Merhaba arkadaşlar,
UİD-DER İşçi Tiyatrosu Topluluğu’nun aylardır hazırlığını yaptığı “Köle İbrahim Tuhaf Konuşuyor” adlı oyunu Sarıgazi temsilciliğimizde izledik. Herkes merakla oyunu bekliyordu. Çünkü günler öncesinden mahallelerdeki, işyerlerimizdeki arkadaşlara tiyatronun duyurusunu yapmıştık. İşçi tiyatromuzun Sarıgazi’ye de gelmesini heyecanla bekliyorduk. Hazırlıklar bitip oyunun başlama saati geldi. Herkes yerini aldı. Derneğimiz tıklım tıklım dolmuştu.
Oyun başladı. Karşımızda binlerce yıl öncesindeki Mısır ülkesi ve köleleri vardı. Ancak oyun devam ederken kendimizi gördük. “Taş ver, taş al, taş koy…” Bizim hayatımız da buna benzemiyor mu? Bizler metal sektöründe çalışan işçileriz. Biz de taşın yerine “demiri al, demiri kes, demiri kaynat” diyerek yıllardır çalışıyoruz. Bizim hayatlarımız, hem birbirimizinkine hem kölelerinkine ne kadar da çok benziyor. O cümleleri duyunca gözümüzün önüne hemen işyerimiz geldi. Oyunda bir kölebaşı vardı. Elinde kırbacı olan bir adamdı. Köleleri kırbaçlayarak çalıştırıyordu. Bizim ustabaşının kırbacı yok ama işten atma tehditleri, işsizlik tehdidi sırtımızdaki bir kırbaç gibi zaten.
Köle İbrahim’in kafasına taş düşünce, birden, günümüzün bilinçli bir işçisine dönüştü. Yanındaki kölelere yaşadıklarının kader olmadığını, sarayları, piramitleri yapanların, uçsuz bucaksız tarlaları ekenlerin kendileri olduğunu anlattı. Köle İbrahim’in söylediği sözler bizi çok etkiledi. Bu yaşamı değiştirebileceklerini söyledi kölelere. “Mavi gök kubbenin altında ve bereketli toprakların üzerinde ne varsa, hepsi bizim olacak” diyerek tüm köleler el ele verdiler. Bu da bize şunu gösteriyor ki hiçbir şey imkânsız değildir. Uzun saatler boyunca asgari ücrete çalışan bugünün modern köleleri bizler de yaşadığımız bu sömürü düzenini ortadan kaldırabiliriz. Köle İbrahim bunu tek başına yapmadı. Biz de yalnız değiliz. Oyunu birlikte izlediğimiz arkadaşlarımızla da yalnız olmadığımızı gördük. UİD-DER İşçi Tiyatrosu’nun hazırladığı bu oyundan çıkardığımız sonuç şudur: Biz işçiler birleşirsek eğer, patronlar bizim hayatımıza hükmedemezler.