Ben Sincan OSB’de çalışan bir işçiyim. Kriz organizedeki fabrikaları da etkiledi. Fabrika patronlarının ilk yaptığı şey işçi çıkarmak oluyor. Çalıştığım fabrikada da işçi arkadaşlarımızı çıkardılar. Arkadaşlarımızın işsiz kalması karşısında çok üzüldüğümüz halde örgütsüz olduğumuz için hiç bir şey yapamadık. İşyerinde işten çıkarmalarla ilgili yaptığımız sohbetlerde kimisi “Nasip, yapabilecek bir şey yok” kimisi de “Kış ayında olması kötü. Kışın iş bulmak zor oluyor” diyor. Örgütsüz olduğumuzdan dolayı ne yapacağımızı bilemiyoruz ve sadece piyango kime vuracak diye bekliyoruz. Her geçen gün şunu düşünerek geçiyor: “Bugün de işten çıkarılmadık ama ya yarın?”
İşten çıkarılma tehdidi sadece bizim fabrikada değil özellikle özel sektör olmak üzere birçok işyerinde var. İnsanların psikolojisi bozuluyor ve geleceğe dair umutları tükeniyor.
Patronlar krizi atlatabilmek için ellerindeki bütün imkânları kullanıyorlar ve işçi sınıfının başına türlü belalar açıyorlar. Savaş, özelleştirmeler, alınmayan iş güvenliği önlemleri nedeniyle yaşanan cinayetler, gıdadan faturalara kadar bütün tüketim mallarına gelen zamlar, işten çıkarmalar, bütün bunlar işçilerin yaşamını kâbusa dönüştürüyor.
AKP hükümeti 2008 krizinde “bu kriz bizi teğet geçecek” demişti. Evet, onları yani onların sınıfını, patronlar sınıfını teğet geçti. Çünkü krizin bedelini o zaman da biz işçilere, emekçilere ödettiler. Şimdiki yaşadığımız krizin bedelini de yine bizlere ödetmeye çalışıyorlar.
Biz işçiler için işten çıkarılma korkusuyla yaşadığımız her gün bizlere bir cehennem azabı oluyor. Ama biz böyle bir yaşam istemiyoruz. Örgütlenmeli ve birlikte mücadeleyi büyütmeliyiz.