“Almış dizginleri eline
Bir avuç vurguncu müteahhit toprak ağası
Onların kemik yalayan dostları
Onların sazı cazı villası doktoru dişçisi
...
Arnavutköy’de plastik ve metal elektrik malzemeleri üreten sendikalı bir işyerinde emekçiyim. Yıllardan beri her anlamda gelişi belli olan kriz kendini hissettirmeye başlayınca, patronlar kârlarından kaybetmemek için her zamanki gibi ilk önce işçi çıkarmaya başladılar. 4 ay önce 300 emekçinin ter döktüğü fabrikada şu an 140 çalışan kalmış durumda ve işten çıkarılan arkadaşların üzerindeki iş yükü çalışmaya devam eden emekçilerin sırtına yüklenmiş durumda. Patronlar yıllardan beri kârlarının üzerine kat be kat koyarken işçiler kıt kanaat geçinmek zorunda bırakılıyordu. Bugün ise bu krizin faturasını “aynı gemideyiz” diyerek yine biz emekçilere ödetmek istiyorlar. Kârlar bölüşülürken aynı gemide olmayan biz, bugün bu krize de ortak olmayacağız, olmak istemiyoruz. Bu süreçte zarar etmek istemeyen patron ve temsilcileri biz işçilerle konuşurken “sizden özveri ve fedakârlık bekliyoruz” gibi söylemler kullanıyorlar. Şu an çalışmaya devam eden emekçilere gözdağı veriyorlar. Bu yüzden biz işçiler olarak doğru temelde birlik olmak ve mücadele etmek zorundayız. KURTULUŞ YOK TEK BAŞINA YA HEP BERABER YA HİÇ BİRİMİZ!
“Almış dizginleri eline
Bir avuç vurguncu müteahhit toprak ağası
Onların kemik yalayan dostları
Onların sazı cazı villası doktoru dişçisi
...Bir seçim sürecinde daha burjuva siyasetçiler, yani patronların siyasi temsilcileri sahnedeler. Milyon dolarlık reklam kampanyaları eşliğinde, işçileri yalanlarına inandırmak için kapı kapı geziyorlar. İşçilere, emeklilere...