Buradasınız
Patrona Güvenmenin Ağır Bedeli
Pendik’ten bir işçi
İş çıkışı, yıllardır görmediğim bir tanıdığımın kızını gördüm tesadüfen. En son gördüğümde üniversiteye yeni başlamıştı. Üniversite bitmiş, işe başlamış. Aradan yıllar geçince tabi her şey değişmiş, kızımız büyümüş. “Yıllar ne çabuk geçiyor” diye düşündüm. Neyse, anne ve babasının nasıl olduğunu sorunca kızcağız, “sorma abla” diye başladı söze.
Babası yıllardır deri işinde çalışan bir işçi. Aynı deri fabrikasında yirmi yıldır çalışıyordu. İki sene önce, fabrikada işler azalmış, patron da iş yok diye işçilerin ücretlerini aksatmaya başlamış. İşçiler çalışmaya devam etmişler. “Patronun parası yok, olunca verir, artık idare edeceğiz” diye düşünmüş işçiler. Bu şekilde iki yıl geçmiş. Sonra işyerinin iflas ettiğini söylemiş patronları. Alacaklılar işyerine işçilerden önce gelip her şeye el koymuşlar. Öncelikle banka mallara el koymuş. İşçilerse öylece açıkta kalmışlar. Dava açmışlar ama nafile. İşçiler alacaklı olan bankaya durumu bildirmişler. Banka da “fabrikadan aldığımız mallar bizim alacağımızı bile karşılamadı, biz size bir şey veremeyiz” demişler. İşveren kendi üzerine kayıtlı ne varsa hepsini başkasının üzerine geçirdiği için, işçiler alacaklarını tahsil edememişler.
Gencecik kızcağız diyor ki; “abla bir bilsen o iki sene bize nasıl bir azap oldu, anlatamam. Ben işe yeni başlamıştım, aldığım maaşın hepsini eve verdim, babam çalışıyordu ama aylarca ücret almadan, boşu boşuna çalıştı. Annem temizlik işleri çıkarsa temizliğe gidiyordu. Çok zor zamanlar geçirdik. Yirmi yıldır emek verdiği, alın teri döktüğü, hatta meslek hastalığı geçirdiği işyeri babama bunu yaptı. Deri imalatında boya, koku içinde, sağlıksız koşullarda çalıştı. Bu yüzden babamın ciğerleri de iyi durumda değil. Yani babamın durumu her açıdan çok kötü. Tazminatı için hep hayal kuruyordu. Tazminatımı alınca şunu yaparız, bunu yaparız diye anlatıyordu. Ne kadar uğraşsa da, ne aylarca birikmiş maaşını ne de tazminatını alabildi. Yılların emeğine mi yansın, bu uğurda giden sağlığına mı? Şimdi bildiğin, yaşayan bir ölü gibi! Tüm hayalleri yıkıldı. Sanki hayata küstü. Ama abla, ben, annem hep diyorduk ona, “bunlar bu parayı vermez, şimdiden bir oluruna bak” diye. Babam da hep bize diyordu ki, ‘bunlar hacca gitmiş dindar adamlar, kaç yıldır çalışıyorum, hacı adam paramın üstüne konacak değil ya. O da zor durumda, toparlasın kendini, yavaş yavaş verir’ diyordu. Kendi iyi niyetinin kurbanı oldu, ne diyeyim. Biz de çok üzüldük, kahrolduk ama elden gelen bir şey yok maalesef.”
Krizle birlikte bu gibi olayları daha fazla duymaya başladık. İşçilerin maaşlarını ve tazminatlarını ödemeden ortalıktan kaybolan patronların sayısı bir hayli çoğaldı. Belli ki patronlar sınıfı krizin faturasını biz işçilerden çıkarmaya ant içmişler. Ne bir devlet denetimi var, ne de işçilerin alacakları konusunda devletin bir yaptırımı söz konusu. Aksine, yasalar da patronlardan yana işlediği için işçiler bir kez daha mağdur oluyor.
Bilinçsizlik ve örgütsüzlük işçileri gerçekçi ve sağlıklı düşünmekten yoksun bırakıyor. İşçi abimiz, hakkının yenmeyeceğini, yıllardır birikmiş emeğine el uzatılmayacağını düşünerek patronuna güvenirken, patronu ise, tası tarağı toplayıp, işi kılıfına uydurarak ortalıktan yok olmuş. “Bunlar benim kaç yıllık işçilerim, çocuklarının rızkını çalmayayım” diye belli ki hiç düşünmemiş.
İktidar ile bir olan patronlar sınıfı büyük bir pervasızlıkla işçilerin haklarına, ekmeklerine el koyuyor. Patronlar sınıfının işçilere oynadığı ayak oyunlarının sonu gelmiyor. İşçiler olarak bu düzende haklarımızı tek bir yolla; sınıfımızın örgütlülüğüyle koruyabiliriz. Biz işçilerin patronlar sınıfına değil, kendi sınıfımıza güvenmemiz ve örgütlenmemiz gerekiyor.
YÜREKLERİN GEZİNTİSİ
EYT’liler Gebze’de Toplandı
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
- “Geçmiş Olsun” Yerine “Rapor Almayın”
Son Eklenenler
- Birleşik Metal-İş Sendikası Gebze 1 No’lu Şubenin örgütlü olduğu Mersen’de işçiler, sendika ve toplu sözleşme hakları için 19 Nisanda greve çıktı. Sendikadan yapılan açıklamada şu sözlere yer verildi: “Fransa sermayeli Mersen’in merkez yöneticileri...
- İşçi Dayanışması’yla tanışmış işçi kardeşlerimiz, gazetemizin kendilerinde yarattığı değişimi çok iyi bilir. UİD-DER ile yolları kesişen her işçi kardeşimizin zihni açılır, doğru bir ifadeyle dünyaya ve her şeye sanki üç boyutlu bir gözlükle bakar...
- Bu dünyaya sadece çalışmak için gelmiş gibiyiz. İşyerinde arkadaşlarımın ağzından sürekli şu sözler dökülüyor: “Ya biz bu dünyaya çalışmak için mi geldik? Evde iş, fabrikada iş… Sürekli bir döngünün içinde dönüp duruyoruz. Neden bu kadar çok...
- Türkiye’de seçimler öncesinde çok sayıda emekli eylemi gerçekleşti. Emeklilerin yaşadığı sorunların sandığa yansıyarak yerel seçimleri etkilediği herkesin malumu… Sorunlarımız bitmedi ve seçim sonrasında da emekliler olarak taleplerimizi haykırmaya...
- Merhaba dostlar; bizler İstanbul’dan bir grup öğretmeniz. 1 Mayıs’a yaklaşırken duygularımızı siz işçi kardeşlerimizle paylaşmak istedik. Öncelikle her sene olduğu gibi bu sene de 1 Mayıs coşkusunu haftalar, aylar öncesinden hissetmeye başladık. O...
- Öz Gıda-İş Sendikasında örgütlü işçilerin 7 Marttan beri grevde olduğu Abalıoğlu Lezita fabrikasında 16 Nisanda jandarma işçileri ve sendikacıları darp etti ve ters kelepçeyle gözaltına aldı. Yaralanan 8 işçi hastaneye kaldırıldı. İzmir Kemalpaşa’da...
- 17 Nisan Sağlıkta Şiddete Karşı Mücadele Günü kapsamında Türkiye’nin pek çok kentinde sağlık emekçileri basın açıklamaları gerçekleştirdi. 12 yıl önce Gaziantep’te görev sırasında katledilen Dr. Ersin Arslan ve sağlıkta şiddet sonucu yaşamını...
- Bursa’da faaliyet gösteren Durak Tekstil’de 6 işçi Öz İplik-İş Sendikasına üye oldukları için işten atılmış ve fabrika önünde direnişe geçmişlerdi. 6 Şubattan itibaren direnişlerine kararlı bir şekilde devam eden Durak Tekstil işçileriyle dayanışma...
- Sermaye sınıfı ve iktidar bizi bir birey, bir insan olarak değil sadece ucuz işgücü kaynağı olarak görüyor. Çok çocuk doğurmamızı, gelecek işçi kuşaklarını yetiştirmemizi beklerken, kadın istihdamını teşvik ettiklerini söylerken, doğum ve emzirme...
- Adıyaman’ın Besni ilçesinde bulunan Mega Polietilen fabrikasında 2 aylık ücretleri gasp edilen işçiler 8 Nisanda iş bırakarak direnişe başladı. 15 Nisanda BİRTEK-SEN’in çağrısıyla fabrika önünde bir dayanışma eylemi yapıldı. 5 Nisandan bu yana...
- İşçi sınıfının 8 saatlik işgünü için mücadelesinden doğan 1 Mayıs’ın 138 yıllık bir tarihi var. Kuşaklar boyunca kadın ve erkek işçiler işgününü 8 saate indirmek için mücadele ettiler ama bu mücadele işgününün kısaltılması talebiyle sınırlı kalmadı...
- Hepimiz artan hayat pahalılığından şikâyet ediyoruz. Geçimimizi sağlamakta, ay sonunu getirmekte zorlanıyoruz. Çarşı-pazarda, marketlerde hep aynı sohbeti yapıyor, aynı dertten yakınıyoruz: Hayat çok pahalı! Çoğumuz için tatil yapmak, hafta sonu...
- İsrail’in Gazze’ye saldırıları altıncı ayını geride bırakırken altı aydır meydanları dolduran İngiltereli işçi ve emekçiler “acil ve kalıcı ateşkes” ve “İsrail’e silah satışının sonlandırılması” talepleriyle bir kez daha meydanlara çıktı. 13 Nisanda...