Günler yine akıp 1 Mayıs’a getirdi bizi. Zorlu geçen günlerin ardından örgütlü bir şekilde alanlarda yerimizi aldık. Çalışma koşullarımızın ağırlaştığı, hayat pahalılığının arttığı, umutsuzluğun dayatıldığı bir dönemde meydanlara çıktık ve taleplerimizi haykırdık. Bu tarihsel gün biz işçilere, gücümüzü görmemiz ve kavgamızı kavramamız gerektiğini, dayanışmanın zorunluluğunu öğretiyor. Öncelikle işçi sınıfının mücadele saflarında dövüşürken ve iş cinayetlerinde kaybettiğimiz sınıf kardeşlerimiz için katılmamız ve “buradayız” dememiz gereken bir gündür 1 Mayıs.
Biz işçiler olarak bu değerlerle alanlarda yerimizi aldık. Sabah coşkuyla toplandık ve örgütlü bir şekilde, tam da 1 Mayıs’a yakışır şekilde geldik UİD-DER çatısı altına. Sloganlarımızı, marşlarımızı ve taleplerimizi haykırdık kortejimizde. İşyerinden, çevremizden, İstanbul’un dört bir yanından ve hatta şehir dışından insanlarla yan yana omuz omuza yürüdük. Krizin tüm yükü omuzlarımıza bindirilirken, kıdem tazminatı başta olmak üzere haklarımıza karşı yapılan ağır saldırılara sessiz kalmamamız gerekiyor. Gençlerin geleceksiz kalmaması ve yarınların kaosa dönmemesi için bu kokuşmuş düzene karşı durmalıyız.
Patronlar krizin tüm faturasını bize keserken ve haklarımıza saldırırken durup seyredebileceğimiz günlerde değiliz. Kapitalizmden ve onun yarattığı tüm pisliklerden ancak biz işçiler mücadele edersek kurtulabiliriz. Sınıf kavgamızı büyütmek ve genişletmek hepimizin görevidir. Yaşasın örgütlü mücadelemiz.