İşçilerin yaşamları kredi kartları ve kredi borçlarıyla boğuşmakla geçiyor. Neredeyse harcamalarımızın çoğunu kredi ve kredi kartlarıyla yapar hale gelmişiz. Neden? Çünkü ücretlerimiz düşük. Aldığımız aylık geçinmemize yetmiyor. Bu yüzden de yapmak zorunda kaldığımız birçok harcamayı kartlarla ve kredilerle halletmek zorunda kalıyoruz. Ne var ki iş ölülerimizi gömmek için kredi çekmek zorunda kalmaya kadar gidiyor.
İşyerinde bir işçi arkadaşımla bu konu üzerine konuşurken bir akrabasının yakınını kaybettiğini, cenazeyi şehir dışına götürmek zorunda kaldıklarından durumun daha da masraflı hale geldiğini ve cenaze masraflarını karşılamak için de yeterli paraları olmadığı için kredi çekmek zorunda kaldıklarını söyledi. Daha sonra arkadaşımla söyle bir düşündük: “Yahu nasıl bir düzen ki bu cenazemizi gömmek için bile kredi çekmek zorunda kalıyoruz? Faiziyle birlikte geri ödemek zorunda kalıyoruz. İnsanlık dışı bir düzen bu! Düğünümüzü, cenazemizi, sünnet törenimizi, tatilimizi, okulumuzu, evimizi her şeyi kredi ve kredi kartlarıyla ancak alır ve öder hale gelmişiz. Ya cenazemizi İstanbul’da bir yere gömmek zorunda kalsak ne olacak? Bir de mezar yeri için para ödemek zorunda kalacağız.”
Evet, patronların düzeni işte bu! Her şey para, paran olmazsa da kredi kartı var, kredi var! Biz cenazemiz için kredi çekmek zorunda kalırken zenginler cenazeleri için bilmem kaç milyonluk cenaze masrafı yapıyorlar. Bu düzenin ne ölümüze ne de dirimize saygısı var. Yaşarken öldüren bu düzeni ancak örgütlü mücadelemizle ortadan kaldırabiliriz.