“Uyanıştan Başkaldırıya” adlı oyunumuzu, Ataköy Yunus Emre Kültür Merkezi’nde, İstanbul’un çeşitli semtlerinden gelen işçi arkadaşlarımızla buluşturduk. Oyunumuz, bundan 39 yıl önce gerçekleşen ve işçi sınıfının yükselen mücadelesinin simgesi olan 15-16 Haziran genel direnişini anlatıyordu. “Uyanıştan Başkaldırıya”, Türkiye işçi sınıfı tarihi açısından bir dönüm noktası olan 15-16 Haziran genel direnişinde örgütlü işçilerin yaptıkları eylemleri biz genç işçilerin görmesini sağladı.
Oyunda benim özellikle dikkatimi çeken şey, işyeri komitelerinin kurulmasıydı. “Beyazçelik” işçileri greve çıkmışlar ve ilk gün grev komitelerini tüm grevci işçilerle birlikte çoğunluğun oyuyla belirlemişlerdi. Eğitim, sağlık, aile dayanışması gibi komiteler oluşturmuşlardı. Özellikle aile dayanışması komitesi için harcanan çaba önemliydi. Bu komite, işçilerin evlerini tek tek dolaşıp, onları devam eden grevi desteklemeye ikna ediyordu.
Oyunun sonunda gördük ki, örgütlü gücün karşısında ne patronlar ne de devletin kolluk güçleri durabiliyor. Üstüne üstlük kararlı işçilerin mücadelesi, patronları şehirden, ülkeden kaçıracak kadar yüreklere korku salıyor. İşte bunların hepsini Türkiye işçi sınıfının kendisi yaptı. Ve biz genç işçi kuşaklarının hiç görmediği, hatta hayal bile edemediği şeylerin mümkün olduğunu bizlere gösterdi. Oysa bugün ne kadar çok duyuyoruz; “bu topraklarda bir şey olmaz” ya da “bu işçilerden bir şey olmaz” sözlerini.
Bugün biz işçilerin görevi o gün bu mücadeleyi veren işçilerden farklı değildir. Örgütlenmeli ve örgütlü gücümüze güvenerek yolumuzda yürümeliyiz. 15-16 Haziranları yaratanlara ve böyle bir tiyatro oyunuyla bu günü biz işçilere yaşatan UİD-DER işçi tiyatrosuna selam olsun!