Soralım kendimize; bizim, biz işçi ve emekçilerin gerçek yaşamlarını hangi televizyon, hangi gazete anlatıyor? İçinde kendimizi bulduğumuz, “işte bizi anlatıyor” dediğimiz tek bir boyalı basın gazetesi var mı? Elbette yok. İşçinin derdinden ancak işçi anlar.
Bizi okur mektuplarıyla işçi kardeşlerimizin evlerine misafir eden, dertleşip, bir demli çayla hasbıhal etmemizi sağlayan, geçmişte nice deneyimler yaşamış büyüklerimizin hikâyelerini anlatıp yaşananlardan dersler çıkartmamızı sağlayan, bizi dünyanın farklı farklı ülkelerine götürüp bizi bizler gibi işçi kardeşlerimizle tanıştıran, isimlerimiz farklı olsa da sorunlarımızın aynı olduğu kardeşlerimizden haberler almamızı sağlayan bizim gazetemizdir. Yalanlarla büyütülmeye çalışılan gençlerimize, geleceğin genç işçilerine ne tür sorunlarla karşılaşabileceklerini ve bu sorunların üstesinden gelebilmek için neler yapmaları gerektiğini anlatan bizim gazetemizdir.
İşçi Dayanışması’nda anlatılan bizim hikâyemizdir. Bir çarkın içerisinde yaşamlarımız, geleceğimiz yok edilmeye çalışılıyor. Ayakta kalabilmek için, sorunlarımız çözebilmemiz için nasıl bir dünyada yaşadığımızı, nelerle karşı karşıya olduğumuzu iyi bilmemiz gerekiyor. Bilmek bir sonraki adımımızı doğru atmamız için gereklidir. Bilmediğimiz şeyden de korkarız. İşte bu nedenle bize doğru yolu, yöntemi gösteren İşçi Dayanışması Bültenimize, kendi gazetemize sahip çıkmalıyız. 10 yıldır arı gibi çalışan gazetemizi yeni işçi kardeşlerimize ulaştırmalıyız. Gelecek ay yine görüşürüz, çaylar demli olsun.