Geçtiğimiz günlerde 8 Mart vesilesiyle pek çok yerde “kadın sorunu” tekrar gündeme geldi. Ama emekçi kadınların sorunları, “kadın sorunu” olarak anlatılan, burjuva kadınların da sahiplendiği sorunlardan çok daha farklıdır.
Emekçi kadınlar hem işyerlerinde çalışıp para kazanmak hem de ev işlerine koşuşturmak ya da evin bütün ağır işlerini ve sorumluluğunu yüklenmek zorundayken burjuva kadınların böyle dertleri yoktur. Burjuva kadınları daha çok ilgilendiren şey “para meselelerinde ya da iktidar ve güç mücadelesinde” erkekleriyle eşit olmaktır.
Erkeğiyle kadınıyla egemenlerin körüklediği emperyalist savaşın ve krizin en ağır yükü emekçi kadınların sırtına yüklenir. Bugün de savaş ve kriz koşullarında ücretler düşüyor, çalışma koşulları ağırlaşıyor. İşten çıkarmalar başladığında ilk önce emekçi kadınlara evin yolu gösteriliyor. Cinsiyet ayrımcılığı körüklenerek kadınlar toplumsal yaşamdan dışlanıyor. Evde, işte, sokakta kadına yönelik her türlü şiddet artıyor. Tacizi ve tecavüzü normalleştiren, kadını suçu olarak gören zihniyet etkisini arttırıyor.
Böyle bir ortamda 8 Mart Uluslararası Emekçi Kadınlar Günü tüm dünyada kitlesel ve coşkulu eylemlerle kutlandı. Bu yıl 8 Mart eylemlerine katılımın geçen senelere göre daha fazla olmasının sebebi de emekçi kadınların sıkıştırıldıkları bu cendereye karşı artan tepkileridir. Emperyalist savaşın yaygınlaştığı, kapitalizmin tarihsel krizinin derinleştiği, otoriterleşme rüzgârlarının daha sert estiği böyle bir dönemde bu gösteriler oldukça anlamlı. Çifte sömürüye, yaşamın her alanında her türlü baskı ve şiddete karşı emekçi kadınlar taleplerini yüksek sesle haykırıyor, sokaklara çıkma ihtiyacı duyuyorlar.
Tüm dünyada gerçekleştirilen 8 Mart eylemleri arasında bu tarihi güne işçi sınıfının mücadele ekseninde yaklaşan doğru örnekler olduğu gibi, bu günü genel olarak bir kadın günü olarak gösterip içini boşaltan yaklaşımlar da fazlasıyla ortaya konuldu. Bu arada, kadın sorununun erkek doğasından kaynaklandığını iddia eden fakat erkek egemenliğini yeniden ve yeniden üreten kapitalist sisteme karşı doğru bir mücadele anlayışı geliştirmeyen feminist yaklaşımlar da sergilendi. Biz ise sorunu “emekçi kadın sorunu” olarak ortaya koyarız ve doğrusu da budur. Emekçi kadının kurtuluşu sınıf mücadelesinden bağımsız düşünülemez. Emekçi kadınların sorunlarının gerçek nedeni toplumun sınıflara bölünmesidir. 8 Mart kadınıyla-erkeğiyle tüm dünya işçi sınıfının mücadele günüdür. Dolayısıyla kadın-erkek tüm işçilerin, sınıfsal taleplerini haykıracağı bir gün olarak kutlanmalıdır. Emekçi kadınların gerçek kurtuluşu ancak kapitalizmin ortadan kaldırılmasıyla mümkün olacaktır.