Hükümet referandumun hemen ardından kıdem tazminatını gündeme taşıdı ve patronların arzusu temelinde kıdem tazminatına dönük yeni modeller üretmeye başladı. Aslında söylediklerinin yıllardan beri söylediklerinden bir farkı yoktu ve her defasında biz işçilerden aynı cevabı almalarına rağmen ısrarla bu hakkımıza göz dikmeye devam ediyorlar.
Bizler bu hakkımızın değerinin farkında olan sınıf bilinçli işçiler olarak bu hakkımızı korumak için elimizden geleni yapmaya devam ediyoruz. Bu kapsamda çalıştığım fabrikada da bu konuyu tartışmaya açmaya ve arkadaşlarımın bu konuyu doğru kavramalarını sağlamaya çalışıyorum. Referandumun bizleri sürekli ayrıştıran propagandasının da sona ermesiyle tüm işçi arkadaşlarımla, biz işçilerin önemli bir hakkı olan kıdem tazminatını ve diğer saldırıları daha rahat konuşmaya başladık. Özellikle referandumda istikrar ve daha rahat bir yaşam için “evet” diyen arkadaşların bu konudaki tepkileri çok dikkat çekici. “O kadarını da yapmazlar, buna sendikalar izin vermez, herkes iş bırakır çalışmaz, 2019’da seçimde görürler bunu yaparlarsa ” demeleri içten içe biriken öfkeyi gösteriyor. Geçtiğimiz hafta BES uygulaması kapsamında her birimizin maaşından kesinti yapıldı. AKP hükümetinin sermayenin ihtiyaçları için oluşturduğu ve bize zorunlu olarak dayattığı bu sistemden yaklaşık 300 kişilik fabrikamızda neredeyse herkes çıkmak için bankayı aradı ve bu sistemden ayrıldı. Konu işçinin kendi çıkarı olunca kimse “benim partimin getirdiği bir sistem bu, ben kalıyorum” demedi.
Sermaye tüm dünyada hükümetleri aracılığıyla işçi sınıfının haklarına saldırıyor. Bizim yaşadığımız topraklar da bunun dışında değil. Kimi ülkelerde işçi sınıfı bu saldırılara örgütlü gücüyle karşılık veriyor ve engellemeye çalışıyor. Bizim ise henüz böyle bir gücümüz yok. Fakat bu saldırılar işçi arkadaşlarımıza destekledikleri partilerin nasıl da sermayenin yanında olduğunu göstermemizi sağlıyor. Bu sayede onları da birlikte mücadele etmeye davet ediyoruz. Bir arkadaşla sohbetimizde “geçmişte kazandığımız emeklilikte yaşın 65’e çıkması, taşeronluk sisteminin getirilmesi, sendikasızlaştırma çok canımızı yaktı” dediğimde verdiği cevap hoşuma gitti. Bana “öldürmeyen acı güçlendirir” dedi. İşçi sınıfı olarak çok acılar çektik ve artık sınıf mücadelesini güçlendirip bize bu acıları çektirenlerden hesap sormalıyız. Kıdeme dönük saldırı, sermaye ve ona hizmet edenlerin gerçek yüzlerini göstermemizin en iyi yollarından biri. Bizlerin ve çocuklarımızın gelecekte daha iyi bir dünyada yaşayabilmesi, tüm acıların son bulması için mücadeleye devam edelim!