Okuldaki dersimden çıkmış, eve doğru giderken 30’lu yaşlarda bir abinin ter içinde arabasını ittirdiğini gördüm. Hemen arabanın yanına gidip “yardım lazım mı abi?” diye sordum. Abi yorgun bir şekilde “hay Allah senden razı olsun! 10 dakikadır arabayı tek başıma ittiriyorum, bir Allah’ın kulu yardıma gelmedi. Şu ilerdeki yokuşa kadar arabayı ittirsek tamamdır kardeşim!” dedi. Ben de “artık insanlar birbirinin sorunlarını görmez oldular be abi! Biz niye böyle olduk?” diye sordum. O abi de “niye böyle oluyor bilmiyorum ama böyle olmaması gerekiyor” dedi. O arada, temizlik işçisi bir abimiz de arabayı itmemiz için bize yardıma geldi ve sohbetimize dâhil oldu. O sırada bir ilkokulun yanından geçerken bizi gören bir sürü çocuk okulun demir korkuluklarının arkasından bize “kolay gelsin abi” diye hep bir ağızdan seslenmeye başladılar. Biz “sağ olun çocuklar” diyene kadar da susmadılar. Temizlik işçisi abimiz “ben de bu ilkokulun önünden ne zaman çöp toplasam bu çocuklar beni gördüklerinde toplanıp, aynı böyle kolay gelsin diye hep bir ağızdan bağırıyorlar. Bu çocukların babası yaşındaki adamlarınsa belki 10 tanesinden ancak 3 tanesi kolay gelsin diyor” diye anlattı. Yolda kalan abimizse “insanlar büyüdükçe bozuluyor” dedi.
Sonunda elbirliğiyle yokuşa vardık ve arabayı yokuştan aşağı ittirirken, yolda kalan abi bize çok teşekkür etti. Temizlik işçisi abiyle geri dönerken “hepimiz şu küçük çocukların yaşında duyarlı, merhametliyken büyüdükçe bize ne oluyor da duyarlılığımızı, merhametimizi kaybediyoruz sence abi?” diye sordum. Abimiz de “Biz de çocuktuk, bizim de kalbimiz böyle merhametliydi. Ama sonra hayat insanı öyle değiştiriyor ki! İnsan acılarla, haksızlıklarla karşılaştıkça kalbi de kirleniyor. İnşallah bu güzel yürekli çocukların geleceği bizim gibi olmaz” dedi. Ben de “çok haklısın abi, insanı hayat bu hale getiriyor. Öyle kötü bir düzende yaşıyoruz ki, yani mesela okuldaki bu güzel kalpli çocuklar büyüyecek ve büyürken kimi yoksulluktan okulu bırakacak, kimi okulda bir meslek sahibi olmak için verdiği emeğin karşılığını alamayacak, işsiz kalacak. Kimi de meslek sahibi olsa bile belki de geçim derdiyle gece gündüz demeden bütün hayatı çalışmak olacak. Bu düzen, insanları öyle eşitsizliklere, haksızlıklara maruz bırakıyor ki sonunda insanlar da kendi acılarına batmaktan, başkalarının acılarını duymaz oluyorlar” dedim. Abi de “çok haklısın kardeşim, sistemin değişmesi gerekiyor, sistem bozuk!” dedi.
Bu bozuk düzen, daha küçücük yaşlardan itibaren yozlaştırıcı yapısıyla bütün yaşam alanlarımıza saldırıyor. Bencilliği, bireyciliği pompalayarak bizleri toplumun sorunlarına karşı duyarsız bireyler haline getirmeye çalışıyor. Bizler ise örgütlü işçiler, öğrenciler olarak biliyoruz ki, aynı sınıfın unsurlarıyız ve sınıfımızla birlik içinde olarak dayanışmamızı büyütmeliyiz. Gelecek kaygısının, bencil çıkarların olmadığı herkesin özgürce üretip özgürce tüketebileceği bir dünya için de mücadele içerisinde olmalıyız.