Ben Fatih’te kamu hastanesinde çalışan bir temizlik işçisiyim. UİD-DER’e gelip gidiyoruz, arkadaşlarımızı izliyor ve etrafımızda olup biteni anlamaya çalışıyoruz. Benim 3 aylık evli, güvenlik görevlisi bir kızım var. Eşi kargo işçisi ve kullanmadıkları halde “2 saat 15 dakika mola kullandım” diye imza attırmışlar. O da “madem imzalatıyorlar biz de kullanalım” diyerek birkaç arkadaşıyla konuşuyor. Bunu duyan patron, bizim damadı yanına çağırıyor ve azarlıyor. Daha sonra da birkaç dakika geç kaldığını bahane ederek, işten çıkarıyor. 1 aydır işsiz. Yeni evliler ve kredi borçları var. Kızım ise mobinglere maruz kalıyor. Normalde 2 saatte bir nöbet yerlerinin değişmesi gerekirken 9 saat aynı yerde durmak zorunda bırakılıyor. Şimdi bu kız ne yapsın? Yeni evliler, bir sürü borçları var. Peki, soruyorum size, bu gidişat ne olacak? İşçi eşler kavga edip edip boşanacaklar mı, gururlarına yediremeyip kendilerini mi asacaklar ya da ellerine silah alıp karşılarındakine mi zarar verecekler? Tabii bunlar ihtimaller arasında. Ancak hiçbirisi çözüm değil.
E biz işçiyiz, sorunlar biter mi! Diğer büyük kızım ise böbrek hastası. Hemen hemen her yıl ameliyat oluyor. Kızım yine ameliyat oldu çalıştığım hastanede. Kızımı taburcu ettiler. Ettiler etmesine de taburcu edecek bir ben varım. Ama şef mırın kırın ediyor. 2 saat dil döktüm, 1 saat izin almak için. Kızım aşağıda ağladı, ben yukarda. Sonunda izin aldım. Tam 38 dakika sürdü eve götürüp geri gelmem. Bunun için yemediğim hakaret, duymadığım aşağılama kalmadı. Bunlar bizim ailenin örnekleri. Her aileden benzer hikâyeleri duyuyoruz, görüyoruz. Gerçekten insanların yüzü gülmez oldu. Hep bir dert tasa!
UİD-DER’de arkadaşları görünce bazen diyorum bu insanların hiç mi dertleri yok, hep güler yüzlü, hep enerjikler. Onlarla bir araya gelince bana da geçiyor enerjileri. Peki, yine soruyorum size dostlar, bu işin sırrı ne?