Çalıştığım yer karı-koca iki kişinin patronluk yaptığı bir işyeri. En çok söz sahibi olan kadın patron. Burada çalışmaya yeni başlamıştım ve daha işe girer girmez ilk hafta patronumuzun doğum günü varmış. Yani daha ilk haftadan işyerinde bir kutlamaya denk gelmiş oldum. Önce güzel bir pasta kesildi ve ardından da kocasının karısına hediyesini verme sırası geldi. Tabi hediyesi öyle elde taşınabilir cinsten bir hediye değildi. Karısına son derece lüks ve değeri 400-500 bin lira olan bir otomobil hediye etti.
Tabi bu böyle de kalmadı. Yaklaşık bir hafta sonra yıllık rutin tatillerine çıktılar. Öyle biz işçilere reva gördükleri gibi bir haftalık bir tatil değil. Yurtdışında üç ayrı ülkede toplam üç haftalık bir tatildi. Döndüklerinde ilk icraatları ise krizi bahane ederek farklı departmanlardan üç işçi arkadaşımızı işten çıkartmak oldu. Hem de aynı gün iş akitlerini feshederek üç arkadaşımızı ayaklarının tozu ile kapının önüne koydular.
Malum memlekette ve hatta dünyada kriz var. Tabi önceki üç hafta içerisinde yurtdışında kaldıklarında harcadıkları dövizin Türk Lirası karşılığı yüz bin liraları bulmuyormuş gibi, geldiklerinde kemer sıkma hamlesinde gözlerine ilk batan işçiler oldu. Kendi tatillerinden bir gün bile feragat etmeden ve gözlerini bile kırpmadan krizin faturasını bize keserek arkadaşlarımızı kapının önüne koymak kolay geldi.
Aslında dönüp şöyle bir baktığımızda görece refah dönemlerinde de kriz ortamlarında da, patronlar sınıfı kendi lüksleri ve yaşamlarından hiçbir şekilde ödün vermiyorlar. Kendilerine yine istedikleri lüksü sağlıyorlar. Bunun adı “sevdiği insanı mutlu etmek” veya “biraz tatil yapıp rahatlamak” oluyor. Ancak, aslında tüm bu zenginliği üreten biz işçiler ise bu kibirli ve rahatına düşkün patronlar sınıfı yüzünden kimi zaman evimize ekmek götüremiyoruz, kimi zaman aç kalıyoruz. Hatta kimi zaman da iş cinayetleriyle sevdiklerimizden sonsuza kadar ayrı bırakılıyoruz.
İşte aslında tam da bu nedenle örgütlenmeli, mücadele etmeli ve emeğimizle var ettiğimiz bu dünyada patronlar sınıfına gücümüzü göstermeliyiz.