Merhaba dostlar. UİD-DER in 24 Ekimde yapmış olduğu tiyatro etkinliğinde ben de vardım. Öncelikle baştan söylemeliyim, tam anlamıyla mükemmel bir etkinlikti. Doğrusu bu kadarını beklemiyordum. Oyun başlamadan önce söylenen şarkı çok anlamlıydı: “Dinleyin arkadaşlar bir atasözümüz var, biri yer biri bakar, kıyamet bundan kopar. Herkese yeter dünya herkese yeter ekmek.” Sonrasında direnişteki işçiler kendi mücadelelerini anlattılar. Direnişteki Brillant işçisinin söyledikleri içime oturdu. Evinize hırsız girse ne yaparsınız diye sordu bize? Evet, çok haklıydı, elimden geleni yapardım hırsıza karşı. Ama emeğimizi çalanlara karşı hiçbir şey yapmıyorduk.
Oyunların içeriği çok anlamlıydı. Her oyunda başka bir şeyler yaşadım. İşsiz Adam oyununu izlerken çok duygulandım. Ben de işsizim, işsizliğin ne olduğunu biliyorum. Fabrikalar yüzüme kapanıyor. Eniştem uzun zamandır işsiz, iş bulamıyor. Oyunu izlerken o geldi gözümün önüne. Hem onun çektiği sıkıntı hem de ailesinin. Bunların hepsi gerçek ve yaşıyoruz. İşçiler memleketleri yüzünden dışlanıyor, küçük görülüyor, o an çok öfkelendim. Tersanelerde ölen işçiler anısına oynanan oyunda da hiçbir diyalog bana yabancı gelmedi. İşçiler arasındaki ilişkiler tam da öyle oluyor. İbrahim Usta’nın kendini çaresiz hissetmesi, bile bile ölüme gitmesi de işçilerin örgütsüz olmasından kaynaklanıyor. Bu oyunla beraber bir kez daha nasıl bir dünyada yaşadığımızı, biz işçilere yapılan haksızlıkları düşünüp öfke duydum. Yani şu bir gerçek ki biz işçilerin mücadele etmekten başka çaremiz yok. Oyun karelerinden başlayıp kendi hayatımızdan edilecek çok söz var tabii ki ama ben şunu demek istiyorum: Emeği geçen herkese ve UİD-DER’e çok teşekkür ediyorum.
Yaşasın sınıf dayanışması!