Merhaba dostlar, ben devlet hastanesinde çalışan bir sağlık işçisiyim. İşyerimizde kreş olmadığı için, arkadaşlar çocuklarını ya tanıdıkları birine bırakıyorlar ya da özel kreşlere gönderiyorlar. Bazı durumlarda da özellikle yaz aylarında okullar kapalı olunca çocuklar günde bir kaç saat bazen de sabahtan akşama kadar bizimle işyerinde beklemek zorunda kalıyorlar.
Bazen bir hemşire hastayla ilgilenirken çocuğu da peşine takılıyor, birlikte bakıyorlar hastalara. Başka çocuklarla ya da aileleriyle gülüp oynayarak vakit geçirmesi gereken 5-6 yaşındaki çocuklar, “ne zaman akşam olacak, babam gelecek?” diye saat sayıyorlar gün boyunca. Biz çalışırken onlar dinlenme odamızda vakit geçiriyorlar. Haliyle bazen canları sıkılıyor. Artık biz de aramızda “duvarlara resim mi assak, yerlere minder mi koysak, iyice oyun odası, kreş haline mi getirsek burayı” diye konuşuyoruz. Ben çocuklarla iyi anlaşıyorum. On dakika onlarla oyun oynuyorum, on dakika çıkıp çalışıyorum. Böylece saatler geçiriyoruz. Bir gün arkadaşlara “ben en iyisi kreşte çalışayım, benim mesaimi kreşe yazın” dedim. Epeyce güldük. Başka servislerdeki arkadaşlarımıza “bakın bizim kreşimiz var” diye gösterir olduk hemşire odamızı. Şimdi okullar açıldığı, çocukların çoğu da okula ya da kreşe gittiği için, biz de kapattık kreşimizi.
Emekçi aileler özel kreşlerin istediği meblağları karşılayabilirlerse buralara gönderiyorlar çocuklarını ya da akrabalarına, anne-babalarına emanet ediyorlar. İş Kanununa göre 150 ve daha fazla sayıda kadın çalıştırılan işyerlerinde kreş olması zorunlu. Ancak pek çok işyerinde bu zorunluluğa uyulmuyor. Devlet bu konuda hiçbir çalışma yapmıyor. Dönem dönem bu konu gündem oluyor ama hamasetle geçiştiriliyor. Bu durum UİD-DER Kadın Komitesinin “Her İşyerine, Her Mahalleye Kreş” talebinin ne kadar haklı ve yakıcı bir talep olduğunu ortaya koyuyor. Çocuklarımızın güvende olacağı nitelikli, sağlıklı ve parasız kreş hakkımız için mücadele etmeliyiz.