Otomatik Cevaplar
GOSB’dan bir grup metal işçisi
Bilenler muhakkak vardır, otomatik çamaşır makineleri çıkmazdan önce merdaneli çamaşır makineleri vardı. Makine kazanının içinde bir pervane vardır ve çamaşırları bir o yana bir bu yana atar yıkar. Sonra da çamaşırlar makinenin üzerindeki çift merdanenin arasından geçirilip bir güzel sıkılırdı. Eğer temiz yıkanmamışsa tekrar kazana atılır, pervanenin eline teslim edilirdi, iyice temizlensin diye.
Tek başına fiziksel hareketten de ibaret değil elbette bu durum, düşünmek, fikir yürütmek, araştırmak gibi birçok beyin faaliyetinde de aynı durum kendini gösteriyor. Akşam olup eve gittiğimizde birçoğumuzun ilk dokunduğu düğmelerden biri, TV açık değil ise ilk önce onu açmak, sonrasında da kulağımızla duyduğumuz her kelimeyi tane tane beynin ön lobuna kaydetmek. Ertesi gün tekrar mesai başladığında ise biz farkında bile olmadan bize ezberletilen cümleleri etrafımızdakilere yaymak.
- Ne krizi, fırsatçılar var, stokçular var stokçular!
- Beğenmiyorsan git kardeşim, ne işin var bu memlekette!
- Herkes bizi kıskanıyor, gelişmemizi istemiyorlar. Bunlar hep dış mihrakların oyunu!
- Bizi bölmek istiyorlar!
- Böyle gelmiş böyle gider…
- Her koyun kendi bacağından asılır.
- Babana bile güvenme!
Böyle sürüp giden bir dolu otomatiğe bağlanmış sorular ve cevaplar. Otomatik makineler misali işyerlerimizde mola zilinin çalmasıyla birlikte, akşam kayda alınanlar başlıyor seslendirilmeye. Elbette ki insanlar ezberlediği bunca şeyi art niyetlerinden dile getirmiyorlar. Medya eliyle sorular sorulup akabinde hiç kimseye düşünme fırsatı verilmeden cevapları sıralanıyor ardı ardına. Çünkü medya bir sestir, ama bu ses yalnızca sahibinin isteklerini icra etmekle mükelleftir. Patronların medyası “sorgula-ma, düşün-me, araştır-ma” mesajını veriyor her karesinde. Sınıfından, kendi sınıf çıkarlarından habersiz işçilere, ulaşabildiğince zehrini saçıyor. Ama zehir varsa muhakkak onun panzehiri de vardır.
Şimdi tekrar merdaneli makinelerin çalışma sistematiğini aklımıza getirelim. Her duyduğumuzu o çift merdanenin arasından geçirsek, sıksak, olmadı deyip biraz daha sıksak, bu yalanlardan geriye ne kalır? Bizler dünyanın her yerinde kumaşa rengini, metale şeklini verenleriz. Aynı zamanda yalanlarla kandırılmak, cansız makineler gibi zil sesleriyle hareket ettirilmek istenenleriz. Gerçekliğimiz bu kadar ortadayken nasıl “babana bile güvenme” diyen zihniyetin esiri olabiliriz? Patronlar sınıfının saçtığı zehrin tek panzehiri ancak örgütlenmek ve onların yalanlarına karşı birlikte uyanık olmaktır.
Son Eklenenler
- Türkiye’de seçimler öncesinde çok sayıda emekli eylemi gerçekleşti. Emeklilerin yaşadığı sorunların sandığa yansıyarak yerel seçimleri etkilediği herkesin malumu… Sorunlarımız bitmedi ve seçim sonrasında da emekliler olarak taleplerimizi haykırmaya...
- Merhaba dostlar; bizler İstanbul’dan bir grup öğretmeniz. 1 Mayıs’a yaklaşırken duygularımızı siz işçi kardeşlerimizle paylaşmak istedik. Öncelikle her sene olduğu gibi bu sene de 1 Mayıs coşkusunu haftalar, aylar öncesinden hissetmeye başladık. O...
- Öz Gıda-İş Sendikasında örgütlü işçilerin 7 Marttan beri grevde olduğu Abalıoğlu Lezita fabrikasında 16 Nisanda jandarma işçileri ve sendikacıları darp etti ve ters kelepçeyle gözaltına aldı. Yaralanan 8 işçi hastaneye kaldırıldı. İzmir Kemalpaşa’da...
- 17 Nisan Sağlıkta Şiddete Karşı Mücadele Günü kapsamında Türkiye’nin pek çok kentinde sağlık emekçileri basın açıklamaları gerçekleştirdi. 12 yıl önce Gaziantep’te görev sırasında katledilen Dr. Ersin Arslan ve sağlıkta şiddet sonucu yaşamını...
- Bursa’da faaliyet gösteren Durak Tekstil’de 6 işçi Öz İplik-İş Sendikasına üye oldukları için işten atılmış ve fabrika önünde direnişe geçmişlerdi. 6 Şubattan itibaren direnişlerine kararlı bir şekilde devam eden Durak Tekstil işçileriyle dayanışma...
- Sermaye sınıfı ve iktidar bizi bir birey, bir insan olarak değil sadece ucuz işgücü kaynağı olarak görüyor. Çok çocuk doğurmamızı, gelecek işçi kuşaklarını yetiştirmemizi beklerken, kadın istihdamını teşvik ettiklerini söylerken, doğum ve emzirme...
- Adıyaman’ın Besni ilçesinde bulunan Mega Polietilen fabrikasında 2 aylık ücretleri gasp edilen işçiler 8 Nisanda iş bırakarak direnişe başladı. 15 Nisanda BİRTEK-SEN’in çağrısıyla fabrika önünde bir dayanışma eylemi yapıldı. 5 Nisandan bu yana...
- İşçi sınıfının 8 saatlik işgünü için mücadelesinden doğan 1 Mayıs’ın 138 yıllık bir tarihi var. Kuşaklar boyunca kadın ve erkek işçiler işgününü 8 saate indirmek için mücadele ettiler ama bu mücadele işgününün kısaltılması talebiyle sınırlı kalmadı...
- Hepimiz artan hayat pahalılığından şikâyet ediyoruz. Geçimimizi sağlamakta, ay sonunu getirmekte zorlanıyoruz. Çarşı-pazarda, marketlerde hep aynı sohbeti yapıyor, aynı dertten yakınıyoruz: Hayat çok pahalı! Çoğumuz için tatil yapmak, hafta sonu...
- İsrail’in Gazze’ye saldırıları altıncı ayını geride bırakırken altı aydır meydanları dolduran İngiltereli işçi ve emekçiler “acil ve kalıcı ateşkes” ve “İsrail’e silah satışının sonlandırılması” talepleriyle bir kez daha meydanlara çıktı. 13 Nisanda...
- Otuz yıl boyunca kesintisiz çalışmış, ücreti daha cebine girmeden SGK primleri ve vergileri kesilmiş, EYT’li emekli bir işçiyim. 2024 yılı Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından emekliler yılı ilan edildi ama emekliler sefalet içinde yaşamaya mahkûm...
- Ezilenlerin safında mücadele eden, şiirlerini ve oyunlarını işçi sınıfına adayan Bertolt Brecht, “Yarının Büyüklerine Şiirler” kitabında, beşiğinin başucunda oğluna seslenen bir ananın ninnisine yer verir. Geçmişten bugüne ninniler, çocukların...
- Sevgili işçi kardeşlerim, hepinize merhaba. Bu mektubumda sizlerle sözü eğip bükmeden konuşmak ve gerçekler üzerine hasbihal etmek istiyorum. Yani gerçekleri olduğu gibi konuşalım. Biliyorum ki kursağınıza giren her lokmayı alın teriniz, elinizin...