Merhaba dostlar. İşçi tiyatrosunu ikinci defa izleme şansım oldu. İlkin “Uyanıştan Başkaldırıya” adlı oyunu izlemek için davet edildiğimizde UİD-DER’le de yeni tanışmıştım. İşyerimizden dört arkadaşla birlikte gitmiştik. Bu seferki oyunlar da o zamanki oyun kadar güzeldi. Öyle güzel sahnelendi ki, hem güldürdü, hem ağlattı, hem de düşündürdü. Aslına bakarsanız tiyatronun, oyunun ne demek olduğunu bile bilmezdim. Şimdi ise düşündüğüm şey; bilmediğim, yapmadığım, öğrenmediğim o kadar çok şey var ki bunlar için ne yapmalıyım?
Geçen sene UİD-DER’li arkadaşım sayesinde hem tiyatroyu hem de UİD-DER’i tanımıştım. Çok da etkilenmiştim ve devamını da getirdim. Bu sene oyuna işyerinden arkadaşlarımı davet ettim. Geçen oyuna işyerinden 4 kişi gelmiştik, bu yıl 11 kişi geldik. Sayımız artmıştı ve bu beni çok mutlu etti. Demek ki gerçekten bir şeyler yavaş yavaş değişiyordu. Şu sıralar işyerinde sesler yükselmeye, haklar aranılmaya başlandı. Artık susmuyoruz, hakkımız olanı almak istiyoruz, almak için de elimizden geleni yapacağız. Yalnız değiliz. Hakkımızı ararken hem güvendiğimiz işçi arkadaşlarımız hem de UİD-DER gibi sağlam ve güvenilir bir derneğimiz var. Sonuçta yine her şey bizim elimizde. Her şey örgütlü mücadeleden geçer ve birleşen işçiler yenilmezler!
Gün geçtikçe daha da çoğalacağız ve patronların başına belâ olacağız. Çünkü biz hakları için mücadele eden, hakkını isteyen, direnen işçileriz. İşçi olduğumun farkına UİD-DER sayesinde vardım. Güvendiğim, kavgamda yanımda olmasını istediğim bütün işçi dostlarımın da burada olması için uğraşacağım. Güneş bizim için her gün yeni umutlarla doğuyor. Onurlu yaşamak istiyorsak mücadele etmeliyiz. Öylesine yaşamak için değil insan gibi yaşamak için mücadele etmeye mecburuz. İnsanız biz köle değil. Bunun farkına varmalıyız. Birer sınıf bilinçli işçi olabilmemiz için bütün sınıf dostlarımızı UİD-DER çatısı altında birleşmeye davet ediyorum.