Buradasınız
“Koyun Masalı”
Ankara’dan bir öğretmen
Geçmişte örgütlü işçilerin kazandığı haklar, bugün örgütsüz olan işçi sınıfının elinden birer birer alınıyor. Patronlar ve işçiler arasındaki ekonomik ve sosyal uçurum giderek büyüyor. Bir yanda artan işsizlik rakamları, bir yanda dünyayı elleriyle inşa eden işçi sınıfı, bir yanda işçilerin hayal güçlerini zorlayacak düzeyde büyük kârlar ve bunun sefasını süren patronlar, diğer yanda açlık ve sefalete mahkûm milyonlar…
Peki, nasıl oluyor da bu dünyadaki her şeyi var eden işçiler ve onların aileleri sefalet koşullarına itiliyor? Cevabı uzunca değil elbet: Kandırılıyoruz… Geçenlerde okuduğum bir öykü tam da bu konuya değiniyor. Sabahattin Ali’nin “Koyun Masalı” adlı öyküsünü okuyan ya da işitenler vardır. Öykü kendine olan inancın, birliğin ve dayanışmanın ne denli önemli olduğundan söz ediyor. İktidarı kendilerini sömürenlere verenlerinse başlarına gelen acı sondan bahsediyor. Sabahattin Ali’nin öyküsü kısaca şöyle:
Bir zamanlar çimeni ve suyu bol olan bir çayırlıkta hiç durmadan üreten ve kendi kendine yeten bir koyun sürüsü yaşarmış. Koyunların başında ise aylak bir çoban ve üç beş uyuz köpek bulunurmuş. Çoban, canı her istediğinde koyunlara istediğini eder; onları kasaba satar, sütlerini sağıp içer yahut kesip kebap edermiş. Zamanla bu durumdan rahatsız olan birkaç koyun, köpeklerin de yardımıyla bir yolunu bulup çobanı başlarından def etmişler. Fakat bu kez çobanı kendilerinin kovduğunu iddia eden köpekler başlarına geçmiş. Üstelik bunlar öyle sıradan köpekler olmadıklarını, soylarının ta kurtlardan geldiğini söyleyerek koyunlara etmediklerini bırakmamışlar. İştahları açılan köpekler istedikleri her an bir koyun devirip yemişler. Bununla da yetinmeyen köpekler bir gün ormanı ele geçirmeye karar vermişler. Ancak bunun o kadar kolay bir iş olmadığını bildiklerinden boynuzlu koyunlardan faydalanmaya karar vermişler. Koyunlar önde onlar arkada çıkmışlar ormanın zaptına. Fakat daha ormanın girişinde bilinçsiz, örgütsüz olan bu sürüye dört bir yandan kurtlar, ayılar, parslar hatta sırtlanlar saldırmış. Ne olduğunu bile anlayamayan koyunların meleyişleri ve köpeklerin acı havlamaları orman tavanında kaybolup gitmiş.
Bu sırada hasta yahut ihtiyar oldukları için sefere katılamayan dört beş koyunla birkaç kuzu, çayırın kenarındaki mağarada birbirlerine sokulmuş, korkuyla ormandan gelen acı sesleri dinlemişler. Aralarındaki iki ihtiyar koç, sürünün başına gelen felaketi anlayıp ağır ağır mağaranın kapısına doğru yürümüşler. Onlara bekçilik etmek üzere ormana gitmeyip orada kalmış iki sakat köpeğe yaklaşmışlar, henüz kuvvetini büsbütün kaybetmemiş boynuzlarını itlerin karınlarına geçirdikleri gibi ta ilerdeki dereye kadar fırlatmışlar. Ardından mağaradaki kuzulara dönüp şöyle demişler:
“Bu dünyada çobansız da, köpeksiz de yaşanabilirmiş. Ama bunu anlamak için her defasında bu kadar kanlı kurbanlar verecek olursak neslimiz kuruyup gider. Bari siz gözünüzü açın da, ilerde başınıza yeniden itler, hele kendilerini kurt sanan palavracı itler musallat olursa, sürüyü canavarlara paralatmadan onları defetmeye bakın!”
İşte böyle kardeşler; sayıca çobanlardan da köpeklerden de çok olan koyunlar bu üstünlüklerinin farkında olmadıkları için, sütlerini, yünlerini, etlerini başkalarına kaptırmış, telef olmuşlar. Başlarında çobanlar, köpekler olmadan yaşayabileceklerine inanmadıkları için o çobanların ve köpeklerin kurbanı olmuşlar. Teşbihte hata olmaz diyelim ve biz bu masaldan hissemizi alalım.
Biz çalışıyoruz, üretimi biz yapıyoruz. Ürettiklerimize el koyup bizi yoksullaştıranlar, bizlere ekmek verdiklerini söylüyorlar. Başımıza musallat olanlar bizim canımızı ortaya koyarak “ormanları” zapt etmek istiyorlar. Oysa biz ürettiğimiz gibi, başımızdaki asalakları def etmesini de biliriz, yönetmesini de! Yeter ki aylak çobanların ve itlerin yalanlarına değil kendimize ve işçi sınıfımızın gücüne inanalım.
Bellum Omnium…
Biz de İşten Atıldık
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
- “Geçmiş Olsun” Yerine “Rapor Almayın”
- Son Gülen İyi Güler!
Son Eklenenler
- Mersin’in Gülnar ilçesinde yapımı devam eden Akkuyu Nükleer Santrali şantiyesinde çalışan işçiler Ocak ve Şubat ayı ücretleri ödenmediği için 27 Martta iş bıraktı. Santralin Türkiye tarafının genel yüklenici firması IC İçtaş bünyesinde çalışan...
- Özak Tekstil işçileri sendika değiştirme hakkını kullanarak BİRTEK-SEN’de örgütlendikleri için patronun işten atma saldırısıyla karşılaşmış ve 27 Kasımda direnişe geçmişlerdi. Tüm baskı ve engellemelere rağmen sendikalarıyla birlikte mücadeleyi...
- Bayburt Grup’a bağlı Agrobay Seracılık’ta çalışan işçiler Tarım-Sen’e üye oldukları için tazminatları ve 2 aylık maaşları ödenmeden işten atılmışlardı. 22 Ağustosta direnişe geçen işçiler patronun yalanlarına, jandarma saldırısına, defalarca...
- İşçilerin, patronların saldırılarına karşı mücadelesi sürüyor, bu mücadelelerin bir kısmı anlamlı kazanımlarla sonuçlanıyor. Sendika düşmanlığına karşı direnişe geçen RC Endüstri işçileri patrona geri adım attırdı. Direnişin 20. gününde üretimi...
- Sermayelerini büyütmeyi her şeyin önüne koyan patronlar sınıfı dünyanın dört bir yanında iş güvenliği önlemlerini almayarak, doğayı tahrip edip felaketlerin önünü açarak işçilerin canını almaya devam ediyor. Türkiye’de ve dünyada depremlerde,...
- İtalya İşçi Sendikası UIL ülkede giderek artan iş cinayetlerine karşı 19 Martta Roma’da protesto gösterisi düzenledi. Sendika öncülüğünde yapılan eylemde giderek artan işçi ölümleri protesto edildi. İş güvenliği önlemlerinin alınmamasının işçilerin...
- Sorunlarımız giderek artıyor. Çevremde pek çok insandan “hiçbir şey değişmiyor” cümlesini duyuyorum. Onlara soruyorum: “Peki, değişmesi için sen ne yapıyorsun?” Herkes çözümü birbirinden bekliyor, sonra da “neden böyle” diye şikâyet ediyor. Sonuç...
- Hak gasplarına karşı işçilerin, emekçi kadınların ve emeklilerin hak arayışı sürüyor. Çeşitli işkollarından işçiler İzmir’den Manisa’ya, İstanbul’dan Ankara’ya kadar direnişlerle, yürüyüşlerle, basın açıklamalarıyla seslerini yükseltiyor.
- Başlıktaki sorunun cevabı aslında çok basit: kim karıştırıyorsa onun işine gelir doğal olarak. Çalışmakta olduğum işyeri ağır sanayi… Genç işçilerin yanı sıra çocuk ve yaşlı emeği sömürüsü de katmerli olarak yaşanıyor. Ücretlerin çevredeki...
- Türkiye’de mevcut siyasi iktidar, pek çok alanda politika değiştirdi, iç ve dış politikalarında keskin zikzaklar çizdi, defalarca doğrultu değiştirdi. Fakat doğrultusunu hiç değiştirmediği, istikrarını hep koruduğu bir alan var: Emek politikaları!
- Binlerce yıl önce atalarımızın avlanmak için kullandığı bumerang, atıldığı noktaya geri dönmesiyle bilinir. Bumerangın bu özelliğine atıfla, kişinin gösterdiği tutum ve davranışların sonuçlarının eninde sonunda kendisine geri dönüşü olacağını...
- Bursa’nın Gemlik ilçesinde faaliyet gösteren Borusan Lojistik A.Ş’de Liman-İş Sendikası’na üye olan 4 işçi işten çıkarıldı. Sendikalaştıkları için işten atılan işçilerin geri alınması ve sendikal baskılara son verilmesi talebiyle 21 Martta fabrika...
- Her işçinin belki bir tesadüf neticesinde ve o güne değin ilk kez duyduğu, duyduğunda da “işte aradığım cevap buydu” dediği sözler vardır. Sınıf temelinde örgütlü işçiler buna “kulağına kar suyu kaçırmak” da derler. Benim kulağıma kar suyunu kaçıran...