UİD-DER: Günde kaç saat çalışıyorsunuz?
1. işçi: Normalde çalışma saatimiz 3 vardiya sistemine dayanarak 8 saat.
Haftada ve ayda kaç saat fazla mesai yapıyorsunuz? Mesailer zorunlu mu, siz isteyerek mi kalıyorsunuz?
2. işçi: Ben sevkiyat bölümünde çalışıyorum. İşin yoğunluğuna göre değişebiliyor. Sevkiyat durumuna bağlı. Günde 20-25 araç yüklediğimiz de oluyordu, 10 araç yüklediğimiz de oluyordu. Sevkiyatın durumuna göre mesaiye kalabiliyoruz. Bazen hafta sonları da mesaiye gelebiliyoruz.
3. işçi: İşverenin zoruyla mesailer, kabul etmeme şansın yok. Ve de önceden bildirilmiyor. Normalde İş Kanununda önceden bildirilmesi gerekiyorken sen tam çıkmaya hazırlanacağın zaman mesaiye kalıyorsun denebiliyor. Ve bunun da ucu açık. 3 saat, 5 saat gibi belirli bir süre öngörülmüyor.
Ne kadar ücret alıyorsunuz? Aldığınız ücretle geçinebiliyor musunuz?
3. işçi: Şu an greve giden insanları sayacak olursak ortalama maaşlar 1000 lira civarında. Ama yöneticileri, idari personeli katacak olursak ortalama 3000-4000 liraya çıkabiliyor. Böyle bir haksız dağılım söz konusu. Ben burada 14-15 yıldır çalışmaktayım. İşe ilk girdiğimiz yıllarda diğer arkadaşlarıma nazaran en düşük ücreti almama rağmen hayat standartlarım şimdikine göre çok daha yüksekti. Şimdi eğitim düzeyim daha iyi, daha tecrübeliyim ve diğer insanlara göre daha yüksek maaş alıyor görünmeme rağmen hayat standartlarım gittikçe geriye gidiyor.
1. işçi: Ben 16 yıldır çalışıyorum bu fabrikada. İlk dönemlerimiz gayet iyiydi. Ama her geçen gün bizim maaşlarımızda erimeler oldu. Buradaki yönetimin işçiye bakış açısı, maaşlardaki kesintilere, işçilerin bu durumuna sebep oldu. 10 yıldır doğru dürüst zam almadık. Son 4-5 yıldır enflasyonun altında zamlarla çalıştırıldık.
2. işçi: Ben 5 yıldır burada çalışıyorum. Bu fabrikada en düşük maaş tabakasında olanlardan birisiyim. Bu 5 yıl içinde bırakın bir kenara birikim yapmayı aksine daha da geriye gittim ve şu an borç içerisindeyim.
Dışarıda milyonlarca işsiz varken, üç işçinin yapacağı işi neden bir kişi yapıyor? Bu normal mi?
2. işçi: Hiç normal değil bu durum. Bu işçinin sırtından kendi kasalarını doldurmak, işçinin hakkını yemektir. Bir işçinin yapacağı işi üç işçiye yaptırıyorlar. En basitinden bizim gruptan örnek vereyim. Bizim burada bir bölümde 9 kişi çalışıyorsa Avrupa’daki fabrikalarında bir bölümde 20-25 kişi olduğunu duyuyoruz. Özellikle bizim ülkemizde işçinin sırtına çok yük yükleniyor. Çok iş az para! Mantık bu!
Önümüz 1 Mayıs, işçi sınıfının birlik mücadele ve dayanışma günü. UİD-DER “Ücretler Yükseltilsin, İş Saatleri Kısaltılsın!” adıyla bir kampanya yürütüyor. Bu konuda düşüncenizi alabilir miyiz?
1. işçi: 1 Mayıs benim için çok anlamlı bir gün ve benim doğum günüm. İşçi doğmuşuz demek ki. 29 yıllık iş hayatım var. Maaşlarımızdaki kesintiler bu mutlu günümüzde beni şahsen üzüyor.
2. işçi: Biz Adana’da özel sektörde uzun zaman sonra ilk defa greve giden işçiler olduk. Bu dayanışmanın Adana çevresinde ve Türkiye genelinde artarak devam etmesini diliyoruz. Sizin başlattığınız bu çalışmaya da bütün gücümüzle destek olmaya devam ederiz.
3. işçi: 1 Mayıs şimdiden bütün işçilere kutlu olsun. O günü meydanlarda tüm işçi kardeşlerimizle kutlayacağız. Ama bu 1 Mayıs’la sınırlı kalmamalı. Tüm işçiler birbirlerine destek olmalı. Grevlerde, direnişlerde, herhangi bir haksızlıkta; toplumsal sıkıntılardan, işsizlikten, ekonomik daralmadan dolayı işçi sınıfı gittikçe geriye gidiyor. Bu yüzden işçiler birlik olup asgari ücretin yükseltilmesini, maaşların artmasını ve çalışma saatlerinin düzenlenmesini istiyoruz. Çünkü aslında Türkiye’de çalışan firmaların gelirleri çok yüksek. Bu gelirlerin haklı bir şekilde paylaştırılması gerektiğini düşünüyorum. Türkiye’de zenginler çok zengin. Ama pek çok insan ekmeğe muhtaç. Bu parayı doğru bir şekilde kullanırsak tüm toplumun refahını yükseltmiş olacağız.