Buradasınız
Patronlara Kıyak: 125 bin İşçinin Maaşını Yine İşçi Ödedi
İşçilerin ücretlerinden kesilen primlerle oluşturulan İşsizlik Sigortası Fonu patronlara peşkeş çekilmeye devam ediyor. Son 5 ayda bu fondan Kısa Çalışma Ödeneği kapsamında 95 milyon liraya yakın maaş ödemesi yapıldı. Maaşı ödenen işçi sayısı ise 125 bini geçti! Sermayenin selametini düşünerek İşsizlik Sigortası Fonunu amacı dışında kullanan hükümet, işçinin bir cebinden aldığı paraları diğer cebine koyuyor. Bu şekilde de patronlara bedavaya işçi sömürüsü imkânı sağlıyor!
Patronların Kısa Çalışma Ödeneğinden yararlanabilmesi için ekonomik kriz ve benzeri nedenlerle işyerindeki çalışma süresinin önemli ölçüde azaldığı veya durduğu yönünde İŞKUR’a başvuru yapmaları ve bunun kabul edilmesi gerekiyor. Bu kapsamda işçilere Genel Sağlık Sigortası ve brüt ücretlerinin %60’ı kadar bir maaş ödemesi yapılıyor. Tüm bu harcamalar ise İşsizlik Sigortası Fonundan karşılanıyor. Daha önceki yıllarda, işyerinde kısa çalışma yapılmasını talep eden işverenin başvuru belgeleri arasında iddiasını kanıtlayan somut belgelerin bulunması gerekiyordu, fakat geçen sene yapılan “küçük” bir değişiklikle bu zorunluluk kaldırıldı!
Bu “küçük” değişiklikle krizi fırsata çevirmeye çalışan sermaye sahiplerine büyük bir rant kapısı daha açılmış oldu. Akabinde de Kısa Çalışma Ödeneğine başvuran patron sayısında patlama yaşandı. Geçen yılın Kasım ayında sadece 43 işçi için kısa çalışma ödeneği talep edilirken, Aralıkta bu sayı 4 bin 123’e çıktı. Ocakta 26 bin 562, Şubatta 36 bin 139, Martta 35 bin 850, Nisanda ise 23 bin 259 işçiye İşsizlik Sigortası Fonundan Kısa Çalışma Ödeneği başlığı altında ödeme yapıldı. Bu 5 aylık süre zarfında toplamda 125 bin 933 işçiye İşsizlik Sigortası Fonundan toplam 94 milyon 710 bin lira para verildi. Bu tablo, “kriz mriz yok” diyen siyasi iktidarın “krizi nasıl fırsata çeviririz” diye düşünen patronlara nasıl da ballı fırsatlar sunduğunun açık kanıtıdır. Sermaye sahipleri, işçileri hiçbir maliyet olmaksızın sömürmekten gayrı ne isteyebilir ki?
İşsizlik Sigortası Fonu: İşçilere karşı oldukça cimri, patronlara karşı bir o kadar bonkör!
2008 yılında İşsizlik Sigortası Kanunu’nun amaç maddesini değiştiren AKP, işçilerden kesilen paralarla oluşturulan bu fonun farklı amaçlar için kullanımının önünü açtı. Böylece işsizlere karşı oldukça cimri olan bu fon, sıra sermayeye gelince bir o kadar eli açık hizmet sağlamaya başladı.
Patronlar “teşvik” ve “destek” adı altında bu fondan semirdikçe semiriyorlar. Krizi gerekçe göstererek Kısa Çalışma Ödeneğinden yararlanarak İşsizlik Sigortası Fonunu yağmaladıkları gibi, İŞKUR üzerinden eğitim adı altında çalıştırdıkları işçiler için de ceplerinden tek kuruş çıkmıyor. İŞKUR üzerinden istihdam edilen işçilerin ücretleri ve sigorta primleri de bu fondan karşılanıyor. Üstelik bunların dışında, bu fonun kaynak olarak kullanıldığı çeşitli “teşvik” ve “destek” alıyorlar. 2018 yılı rakamlarına baktığımızda, fondan işsizlik maaşı için 5 milyar 865 milyon lira ödeme yapıldığı, patronların ise 12,5 milyar lira teşvik aldığı görülüyor. Yani patronlar, işsizler için kurulduğu söylenen bu fondan 2018 yılında işsizlerin aldığı meblağın iki katından daha fazla yararlandılar ve bu tablo 2019’da da aynen devam ediyor.
İşsizlik Sigortası Kanunu’nun ilk halinde “Bu fon bütçe kapsamı dışında olup, gelirlerinden hiç bir şekilde kesinti yapılamaz ve Genel Bütçeye gelir kaydedilemez” yazıyordu fakat AKP hükümeti 2012 yılında bir başka değişiklik daha yaptı ve “gelirlerinden” ibaresinden sonra gelmek üzere “vergi kesintileri hariç” ibaresi ekledi. Böylece İşsizlik fonundan stopaj vergisi alınmaya, “hazineye gelir” adı altında kesintiler yapılmaya başlandı. bu nedenle on milyarlarca liranın biriktiği bu fonun giderlerinin sadece üçte biri kadarı işsizlik ödeneği kapsamında işsizlere ödenirken, geri kalan üçte ikilik kısım ise sermayenin ve devletin kasasına akmaya başladı.
İşsizlik Sigortası fonuna ilişkin hayata geçirilen bu politikalar yüzünden fon tarihinde ilk defa açık verdi. İşsizlik Sigortası Bülteni’ne göre, Nisan ayında fonun toplam geliri 3 milyar 90 milyon lira olurken gideri ise 3 milyar 480 milyon lira olarak gerçekleşti ve böylece fon aylık bazda 390 milyon lira açık vermiş oldu.
Kardeşler, halen fonda birikmiş 130 milyar lira bulunuyor ve bu rakam açgözlü sermaye sınıfının ağzını sulandırmaya devam ediyor. İliğimize kadar sömüren bununla da yetinmeyip bir cebimizden aldıkları paraları diğer cebimize koyarak aklımızla dalga geçen patronlar sınıfına ve onları ihya eden siyasi iktidara karşı birleşmeli ve mücadele etmeliyiz.
- Ekonomik Sorunların Kaynağı Bulundu: İşçi ve Emekçiler!
- Vergiler Patronlardan Kesilsin!
- Soğanı Bile Lüks Hale Getiren Bu Rejim Gitmeli!
- Bakandan Dâhiyane Buluş: Kış Tatili!
- Bizim Yoksulluğumuz, Onların Yalanları Büyüyor
- Nasıl Küçüldük, Kimi Büyüttük?
- Bir İşçi Çocuğunun Gözünden Hayat Pahalılığı
- “2023’ü Beklerken” Neler Oldu?
- Zamlardan Haberi Olmayanlar da Var!
- Enflasyonu Asgari Ücret Zammı mı Arttırıyor?
- Büyüdüğümüzü Hissedebiliyor musunuz?
- Evsiz Kalmak mı Mücadele Etmek mi?
- Ekmeğimizi Büyütmek İçin!
- Haklı Olan Biziz!
- İktidarın Enflasyon Masalı
- Yağa Neden Zincir Vuruluyor?
- Yüksek Elektrik Faturalarına Tepkiler Sokaklara Taştı
- İşten Çıkarma Yasağı Sona Erdi, Saldırılar Başladı!
- Doların Yükselmesi Bizi İlgilendirmez mi Dediniz?
- Maaşlar Eriyor: Bu düzen Değişmeli!
Son Eklenenler
- Siyasi iktidar ve sermaye sınıfı yasa kural tanımadan işçilerin haklarını gasp ediyor. Bu saldırılara işçilerin cevabı ise mücadele etmek, boyun eğmemek oluyor. 7 Martta greve çıkan Lezita işçileri, 17 Martta Manisa Turgutlu’da yürüyüş ve basın...
- İşçilerin mücadele örgütü UİD-DER’in, “Geçmişten Geleceğe Yaşasın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü” şiarıyla düzenlediği etkinlikler dizisi İstanbul Avrupa Yakası ve Mersin’deki etkinliklerle son buldu.
- Kocaeli İSİG Meclisi ve Eğitim-Sen 1 No’lu Şube, MESEM aracılığıyla öğrencilerin sermaye için çocuk işçi yapılmasına karşı 16 Martta basın açıklaması düzenledi.
- Patronlar iş barışını “patronla işçi arasında uyum, saygı ve güven ortamı” olarak tanımlıyorlar. Peki, patronun işçiyi sömürmesi üzerine kurulu bir sistemde saygıdan, barıştan söz edebilir miyiz? İş barışı söylemini dillerinden düşürmeyen patronlar...
- Malum, Şubat ayını geride bırakıp baharın gelişini müjdeleyen Mart ayına girdik. Fakat içimiz bahar sevinciyle dolmak bir yana daha da kararıyor. Ama bunun tek nedeni hava değil. Atalarımız “Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır” demişler....
- Ücretlerimizin yükseltilmesini talep ettiğimiz her dönemde, biz işçilere “açgözlü”, “nankör” yaftası yapıştırılır. İktidar sahiplerinden tutun da, daha fazla kâr etmek için hayatlarımızı cehenneme çeviren patronlara kadar sermaye sınıfının zihniyeti...
- İşçilerin pek çok sektörde hak gasplarına karşı verdikleri mücadeleler sürüyor. Antep’te bulunan Sayın Tekstil fabrikasında 200’ü aşkın işçinin ek zam talebiyle 9 Martta başlattığı iş bırakma eylemi devam ediyor. 14 Martta sendikaları BİRTEK-SEN’le...
- Toplumun ezenler ve ezilenler olarak ikiye bölündüğü bir sistemde gerçek adalet ve barış olamaz. Ama gerçek adaleti ve barışı isteyenler olur ve onlar ezilen sınıflardır, kadın erkek işçiler ve emekçilerdir. Dünden bugüne Fransa’dan Türkiye’ye...
- Hepimizin bildiği üzere kısa bir süre önce 2023-2025 MESS Grup Toplu İş Sözleşmesi grev aşamasında son buldu. Birden çok fabrikada MESS’e bağlı olsun veya olmasın hareketli süreçler yaşandı. Çünkü alınacak ücret başka fabrikadaki işçilerin alacağı...
- Pek çok işçi kardeşimiz grev ve direnişlerde “biz ekmeğimizin peşindeyiz” derler. Bununla ekmeklerini korumak dışında bir amaçları olmadığını anlatmaya çalışırlar. Fakat kısa zamanda ekmeklerini koruyabilmek için sendikaya üye olma, grev, gösteri,...
- TÜİK’e göre Türkiye’de göreli yoksullaşma da azalıyormuş! Ülkedeki ortalama gelirin yüzde 50’si yoksulluk sınırı olarak kabul edildiğinde 2013 yılında göreli yoksulluk oranı yüzde 15 iken 2023 yılında yüzde 13,9’a düşmüş. Pek çok uzman Cumhuriyet...
- Erzincan İliç’te bulunan siyanürlü altın madeninde meydana gelen faciada 9 madenci kardeşimiz hâlâ göçük altında. Siyanürlü liç yığınının çökmesinin ardından siyanürün yanı sıra çeşitli ağır metaller de suya ve toprağa karıştı. Madenin sahibi yerli-...
- Çalıştığım işyerinde Tuncay isimli bir arkadaşımız var. Tuncay eşinden ayrılmış, çok şeker bir oğlu var, hayatta belki de tek tutunacağı dal o kalmış. Gözlerinde “şişe dibi” diye tabir edilen bir gözlük, ayağının biri topal, iki kulağında da işitme...