Merhaba arkadaşlar, sizlere patronlar sınıfının bizleri nasıl borçlandırdığını, çaresiz bıraktığını bir arkadaşım üzerinden anlatacağım. Arkadaşım yılbaşında emekli olacağını ve bu fabrikada çalışmaya devam edeceğini düşünüyordu. Yılbaşından önce kredi çekerek evini aldı. Böylesi bir dönemde borca girmek büyük bir cesaret ister, abla da bu cesareti gösterdi. Bir evi olsun istedi, evi aldığında yüzü gülüyordu “çok şükür evi aldık” diye. İki üç gün uğraştı. Yerleşme taşınma işlerini haletti. Yaklaşık üç haftadır yönetimden burada çalışabilirsin diye haber bekliyordu. Gece vardiyasında bir baktım abla ağlıyor, “ne oldu niye ağlıyorsun?” dedim. “İşyerinde çalışmamı kabul etmemişler. Müdürle konuşayım dedim, ulaşmak ne mümkün, içeri gelip gülücükler saçarak gülen adama ulaşamadım, biz yokmuşuz gibi davranıyorlar” dedi. Ablanın canı çok sıkılmıştı bu duruma. Ben de “abla onlar zaten bizi yok sayıyorlar, onların gözünde hiçbir değerimiz yok” dedim. İç geçirerek “doğru söylüyorsun. Oysa ben işini düzgün yapan, zorda kalmadığım sürece işime gelmemezlik etmeyen iyi bir çalışanım, ama beni kabul etmediler” deyip gene ağlamaya başladı. “Abla elimizden bir şey gelse de yapsak” dedim. O da gülerek “piyango sana vursa bana para verir miydin?” dedi. “Verirdim tabi ki abla” dedim, ikimiz de güldük. “Sen bilirsin İŞKUR emekliye iş veriyor mu?” diye sordu. Ben de “abla bakmıştım İŞKUR’un işçi alımlarında, emekliye iş arıyor ama kimseye geri dönmüyormuş” dedim. Abla duruma üzüldü.
İşçileri işte böyle borçlandırıp sonra da çaresiz bırakıyorlar. Abla düne kadar yönetime, fabrikaya toz kondurmuyordu. Şimdi gerçekleri gördü ama çok zor durumda olmasına rağmen müdürle konuşmasına bile izin verilmedi. Bu sistem bizi borçlandıran bir sistemdir. İnsan gibi yaşayamadığımız bu hayatın borcunu ödüyoruz. Patronların kurmuş olduğu bu düzen işçileri mahvediyor. Biz böyle bir yaşamı istemiyoruz. Ancak ağlayıp sızlamak da şikâyet etmek de bir işe yaramıyor. Örgütlenmeli ve hakkımızı almak için mücadele etmeliyiz. Başka yol yok!