik ediyordu bize, bizden önce kızıl ışığın aydınlattığı yolda yürüyen kardeşlerimizin. Ve biz biliyorduk mücadele sürdükçe 1 Mayıslar bitmez! Bu böyle gitmez, sömürü devam etmez! Hiçbir karanlık sonsuza dek sürmez! Yolumuzu mücadelenin ışığıyla aydınlatan kıpkızıl kortejimiz ve ona can veren mücadeleci işçi kardeşlerimiz var oldukça, güzel günler, güneşli günler yakındır!
Bellum Omnium…
Son Eklenenler
- Siyasi iktidar ve sermaye sınıfı yasa kural tanımadan işçilerin haklarını gasp ediyor. Bu saldırılara işçilerin cevabı ise mücadele etmek, boyun eğmemek oluyor. 7 Martta greve çıkan Lezita işçileri, 17 Martta Manisa Turgutlu’da yürüyüş ve basın...
- İşçilerin mücadele örgütü UİD-DER’in, “Geçmişten Geleceğe Yaşasın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü” şiarıyla düzenlediği etkinlikler dizisi İstanbul Avrupa Yakası ve Mersin’deki etkinliklerle son buldu.
- Kocaeli İSİG Meclisi ve Eğitim-Sen 1 No’lu Şube, MESEM aracılığıyla öğrencilerin sermaye için çocuk işçi yapılmasına karşı 16 Martta basın açıklaması düzenledi.
- Patronlar iş barışını “patronla işçi arasında uyum, saygı ve güven ortamı” olarak tanımlıyorlar. Peki, patronun işçiyi sömürmesi üzerine kurulu bir sistemde saygıdan, barıştan söz edebilir miyiz? İş barışı söylemini dillerinden düşürmeyen patronlar...
- Malum, Şubat ayını geride bırakıp baharın gelişini müjdeleyen Mart ayına girdik. Fakat içimiz bahar sevinciyle dolmak bir yana daha da kararıyor. Ama bunun tek nedeni hava değil. Atalarımız “Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır” demişler....
- Ücretlerimizin yükseltilmesini talep ettiğimiz her dönemde, biz işçilere “açgözlü”, “nankör” yaftası yapıştırılır. İktidar sahiplerinden tutun da, daha fazla kâr etmek için hayatlarımızı cehenneme çeviren patronlara kadar sermaye sınıfının zihniyeti...
- İşçilerin pek çok sektörde hak gasplarına karşı verdikleri mücadeleler sürüyor. Antep’te bulunan Sayın Tekstil fabrikasında 200’ü aşkın işçinin ek zam talebiyle 9 Martta başlattığı iş bırakma eylemi devam ediyor. 14 Martta sendikaları BİRTEK-SEN’le...
- Toplumun ezenler ve ezilenler olarak ikiye bölündüğü bir sistemde gerçek adalet ve barış olamaz. Ama gerçek adaleti ve barışı isteyenler olur ve onlar ezilen sınıflardır, kadın erkek işçiler ve emekçilerdir. Dünden bugüne Fransa’dan Türkiye’ye...
- Hepimizin bildiği üzere kısa bir süre önce 2023-2025 MESS Grup Toplu İş Sözleşmesi grev aşamasında son buldu. Birden çok fabrikada MESS’e bağlı olsun veya olmasın hareketli süreçler yaşandı. Çünkü alınacak ücret başka fabrikadaki işçilerin alacağı...
- Pek çok işçi kardeşimiz grev ve direnişlerde “biz ekmeğimizin peşindeyiz” derler. Bununla ekmeklerini korumak dışında bir amaçları olmadığını anlatmaya çalışırlar. Fakat kısa zamanda ekmeklerini koruyabilmek için sendikaya üye olma, grev, gösteri,...
- TÜİK’e göre Türkiye’de göreli yoksullaşma da azalıyormuş! Ülkedeki ortalama gelirin yüzde 50’si yoksulluk sınırı olarak kabul edildiğinde 2013 yılında göreli yoksulluk oranı yüzde 15 iken 2023 yılında yüzde 13,9’a düşmüş. Pek çok uzman Cumhuriyet...
- Erzincan İliç’te bulunan siyanürlü altın madeninde meydana gelen faciada 9 madenci kardeşimiz hâlâ göçük altında. Siyanürlü liç yığınının çökmesinin ardından siyanürün yanı sıra çeşitli ağır metaller de suya ve toprağa karıştı. Madenin sahibi yerli-...
- Çalıştığım işyerinde Tuncay isimli bir arkadaşımız var. Tuncay eşinden ayrılmış, çok şeker bir oğlu var, hayatta belki de tek tutunacağı dal o kalmış. Gözlerinde “şişe dibi” diye tabir edilen bir gözlük, ayağının biri topal, iki kulağında da işitme...