Merhaba arkadaşlar,
Ben Gebze Güzeller Organize Sanayi Bölgesi’nde çalışan bir kadın işçiyim. Kapitalist sömürü düzeninin biz işçilerin hayatını nasıl zorlaştırdığının canlı bir örneğini sizlerle paylaşmak istiyorum.
Vardiyalı bir işte çalışıyorum. Yine bir 16.00-24.00 vardiyasında, Cumartesi günü işe gittiğimde ilginç bir durumla karşılaştım. İlginç diyorum, çünkü türlü tehlikelerle dolu üretim alanında bir çocuğun koşturup oynaması, çok da alışılmış bir şey değildir. Arkadaşlara “misafirimiz kim?” diye sorduğumda, bizim fabrikadaki işçilerden birinin çocuğu olduğunu öğrendim. Çocuğun babası olan arkadaşımız durumu utana sıkıla anlattı. Eşi de vardiyalı çalıştığından, çocuğu evde yalnız kalıyormuş. Hafta sonu amirler, müdürler fabrikaya gelmediğinden, arkadaş da çocuğunu yanında getirmiş. Çocuğun adı Umut, karnesi de çok iyiymiş. Babası da “hiç değilse bir gün birlikte vakit geçiririz, çocuğum gözümün önünde olur” diyerek almış yanına Umut’u.
Bütün bunları dinlerken, nasıl bir tepki vereceğimi bilemedim bir an. Sonra düşündüm ki, patronların, zenginlerin çocukları karne hediyesi diye kim bilir hangi ülkede, hangi eğlence merkezlerinde alıyorlardır soluklarını. Oysa Umut bir işçi çocuğu. Tatil dönemindeki “mutluluğu” babasının çalıştığı fabrikaya gelebilmek. Patronlar sınıfının çocuklarıyla işçi sınıfının çocukları arasındaki fark ortada!
Saatler akıp giderken, Umut bizim neşe kaynağımız oldu. Ama küçük bir çocuğun gece yarısına kadar uyanık kalabilmesi ne kadar mümkün olabilir? El birliğiyle Umut’u uyutmamaya çalıştık. Fabrikanın soğuğuna biz bile dayanamıyoruz, o küçücük bedeni ile Umut nasıl dayansın? Her fırsatta şarkılar söyledik, oyunlar oynadık. Gözünü her kapadığında, “Dayan Umut, diren! Az kaldı vardiyanın bitmesine” dedik.
Günün sonunda evlerimize dönerken biraz yorgun, biraz buruktuk. Umut babasıyla işyeri servisine binerken hepimize neşeyle el salladı. Yüzündeki o ifade, dünyadaki tüm çocuklarda olduğu gibi masum ve güzel. Peki, biz onların geleceği için ne yapıyoruz? Onlara güzel yarınlar bırakmak için yeterince çalışıyor muyuz? Bunları düşünürken, UİD-DER Kadın Komitesi’nin “Emekçi Kadınlar Mücadeleye!” adlı kampanyasını hatırladım. Güzel yarınlar için, çok güçlü bir mücadelenin kıvılcımı olacağına inandığım bu kampanya, hem çocuklarımızın hem de bizlerin sorunlarına ışık tutuyor. Hep birlikte UİD-DER Kadın Komitesi’nin sesine kulak verelim, gücüne güç katalım!