Sarıgazi UİD-DER temsilciliğinden arkadaşlarla birlikte direnişteki Divan işçilerini ziyaret ettik. Koç grubuna ait olan fabrikada çalışan Divan Turizm işçileri, iki hafta önce kötü çalışma koşullarına direndikleri için işten atılmıştı. Onları bu mücadelelerinde yalnız bırakmayarak, Cumartesi sabahı kahvaltı sofralarına misafir olduk.
Divan işçileri işyerinin kapısının önüne kocaman bir çadır kurmuşlar. Çadırın girişine astıkları yazı oldukça anlamlıydı: “Direniş Divanı”. Boş durmayı sevmeyen işçiler, çadırın yanındaki alanda, çadırın içine koymak için tahtadan raflar yapıyorlardı. Çadırlarının içinde ise çıtırtılarla yanan bir soba onları sürekli etrafına çağırıyordu. Sobanın arkasında hemen çadırın duvarında “Basında Biz” köşesi vardı. Burada Koç grubu yönetim kurulu başkanı Ali Koç’un son günlerde yaptığı açıklamalar göze çarpıyordu. Ali Koç bu yazılarda utanmadan toplumdaki gelir adaletsizliğinin kendisini ne kadar kaygılandırdığını anlatıyordu. Bu açıklamalar Divan direnişinin çadırında hiçbir yerde olmadığı kadar çarpıcı duruyordu.
Onlarla birlikte kahvaltı ederken sohbete başladık. Sonra bu sohbetlerimizi kameramızı kurarak röportaja dönüştürdük. Çadırın önüne büyük bir “Direniş Divanı” kurduk. İşçiler, direnişe çıkış süreçlerinin kendileri için ne kadar hızlı geliştiğini ve hazırlıksız yakalandıklarını anlattılar. İnsan gibi çalışmak ve insanca yaşayabilecek bir ücret alabilmek için imza topladıklarını ve sendikalı olduklarını, fakat Koç grubunun, haklarını aradıkları için kendilerini işten attığını belirttiler. Mücadelelerini yükseltmek ve yaymak için çeşitli yerlerde basın açıklaması ve yürüyüşler yapacaklarını açıkladılar. Bu kapsamda Pazar günü Taksim’deki Divan Oteline yürüdüler ve kararlılıklarını gösterdiler.
Onlarla patronların tek derdinin “kâr” olduğunu konuştuk. Kârları uğruna her şeyi yapabileceklerini ifade ettik.
Koç grubu, Gezi protestoları sırasında Divan Otelinin kapılarını polis saldırısına uğrayanlara açmış ve demokrat pozlar kesmişti. Şimdi Divan işçilerine yaptıkları, patronlar sınıfının iktidar kavgasındaki demokrat pozlarının ne kadar yalan olduğunu, yaptıkları her şeyin kendi sınıfsal çıkarlarına bağlı olduğunu bir kez daha gösteriyor. Sermayenin farklı kesimleri dönem dönem kendi aralarında kavgaya tutuşsalar da, işçi sınıfına karşı her zaman ortak hareket ederler ve işçi sınıfının hak arama mücadelesine aynı sınıfsal tepkiyi verirler. Koçların endişesi boşuna değildir. Biliyoruz ki Türkiye işçi sınıfı bunu anlayıp bir araya geldiğinde sermayenin hükmü de son bulacaktır.