Her fırsatta milletin hizmetkârı olduğunu söyleyen AKP hükümeti kimin hükümeti ve kimin hizmetkârı olduğunu yaptığı işlerle gösteriyor. Sistematik biçimde işçi haklarına saldırıyor.
Mesela şöyle özetlersek, emeklilik yaşının yükseltilmesi, taşeronluğun yaygınlaştırılması, kölelik bürolarının yasallaşması, sözleşmeli işçilik, bireysel emeklilik sistemi, sendika düşmanlığı, grev yasakları, sendikalaşma önünde engellerin arttırılması, işçi ölümleri karşısında işverenlerden yana tutum alması gibi daha birçok şey sıralanabilir. Şimdi de kıdem tazminatını fon adı altında gasp etme girişimi var.
Burjuvazi türlü yol ve yöntemlerle çalışanların büyük bir kesimini kıdem tazminatı alamayacak duruma getirdi ve şimdi de dönüp “zaten çalışanların çoğu alamıyor bari siz de almayın” demiş oluyor. Oysa kıdem tazminatı biz işçiler açısından çok önemlidir. Biz işçiler için kıdem tazminatı yıpranma payıdır, iş güvencesidir, işsiz kaldığımız zaman bir başkasına muhtaç olmamak demektir, bir an önce iş bulma derdine düşüp en kalitesiz işlere girmemek demektir.
Büyümek isteyen patronlar, önlerinde engel, hak, hukuk, “ıvır zıvır” istemiyorlar. İşçi sınıfının haklarına, sendikalarına, demokratik kitle örgütlerine yönelik saldırı ve yasaklamalar hız kesmediği gibi, KHK’lar ile toplumun iradesi yok sayılıyor, kamu emekçileri görevlerinden ihraç ediliyor, milyonlarca oy almış vekillerin vekilliği düşürülüyor, hapishaneler dolup taşıyor. Yani büyüyen Türkiye’de emekçilerin payına işsizlik, yoksulluk, ağır çalışma koşulları, baskılar, yasaklar düşüyor. Toplum milliyetçilik ve tek adam rejimi cenderesine sıkıştırılıyor.
Sorunlara dur demek ve saldırıları geri püskürtmek için işçi sınıfının örgütlülüğünü inşa etmek zorundayız. Bizler de Esenyurt’tan bir grup işçi olarak tüm işçi ve emekçi kardeşlerimizi haklarına sahip çıkmaya davet ediyoruz.
Örgütlüysek her şeyiz örgütsüzsek hiç bir şey!
Yaşasın örgütlü mücadelemiz!