Yaklaşık on aydır bir tekstil fabrikasında çalışıyorum. Fabrika her yıl işçileri, toplu halde senelik izne çıkartıyor. İzne çıkmadan önce işçi arkadaşlar kendi aralarında hararetli bir şekilde konuşuyorlardı. Ben de herhalde nereye tatile gideceklerini konuşuyorlar diye düşündüm. Sonrasında arkadaşlarla konuşurken meğer izin planı yapmadıklarını, nerede çalışacaklarını konuşuyorlarmış. İşçilerden birisi bana izinde ne yapacağımı sordu. Ben de annem biraz hasta onunla ilgileneceğim, sonrasında da birkaç günlüğüne bir yerlere tatile giderim, dedim. İşçi arkadaşıma “sen izinde ne yapacaksın?” diye sorunca o da bana “10 gün yevmiyeli bir yerde çalışacağım” dedi.
İşçi arkadaşlarımın birçoğu tatilde çalışacaklarını söylediler ve “kurban bayramında ziyaretlere gitmek için harçlık lazım” dediler. Aslında biz işçilerin içine düştüğü bu durum içler acısı. Bir yılın 365 günü çalışmakla geçiyor. İşçiler için dinlenmek, tatile gitmek lüks haline gelmiş durumda. Ücretlerimiz düşük olduğu için izinlerimizi çalışarak değerlendiriyoruz. Patronlar biz işçilere insan gözüyle bakmıyorlar. Bizlerin de tatile, dinlenmeye, ailemizle ve sevdiklerimizle vakit geçirmeye ihtiyacımız var. Patronlara baktığımızda tatillerini hangi ülkede yapacaklarını düşünüyorlar. Biz işçilerse bayram ziyaretinde kaç para harcarız diye düşünüyoruz.
Patronlar bizleri sömürerek sırtımızdan paralar kazanıyorlar. Bunun da tek nedeni şu; işçiler olarak birlik değiliz. İşçiler olarak bilinçlenip hakkımızı aramalıyız. Patronların biz işçilerden çaldığı yaşamlarımızı geri almak için mücadele etmeliyiz. İnsan gibi çalışıp insan gibi yaşamak istiyoruz!