DİSK, Meclis İş Sağlığı ve İş Güvenliği İnceleme Alt Komisyonu’na “İş Sağlığı ve Güvenliğinde Genel Yaklaşım Raporu” sundu. Raporda inşaat sektöründe işçilerin çalışma şartlarına, kayıt dışı çalışmanın yaygınlığına ve bu sektörde meydana gelen iş kazalarına dikkat çekildi.
Raporda, 2002-2013 yılları arasında ekonominin sabit fiyatlarla yüzde 65 oranında büyürken, inşaat sektörünün yüzde 85 oranında büyüdüğüne; aynı dönemde toplam istihdamın yüzde 15 artarken, inşaat sektöründe işçi sayısının yüzde 85 oranında artarak 958 binden 1 milyon 768 bine yükseldiğine işaret edildi.
İnşaat sektörünün tarım dışı sektörler arasında kayıt dışılığın en yaygın olduğu sektör olduğuna dikkat çekilen raporda, 2013 yılı itibarı ile 1 milyon kayıtlı işçiye karşılık 715 bin kayıt dışı işçi olduğuna yer verildi.
İnşaat sektöründe işçilerin çalışma koşulları, iş kazaları, meslek hastalıkları, istihdama dair verilerin ve çözüm önerilerinin yer aldığı rapordaki bazı ayrıntılar şöyle:
- TÜİK verilerine göre inşaat sektöründe bir yılda gerçekleşen iş kazası sayısı 101 bin. SGK kayıtlarına göre ise 9 bin 209. Bu da iş kazalarının yüzde 91’nin kayıt dışı olduğunu gösteriyor.
- Her yıl 25 işçiden en az biri iş kazası geçiriyor.
- TÜİK’e göre 1 yılda meslek hastalıkları dâhil işe bağlı sağlık problemi yaşayanların sayısı 92 bin.
- 2011’de Türkiye’de inşaatlarda 100 bin işçiden 35 işçi öldü. Bu oran AB ortalamasının 5 katı. Türkiye 2011’de işçi ölüm oranında Avrupa’da birinci sırada yer aldı.
- 5 yıllık dönemde gerçekleşen 35 bin 846 iş kazasında 1754 inşaat işçisi hayatını kaybetti. 1940 işçi sakat kaldı.
İşçi sağlığı ve iş güvenliğine yönelik düzenlemelerin yaşama geçirilmesine, denetleme ve yaptırımlar konusunda temel sorunların devam ettiğine dikkat çekilen raporda, sektörde karşılaşılan sorunlar şöyle sıralandı:
- İnşaatlarda günlük çalışma süresinin acilen 7,5 saatle sınırlandırılması, sigorta primlerinin alınan ücret üzerinden eksiksiz ödenmesi, ücretlerin ana firma tarafından güvenceye alınması gerektiği; sağlıklı barınma evleri, soyunma dolapları, işkoluna uygun kaliteli yemek ve sosyal hakların eksiksiz verilmesi, sendikal örgütlenmenin sağlanması ve taşeronluk sisteminin kaldırılması gibi önerilerimiz dikkate alınmamıştır.
- Katliama dönüşen madencilik kazaları, inşatlarda yaşanan iş cinayetleri, kuralsız çalışmanın getirdiği yüksek ölümler, metal sektöründe yüksek kaza oranlarının azaltılması ve kayıt dışı ekonomideki en kötü çalışma ortamı ve koşullarının kayıtlı hale getirilerek düzeltilmesi, mevzuatta yapılan değişikliklerin bu biçimde devam etmesi halinde, hiç mümkün görünmemektedir.
- Bu iki sektör başta olmak üzere sorunlu diğer sektörlerde sendikal örgütlenmelerin durumu içler açısı haldedir. Sendikal mevzuat, buralarda örgütlenmenin önündeki en büyük engel olarak durmaktadır. Sendikaların olmadığı yerlerde iş sağlığı ve güvenliğine dönük önlemlerin hayata geçmesinde ciddi problemlerin yaşandığı bilinmektedir.
Raporun sonuç bölümünde, kamusal bir işçi sağlığı ve iş güvenliği alanı yaratmak için bütünlüklü bir sistem gerektiği, bunu sağlamak için de 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanununun yeniden düzenlenmesi gerektiği ifade edildi. Raporda;
İşçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin uygulamada denetlenebilmesinin tek yolunun sendikalar eliyle demokratik denetim sistemlerinin oluşturulması,
Taşeron ve güvencesiz üretim sisteminin tamamen yasaklanması,
Sağlık, güvenlik ve çevreyle ilgili özerk-demokratik bir kurumsal yapının sendikalar, meslek oda ve birlikleri ve üniversiteler ile oluşturulması için mücadele edilmesi gerektiği ifade edildi.