Buradasınız
Nereden Geliyor Bu Cüretin Kaynağı?
Sefaköy’den UİD-DER’li bir işçi-öğrenci
Ben üniversite öğrencisi bir kardeşinizim. Yıllardır okul sıralarında, üniversite sınavlarında ter döküp bir üniversiteyi kazandım. Doğup büyüdüğüm topraklardan taşı toprağı altın denilen İstanbul’a geldim. Bir işçi çocuğunun okumasının ne kadar güç olduğunun bizzat tanıklarındanım. Birer işçi olan anne ve babamın maddi durumu benim masraflarımı karşılayamadığından dolayı çalışarak okumak zorundayım. Bu yüzden bir kafede “part-time” olarak işe girdim. Patronlar sınıfının birçok şeyin olduğu gibi part-time kelimesinin de anlamını değiştirmiş, içini boşaltmış olduğunu gördüm. Part-time çalışmanın Türkçesi yarı zamanlı çalışma ama benim çalıştığım yerde bu asgari 12, bazen 16 saate tekabül ediyor. Günlük çalışma süresi 7,5 saat, biz güya yarı zamanlı çalıştığımız halde tüm gün çalışma süresinin 2 katını aşıyoruz. Patronun tam olarak düşüncesini belirten söz ne diye sorarsanız, yanıtım kesinlikle “az işçiyle çok iş” olur.
Geçen gün patron aşçıdan kafeyi ilaçlamasını istemiş. Aşçı benimle dertleşirken, patrona bunun onun işi olmadığını, temizlik şirketi tutmaları gerektiğini belirttiğini söyledi. Tabii maliyet gerekçesiyle kabul etmemişler. Hiç olmazsa bir tane gaz maskesi almalarını söylediğinde ise adamın eline bir toz maskesi vererek işinin başına dönmesini söylemişler. Toplam 5 kişi çalışıyoruz. Bizler aslında servis elemanıyız ama temizliği, çöp dökmeyi, depoya mal taşınmasını, her gün bahçeye 30 masa 120 sandalye atma işini de bizler yapıyoruz. Haliyle birçok tehlikeyle karşı karşıya kalıyoruz. Sigorta var mı diye sorarsanız var derim. Size komik gelecek ama işçilere yok, patronlara var. 3 ortaktan 2’si sigortalı. Geçen gün yük taşırken belimi incittim. Patrona iyi olmadığımı, beni hastaneye götürmesi gerektiğini söyledim. Tüm ısrarlarıma rağmen, mesai bitmeden gidemeyeceğimi, dişimi sıkmam gerektiğini söyledi. Daha sonra ben sinir ve acı içinde çalışırken yanıma gelerek surat ifademin asık olduğunu, bunun işletmenin müşteri memnuniyeti prensibine uymadığını belirterek eve gidip dinlenmemi, “ağrı geçmezse” (yani ben ağrı geçene kadar işkence çekecektim) bir hal çaresine bakacağını söyledi. Yani onun için bir insanın sağlığı değil müşteri memnuniyeti, yani kazandığı para önemli.
Ben her ay düzenli bir şekilde İşçi Dayanışması bültenini okuduğum için bu sorunları bir tek benim yaşamadığımı, dünyadaki bütün işçilerin benzer sorunlar yaşadığını biliyorum. İş cinayetleri, meslek hastalıkları, hak gaspları, sendikasızlaştırma, taşeronlaştırma, işsizlik, uzayan iş saatleri, üç kuruş ücretler gibi sayısız sorunla boğuşuyoruz.
Peki, işçilerin bu sorunlarına kim sahip çıkacak?
Nereden geliyor patronlardaki bu cüretin kaynağı?
İşçilerin sorunlarına işçilerden başka sahip çıkacak kimse yoktur. İşçi sınıfı bilinçlenip örgütlendiğinde ve kendi sınıfının sorunlarına çözüm aramaya başladığında patronlar bir avuç korkaktan başka bir şey olmayacaktır.
Ben İşçi Sınıfıyım
İşçiler Bayrama İşsiz Girdiler
- Neden Hiçbir Şey Değişmiyor?
- İşçilerin Kafa Karışıklığı Kimin İşine Geliyor?
- Dünya Dönüyor Ama Eskisi Gibi Değil
- Asgari Ücretle Açgözlü Olunur mu?
- Ekmeğimizin Peşindeysek Haklarımızın da Peşinde Olmalıyız!
- Hayatı Bizim İçin Ömür Törpüsü Haline Getirdiler
- Bu Düzen Sağlığımızı Bozuyor
- Benim Ekonomim Neden Şahlanmıyor?
- Migros’ta İşten Atılan Yeğenim İşe İade Edildi
- Borsada Neleri Kaybediyoruz?
- Umut Hep Vardır
- Dün Hiroşima Bugün Ortadoğu
- MESS Sözleşmesinden Çıkardığımız Bir Ders Var
- Patron Haklı mı?
- Doğru Bilgi ve Çözüm İçin Mücadele Saflarına
- Karnımızı Doyurmak Değil Sağlıklı Beslenmek İstiyoruz
- “Fedakârlık” Neden Hep Bize Düşer?
- Bazen de REFİK Olmalı!
- Hak ve Adalet Mücadelesine Vurulan Kelepçeler Nasıl Sökülür?
- Ayrışarak Değil Birleşerek Kurtuluruz
Son Eklenenler
- Mersin’in Gülnar ilçesinde yapımı devam eden Akkuyu Nükleer Santrali şantiyesinde çalışan işçiler Ocak ve Şubat ayı ücretleri ödenmediği için 27 Martta iş bıraktı. Santralin Türkiye tarafının genel yüklenici firması IC İçtaş bünyesinde çalışan...
- Özak Tekstil işçileri sendika değiştirme hakkını kullanarak BİRTEK-SEN’de örgütlendikleri için patronun işten atma saldırısıyla karşılaşmış ve 27 Kasımda direnişe geçmişlerdi. Tüm baskı ve engellemelere rağmen sendikalarıyla birlikte mücadeleyi...
- Bayburt Grup’a bağlı Agrobay Seracılık’ta çalışan işçiler Tarım-Sen’e üye oldukları için tazminatları ve 2 aylık maaşları ödenmeden işten atılmışlardı. 22 Ağustosta direnişe geçen işçiler patronun yalanlarına, jandarma saldırısına, defalarca...
- İşçilerin, patronların saldırılarına karşı mücadelesi sürüyor, bu mücadelelerin bir kısmı anlamlı kazanımlarla sonuçlanıyor. Sendika düşmanlığına karşı direnişe geçen RC Endüstri işçileri patrona geri adım attırdı. Direnişin 20. gününde üretimi...
- Sermayelerini büyütmeyi her şeyin önüne koyan patronlar sınıfı dünyanın dört bir yanında iş güvenliği önlemlerini almayarak, doğayı tahrip edip felaketlerin önünü açarak işçilerin canını almaya devam ediyor. Türkiye’de ve dünyada depremlerde,...
- İtalya İşçi Sendikası UIL ülkede giderek artan iş cinayetlerine karşı 19 Martta Roma’da protesto gösterisi düzenledi. Sendika öncülüğünde yapılan eylemde giderek artan işçi ölümleri protesto edildi. İş güvenliği önlemlerinin alınmamasının işçilerin...
- Sorunlarımız giderek artıyor. Çevremde pek çok insandan “hiçbir şey değişmiyor” cümlesini duyuyorum. Onlara soruyorum: “Peki, değişmesi için sen ne yapıyorsun?” Herkes çözümü birbirinden bekliyor, sonra da “neden böyle” diye şikâyet ediyor. Sonuç...
- Hak gasplarına karşı işçilerin, emekçi kadınların ve emeklilerin hak arayışı sürüyor. Çeşitli işkollarından işçiler İzmir’den Manisa’ya, İstanbul’dan Ankara’ya kadar direnişlerle, yürüyüşlerle, basın açıklamalarıyla seslerini yükseltiyor.
- Başlıktaki sorunun cevabı aslında çok basit: kim karıştırıyorsa onun işine gelir doğal olarak. Çalışmakta olduğum işyeri ağır sanayi… Genç işçilerin yanı sıra çocuk ve yaşlı emeği sömürüsü de katmerli olarak yaşanıyor. Ücretlerin çevredeki...
- Türkiye’de mevcut siyasi iktidar, pek çok alanda politika değiştirdi, iç ve dış politikalarında keskin zikzaklar çizdi, defalarca doğrultu değiştirdi. Fakat doğrultusunu hiç değiştirmediği, istikrarını hep koruduğu bir alan var: Emek politikaları!
- Binlerce yıl önce atalarımızın avlanmak için kullandığı bumerang, atıldığı noktaya geri dönmesiyle bilinir. Bumerangın bu özelliğine atıfla, kişinin gösterdiği tutum ve davranışların sonuçlarının eninde sonunda kendisine geri dönüşü olacağını...
- Bursa’nın Gemlik ilçesinde faaliyet gösteren Borusan Lojistik A.Ş’de Liman-İş Sendikası’na üye olan 4 işçi işten çıkarıldı. Sendikalaştıkları için işten atılan işçilerin geri alınması ve sendikal baskılara son verilmesi talebiyle 21 Martta fabrika...
- Her işçinin belki bir tesadüf neticesinde ve o güne değin ilk kez duyduğu, duyduğunda da “işte aradığım cevap buydu” dediği sözler vardır. Sınıf temelinde örgütlü işçiler buna “kulağına kar suyu kaçırmak” da derler. Benim kulağıma kar suyunu kaçıran...